Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye'nin sayılı enerji uzmanlarından, ASAM Genel Koordinatörü Necdet Pamir bunlardan biri. Pamir'e göre, Botaş ile TPAO, ENI, Total veya İran'da yatırım yapan Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC) gibi devlerle finansal açıdan boy ölçüşemezler. Bu şirketler olası Amerikan yaptırımlarını kaldıracak güce sahipken, Türk şirketleri için aynısı söylenemez. ABD Kongresi'nde kabul edilen ve İran'ın enerji sektörüne 20 milyon dolar üzerinde yatırım yapan şirketlere yaptırım uygulanmasını öngören tasarı Türkiye'nin başını ağrıtabilir. Uzmanlar, ENI ve Total gibi Avrupalı şirketlerin İran'da yaptıkları büyük yatırımların da Ankara açısından "rahatlatıcı emsal" sağlamadığını belirtiyorlar. Öte yandan, Washington'un her şeye rağmen -Türkiye ile ilişkilerine atfetmeye devam ettiği önemin Türk şirketlerinin lehine işleyecek bir faktör olduğu da teslim ediliyor. İran'da yatırım yapmaları durumunda ABD'nin, "ilişkileri daha da bozmama" adına, BOTAŞ ve TPAO'ya hemen yaptırım uygulamayacağı sanılıyor. Ancak, yaptırım seçeneğinin bu şirketlerin üzerinde "Demokles'in kılıcı" gibi tutulacağı düşünülüyor. Bu arada, Washington'un elinde farklı baskı araçlarının bulunduğu da belirtiliyor. Şöyle ki: Türkiye, Hazar ve Ortadoğu gazını Anadolu üzerinden Avrupa'ya taşıyacak olan boru hattının İran gazına da ihtiyaç duyacağını söylüyor. ABD ise "Nabucco" diye bilinen bu hattı İran'ı ve Rusya'yı "baypas" edeceği için destekliyor. Bunu İran'ın tecrit edilmesi ve Avrupa'nın Rusya'ya olan enerji bağımlılığının azalması için istiyor. Yaptırımlar 'Demokles'in kılıcı' En azından yakın zamana kadar yaklaşımı buydu. Zira ABD Enerji ve Tarım Bakanlığı Müsteşarı Reuben Jeffrey'in geçen hafta İstanbul'da sarf ettiği bazı sözler, Washington'un tutumunu revize edebileceğini gösteriyor. Rusya'nın Nabucco projesine katılmasına karşı olmadıklarını söyleyen Reuben, bu tutum değişikliğiyle "Hattın İran gazına ihtiyacı var" argümanına yanıt verir gibiydi. Görüldüğü gibi eskilerin "Büyük Oyun" dedikleri ve bu sütuna sığmayacak kadar çok boyutu olan "petropolitika" bu kez kendisini gaz sektöründe gösteriyor. Enerji konusunda stratejik önemi giderek artan Türkiye'nin işte bu satranç oyununu çok iyi oynaması gerekiyor. Bu çerçevede İran'ın Türkiye için göz ardı edilemeyecek önemi de ortada. Ancak bunun önemli bir önkoşulu var. O da, İran ile yürütülen ve ekimde bir anlaşmayla sonuçlanacağı söylenen enerji görüşmelerinin sağlam temele oturmasıdır. Türkiye satrancı iyi oynamalı Oysa Ankara'da, yapılan yüksek profilli görüşmelere ve sarf edilen büyük sözlere rağmen, İran ile henüz ortaya somut bir şeyin çıkmadığını söyleyenlerin sayısı az değil. Bu çevreler Türkiye ile İran arasındaki mevcut işbirliği görüntüsünün daha çok "bazı ülkelere siyasi mesajlar vermeyi amaçladığını" belirtiyorlar. Bu da elbette ki Büyük Oyun'un bir parçası. Ama Ankara'nın, "satranç tahtasının" büyüklüğünü ve kuralların değişkenliğini bilerek bu oyunu çok dikkatli oynaması gerekiyor. Yoksa sonunda elinde havagazıyla kalabilir. Rahmetli Ebülfez Elçibey'in "Türkiye aşkı" uğruna TPAO'ya nesnel gerçeklerden uzak bir şekilde Azeri petrollerinden verdiği dev payın nasıl bir gecede geri alındığını unutmayalım. sidiz@milliyet.com.tr Elde havagazı kalmasın