Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Burada galiba esas şaşırtıcı gelen ve bu olaya haber niteliği kazandıran husus, diplomatlarımızın davet edilmedikleri belirtilen bu toplantıya üst düzey askerlerimizin katıldıklarının bildirilmesidir. Bunun da kuşkusuz, konunun belki de abartıldığını gösteren makul bir açıklaması vardır. Burada üzerinde durmak istediğimiz mesele de zaten bu değil. Esas söylemek istediğimiz, yapıldığı belirtilen tartışmaların içeriğiyle ilgilidir. ABD'nin muhafazakâr düşünce kuruluşlarından Hudson Institute'ta düzenlenen ve Türkiye'de tepkiyle karşılanan "beyin fırtınası"nı", bizde de "metal fırtınası" senaryolarının dillendirildiği bir dönemde, pek de şaşırtıcı bulmamamız gerekir. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı'na bir suikast düzenlenmesi ve PKK'nın Beyoğlu'nda 50 kişiyi öldürmesi nedeniyle TSK'nın Kuzey Irak'a girmesi senaryosu üzerine kurgulanan bu beyin fırtınasının nedenlerini kanımca Washington'da değil, Ankara'da aramalıyız.Zira Türkiye'ye şu anda dışarıdan bakıldığında, devletin temel organlarının çatışma içinde olduğu, iç siyasi çekişmelerin bir yana bırakılıp ülkenin yüksek menfaatleri ve stratejik çıkarları konusunda gerekli olan "konsensüs"e bir türlü varılamadığı bir ülke görülüyor.Hudson Institute'ta masaya yatırılan ve bir Türk araştırmacı tarafından önceden hazırlandığı söylenen son derece nahoş senaryonun unsurları da zaten bize yabancı gelmemeli. Çünkü bu senaryonun unsurlarının yaşanan hangi olaylardan esinlenerek ortaya konulduğu malum. Nedenleri Ankara'da Bu toplantı sırasında, Kuzey Irak'taki PKK liderlerinin seçimler öncesinde Türkiye'ye teslim edilmelerinin "AKP'nin ekmeğine yağ süreceği" iddiasının da tartışıldığı belirtiliyor. Ancak bu tartışmanın da aslında Türkiye'den kaynaklandığını biliyoruz.Ankara'daki yabancı diplomatlarla temasta olanlar için de zaten, Türkiye'deki tartışmalar konusunda merkezlere geçilen "kripto"larda bu tür varsayımlara da yer verildiğini tahmin etmek hiç de güç değil. Washington'daki toplantıya bakıp "hadlerini aşmışlar" diye düşünmek tabii ki mümkündür. Ancak bu tür toplantıların yapılmasını engellemek de mümkün değildir. Zira Amerikalılar bu tür beyin fırtınaları sayesinde kendi stratejik çıkarlarını etkileyecek gelişmeler hakkında ön fikirler edinmeye çalışıyorlar. Toplantılar engellenemez Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bulunan, ancak sivil izleyicilere pek de açık olmayan, Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi'nde (SAREM) hem Türkiye hem de başka ülkelerle ilgili benzeri senaryolar üzerinde durulduğunu tahmin etmek de tabii ki güç değil. Hudson Institute'ta düzenlenen bu toplantıya kızmadan önce kanımca bu hususların da hesaba katılması gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında dış dünyaya şu anda nasıl bir görüntü verdiğimizi anlamamız açısından bu rahatsız edici beyin fırtınasının yararlı olduğu dahi iddia edilebilir. Dediğimiz gibi, Türkiye hakkında bu tür değerlendirmeler yapılıyorsa, bunun nedenlerini Washington'da değil, şu anda hangi gelişmelere gebe olduğu konusunda son derece karmaşık sinyaller veren Ankara'da aramalıyız. sidiz@milliyet.com.tr Türkiye'de de yapılıyor