Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hafta başında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Gürcistan’daydık. Gezi sırasında epey bir konuşma fırsatımız oldu.
Kendisi bu çerçevede “dış politika vizyonunu” anlattı. Bu vizyonun olumlu perspektifler içerdiğini gördük. Bugün bu konuyu ele alacaktık.
Ancak gelişmeler bizi, başka güne bıraktığımız bu konuya değil, Doğan Yayın Holding’e çıkarılan ve gerçekten de, dünkü Milliyet’in belirttiği gibi, “dünyada eşi görülmemiş olan” 3.7 milyar TL tutarındaki vergi borcunu ele almaya zorladı.
DYH’ye karşı aylardır uygulanan sindirme politikasının doruğunu temsil eden bu gelişme, AB’de de zorunlu olarak takibe alınacaktır. “Basın özgürlüğü” konusunda Türkiye’de yaşanan sıkıntılar son AB raporlarında ve açıklamalarında vurgulandığı için, bu vahim gelişme görmezden gelinemeyecektir.
Ancak, AB’nin bu konuda, bir noktadan sonra, çekingen davrandığını da görüyoruz. “Kürt açılımı”, “Ermenistan açılımı” derken AB kanadında ibrenin son dönemde tekrar AKP iktidarından yana dönmekte olduğuna tanık oluyoruz. AB yetkililerine göre, Türkiye reform konusunda hâlâ ayak sürüyor tabii.
Ancak, hükümetin söz konusu açılımları da “memnuniyetle” takip ediliyor ve destekleniyor.

AB üzerine fazla gitmiyor
AB’nin bu konulardaki açıklamalarında da bunu görmek mümkün. AB’nin, bu açılımlar nedeniyle, AKP’nin üzerine çok da fazla gitmek istemediğini yaptığımız temaslarda da seziyoruz zaten.
Bu yaklaşımı, birkaç hafta sonra yayımlanacak olan İzleme Raporu’nun basına sızdırılan taslağında da görmek mümkün olacaktır bizce. Fakat ortada şimdi, AB’nin de, her şeye rağmen, kolayca göz ardı edemeyeceği bir “garabet” var.
Bir medya grubuna karşı vergi mevzuatının seçici olarak ve uzmanların belirttiğine göre uygunsuz bir şekilde “sindirme” amacıyla uygulanması, sonuçta “önemsiz” diye bir yana atılabilecek bir gelişme değil.
Dün bu konuda bazı Avrupalı diplomatların yanı sıra, iki AB büyükelçisini de yokladık. Kendilerine, “Bu cezaya ne diyorsunuz?” diye sorduk. Biri “astronomik,” diğeri ise “inanılması zor” ifadesini kullandı. Ortak kanaat ise bu işin içinde “bir garipliğin olduğu” şeklinde.

İlginç zamanlama
Bu arada AB diplomatları arasında bu cezanın zamanlamasını ilginç bulanlar da çıktı. Bu cezanın bu sırada açıklanmasının bir amacının, konunun bu yılki İzleme Raporu’na ayrıntılı bir şekilde girmesini önlemek olduğunu düşünenler var.
Fakat bir AB diplomatının dediği gibi, “Bu iş mutlaka rapora girecektir zira göz ardı edilecek türden bir gelişme değil.” AB Komisyonu yetkililerinin, Türkiye’de basın özgürlüğü konusunu “yakından takip edeceklerini” açıkladıklarını da burada hatırlamakta yarar var.
Buna karşın -yukarıda da belirttiğimiz gibi- AB’nin, olumlu gördüğü “açılımları” nedeniyle, hükümetin üzerine çok da fazla gitmek istemediği de bir gerçek. Çünkü muhalefetin açılımlar ve reformlarla ilgili olumsuz tutumu karşısında, AKP, tüm eksikliklerine rağmen, tek “reformist” ve “açılımcı” güç olarak değerlendiriliyor.

‘Astronomik vergi borcu’
AB Komisyonu böylece, Maliye Bakanlığı’nın DYH’ye çıkardığı “astronomik” vergi borcuna bir tepki gösterme ihtiyacıyla, hükümeti “açılımlarından” caydırmama gereği arasında sıkışmış bulunuyor.
Fakat AB’nin, her zaman ön planda tuttuğu “basın özgürlüğü” konusunu bu şekilde “göreli” bir zemine oturtarak, hükümeti bu konuda ortadaki bariz garabete rağmen fazla rahatsız etmemeye çalışması, kendi ilkeleri açısından büyük bir tutarsızlığı temsil ediyor.
Gerçek şu ki, hükümetin Kürt ve Ermenistan açılımlarının sonunu getirebileceği hâlâ kesin değil. Buna karşın, hükümetin, reform sürecine gölge düşüren bir şekilde, basın özgürlüğü konusundaki “kapanımlarını” çok somut ve başarılı bir şekilde yürüttüğü ortada.
AB Konseyi ve Komisyonu’nun bu durum karşısında, isim de vererek, çok net pozisyon takınmaları gerekiyor.
Konuyu zayıf ve göreli hoşnutsuzluk ifadeleriyle geçiştirmeleri ise, AB’nin samimiyetinin daha da fazla sorgulanmasına neden olacaktır.