Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AVRUPA KOMİSYONU TEMSİLCİSİ MİLLİYET'E KONUŞTU - 2 Türkiye'nin AB üyeliğinin önünde sonunda Türkiye'nin kendi performansına bağlı olduğunu söyleyen Büyükelçi Kretschmer'in Türk-AB ilişkileri ile ilgili sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hansjörg Kretschmer, Fransız referandumunda Avrupa Anayasası'nın reddedilmesi veya Almanya'da Hıristiyan Demokratların iktidara gelmelerinin Türkiye'nin '3 Ekim randevusu'nu etkilemeyeceğini söyledi. Fransa 'hayır' derse Bu Anayasa ile amaçlanan, 25 üyeli bir Avrupa Birliği'ni, doğru dürüst çalışabilmesi için, uygun prosedürler ve oy kullanma yöntemleri ile donatmaktır. Anayasa tüm üyelerce onaylanmazsa yürürlüğe giremeyecektir. Bu durumda AB mevcut yasal altyapısı ile yoluna devam edecektir. Onun için, Fransızlar anayasaya hayır derlerse ortaya ne tür bir AB'nin çıkacağını soruyorsanız, bu bugünkü AB olacaktır ve mevcut anlaşmalar üzerinden hareket edecektir. Fransız halkı Avrupa Anayasası'na 'hayır' derse ortaya nasıl bir Avrupa Birliği çıkar sizce? Tabii mesele bundan ibaret değil. Anayasa'nın reddedilmesi bundan sonra ne yapılabileceği arayışını da getirecektir. Buna ise devlet başkanları karar verecekler. Ancak, AB bu tür krizlerle karşılaşmış, üstesinden gelebilmiştir. Bu arada şunu da eklemek isterim. Fransız referandumundan illa da olumsuz bir sonucun çıkacağına ikna olmuş değilim. Kamuoyu yoklamaları elbette ki önemli, ama her zaman doğru sonuçları vermiyorlar. Onun için pazartesi günü belki Fransız referandumunun sonuçlarını kutluyor olacağız. En azından ben o kadar karamsar değilim. 'AB bu tür krizler gördü' Fransız kampanyasında muhalif kanadın Türkiye kartını oynadığı doğru. Fransızların anayasayı reddetmeleri Türkiye için ne anlama gelir? Aslında iki konu arasında bir bağlantı yok ama anayasanın reddedilmesinin Türkiye'nin AB perspektifine zarar vereceği belirtiliyor. Bu doğru mu? Ancak bunu yaparken, ikna edici olmayan, popülist bir yaklaşımla, anayasayı kabul etmenin Türkiye'ye AB yolunu açacağını savundular. Ben bu iki konu arasında bir bağlantı göremiyorum. Anayasanın amacı, büyümüş olan ve daha da büyümesi öngörülen AB'nin doğru dürüst çalışabilmesidir. Kaldı ki, Türkiye'nin üyeliği yarın veya 3 Ekim'de gerçekleşecek değil. En azından 2014 yılından söz ediyoruz. O zamana kadar, oylama yöntemleri ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere, prosedürel sorunların çözüleceğinden hiç kuşkum yok. 'Türkiye ile bağlantısız' Hıristiyan Demokrat Parti'nin (CDU) Almanya'da işbaşına gelmesi olasılığı var. Ancak CDU, 3 Ekim tarihinde Türkiye ile müzakerelerin başlaması konusunda alınmış olan karara saygılı olacağını açıkladı. 3 Ekim randevusu, örneğin, Almanya'daki seçimlerde Hıristiyan Demokratların işbaşına gelmeleri halinde ertelenebilir mi sizce? Fransız veya Hollanda referandumlarından olumsuz sonuçların elde edilmesi halinde de durumun değişeceğine inanmıyorum. Çünkü bu çok ciddi ve geri dönüşü olmayan bir mesele. Türkiye ile müzakerelerin başlatılması kararı, konunun her veçhesi düşünülerek alınan önemli bir karardı. Bu karar için iyi nedenler de vardı. Türkiye bunu hak ediyordu. Onun için 3 Ekim konusunda bence herhangi bir kuşku yok.Şunu da vurgulamak isterim. Türkiye'nin üye olup olamayacağına önünde sonunda Türkiye karar verecektir. Türkiye'nin daha çok ev ödevi var. Bunlar yapılırsa zaten ortaya çok farklı bir Türkiye çıkacak. Bu olduğunda da bugün Avrupa'da hem kimi hükümetler hem de kamuoyu düzeyinde yaşanan kuşkular dağılacaktır. 'Bunun geri dönüşü yok' Bakü-Ceyhan önemli ama... Bu, Türkiye'nin enerji koridoru olması açısından önemini ortaya koyuyor. Türkiye konusunda teraziye konacak olan unsurlardan biri olacak. Türkiye için avantaj olduğu kesin. Ancak sırf bu avantaja sarılıp ev ödevlerinin unutulabileceğini düşünmek son derece hatalı olur. Türkiye reformlarını başarıyla gerçekleştirir ve bunu da -AB için de çok önemli olan- bu avantajıyla taçlandırırsa o zaman üyelik şansını artırır. Bakü-Ceyhan boru hattının çalışmaya başlamasının AB için önemi nedir? Kıbrıs ile ilgili sorun olmaz Angela Merkel'in bu açıklamaları yaparken ne düşündüğünü bilemem. Ben de sözlerini basından okudum. Ancak, Türkiye ile AB dönem başkanının ilgili protokolü müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim'den önce imzalayacakları konusunda kuşkum yok. Ayrıca dediğiniz doğru. Şu anda top AB kurumlarında. AB Konseyi'nin dönem başkanına AB adına söz konusu protokolü imzalaması için gerekli yetkiyi vermesi gerekiyor. Merkel'in sözlerinin aslında bu konuyla ilgili olduğunu da sanmıyorum. Ama bunu bana değil, kendisine sormalısınız. Bana gelince, ben müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim tarihinden önce Kıbrıs ile ilgili herhangi bir zorluğun yaşanacağına inanmıyorum. semihi@cnnturk.com.tr Alman Hıristiyan Demokrat Partisi lideri Angela Merkel, Türkiye'nin Kıbrıs'ı tanıması gerektiğini tekrarlayıp duruyor. Peki, Türkiye burada söz konusu olan uyum protokolünü imzalayacağını söylemedi mi? Top, AB tarafında değil mi? Ankara şu anda bu konuda AB'den adım beklemiyor mu?