Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz yıl Stanford ve Columbia Üniversiteleri’nde yapılan bir araştırma göstermiş ki sır saklamak insanları ciddi anlamda yalnızlaştırıyor ve yoruyor.

O zaman ne yapıyoruz? Bizi kasan, geren, uykularımızı bölen tüm sırları açığa çıkarıyoruz! Kimi kırıp ne hale sokacağımız düşünmeden eteğimizdeki sırları döküyoruz dermişim de sakın saçmalamayın arkadaşlar. Tabii ki de dökmüyoruz!

Oğlak burcu doğmamdan mı, balık hafıza olmamdan mı bilemiyorum ama şurası net ki ben aşırı iyi sır saklarım. Sırrını ver, unut. Hatta gel beraber unutalım. Bu konuda arkadaşlarımdan “Of Şebo, bin kere anlatmıştım ya!” serzenişini sıkça duyarım çünkü sabah ne yediğimi bile unutan bendenizin ta kaç zaman önce tarafıma iletilen sırları hatırlaması zor. Ha, bazen şu oluyor mesela kitap yazarken aklıma karışık sıralamada birtakım olaylar geliyor. Bakın bunlardan bazıları sizin sırlarınız olabilir ama neyse ki yer, zaman, mekan ve isim hatırlamadığımdan ortaya karışık bir şeyler yazıp işin içinden kılçık gibi sıyrılabiliyorum.

Haberin Devamı

TATLI, KÜÇÜK SIRLAR

En önemli sensin!

Slepian, Halevy ve Galinsky isimli üç araştırmacı sır saklamanın insan psikolojisi üzerindeki etkisini incelemeye niyet etmişler ve ortaya enteresan bir araştırma çıkmış. Buyurun sır saklamanın bünyemizde yarattığı etkiler; yorgunluk, sosyal izolasyon, stres, performans düşüklüğü, korku, suçluluk... Bu araştırma bana neyi düşündürdü biliyor musunuz, özellikle son dönemde yaşadığımız ilişkilerin kısa sürme nedenini. Hani kimse kimsenin derdini çekmek istemiyor sadece eğlenmek, mutlu mesut vakit geçirmek istiyor ya, sırlar da konunun bir parçası bence. Kimse kimsenin sırrını duymaya meraklı değil çünkü üzerine ekstra yük almak istemiyor, çünkü neredeyse her moda markasının kıyafetlerinin üzerinde yazdığı, sosyal medyada gözümüze sokulduğu üzere şu hayatta en önemli olan şey SENSİN, sen. Başkasının sırrına ortak olarak odak noktanı kaydırmamalısın.

Sır tutmak zor iştir, öyle herkes beceremez. Mesela benim için sevgililikte ve arkadaşlıkta en büyük testtir. Geçen geçer, kalan kalır çünkü özelimin korunmasına fazlasıyla önem veriyorum. Bir insanı tüm kalbinle seviyorsan da onun sırrının sana yük olacağını düşünmüyorum. Zaten bu tatlı, küçük sırlar değil midir bizi birbirimize bağlayan?

Haberin Devamı

Haftanın güzellikleri

Zengin Mutfağı: Tam anlamıyla elimin kolumun bağlı olduğu bir akşamda sırf Şener Şen’i canlı izlemek için Ataşehir’de konuşlanan İstanbul DasDas’a gittim. Mekana bayıldım, mutlaka oyun öncesinde yemek yenmeli derim çünkü restoranı oldukça sempatik. Oyuna gelecek olursak, temposu beklediğimden düşüktü fakat Şener Şen tiyatro sahnesine adım attığı andan itibaren yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım. Bu haftanın “iyi ki” si buydu benim için.

Mutfak Sanatları Akademisi: Kahvaltı severler için an itibariyle İstanbul’daki en iyi yer, Sakıp Sabancı Müzesi’nin restoranı MSA’dır bence. Hem manzara hem de lezzet eşsizdi. Öğle ve akşam yemeğinde de MSA’yı deneyimledim fakat favorim dediğim üzere, kahvaltı zamanı oldu.