Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

sebnem.burcuoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Ozark”: Dizinin esas olayı kara para aklama lakin biz kibarca “finans” diyelim. Tam bir “Breaking Bad” kafası. Hatta sinematografik olarak daha iyi bence. Jason Bateman ve Laura Linney’in oynadığı dizinin sürükleyici bir temposu var.

Tek solukta izlenir

“The Sinner”: Dizinin hem başrolünü hem de yapımcılığını Justine Timberlake’in biricik eşi Jessica Biel üstlenmiş. Ve öylesine ters köşe bir karakter canlandırmış ki açıkçası şaşırdım. Her şey son derece sıradan görünen bir kadının durup dururken plajda bir adamı bıçaklamasıyla başlıyor, önce “Amaaan, yine sıradan bir gerilim” diyorsunuz fakat sonrasında olaylar olaylar...

Haberin Devamı

“Gypsy”: Oldum olası bayılırım Naomi Watts’a. Bu kadının psikolojik gerilim filmlerine aşırı şekilde yakışan bir hali ve tavrı var. 2013 yapımı “Adore” (Yasak Aşk) isimli filminde oynadığı karakterin havasını sezdim “Gypsy”de. Eşi ve tatlı kızıyla son derece klasik bir portre çizen Watts’ın içinde kopan fırtınaları izliyoruz. Dizide, “Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir” cümlesinin altı itinayla çizilmiş. Nicole Kidman’lı “Big Little Lies” dizisinin daha ağır ve psikolojik versiyonu.

“Friends From College”: Bir grup Harvard mezunu elemanın yetişkin yaşlarında devam eden arkadaşlıkları çok akıllıca bir mizahla anlatılmış. Dizinin çoğu yerinde sesli güldüm.

“The Mick”: Süper zengin, üç çocuklu bir ailenin ebeveynleri FBI tarafından tutuklanır ve çocuklar ailenin ipsiz sapsız, sorumsuz ve beş parasız teyzesinin başına kalır. Kaitlin Olson’un başrolü oynadığı dizi yarım saatlik bölümlerden oluşuyor. Süper saçmalıyorlar ama çok gülüyorum. Çünkü saçmalamak güzeldir.

“The Defenders”: Yalan yok, süper kahramanları seviyorum. Fantastik olaylara bayılıyorum. Marvel’in “Jessica Jones”, “Daredevil” ve “Iron Fist” dizilerini zaten eksiksiz izlemiştim. Bu dizide hepsi bir araya gelip New York’u kurtarmaya çalışıyor. Hemen burun bükmeyin, güzeldir yahu süper kahramanlar.

“The Handmaid’s Tale”: “Damızlık Kızın Öyküsü” olarak dilimize çevrilen dizi, aslında yazar ve şair Margaret Atwood’un aynı isimli fütüristik kitabından uyarlama. Dizide beni ilk çarpan şey, başrol oyuncusu Elizabeth Moss oldu. “Güzel desen değil, albenisi yok, niye bu kızı oynatmışlar?” diye düşünürken en sonunda dedim ki “Ancak bu kadar başarılı bir seçim yapılabilirdi”. Çekimler, kostümler, senaryo olağanüstü. Dizide “Gilead” isimli bir toplum var. Bir takım doğal sebepler nedeniyle nüfus düşüşü yaşayan bu toplumun yeniden çoğalması için üreme hizmetine zorlanan kadınları anlatıyor.

Haberin Devamı

Haydi 29 Eylül!

Bu ay sonunda vizyona girecek olan “Mother” isimli filmi sabırsızlıkla bekliyorum. “Black Swan”in yönetmeni Darren Aronofsky’nin yeni filminde Jennifer Lawrence ve Javier Bardem oynuyor. Filmin türü, psikolojik gerilim. Yönetmeni ise detayları sır gibi saklıyor. Zaten son dönemki birlikteliklerden kendi çapımda en sevindiğim Lawrence ve Aronofsky aşkı olmuştu. Demiştim, “Bu ikiliden kült gibi bir film gelecek” diye.

Haydi 29 Eylül, bir an önce gel!