Bu ve son dönemde yaşanan diğer bazı gelişmeler, Başbakan Erdoğan'ın "güya stratejik ortağımız" diye tanımladığı ABD'yi, PKK'ya karşı mücadelede niçin ciddiyetsiz olmakla suçladığı da daha iyi anlaşılıyor. Zira, Erbil baskını -"Çuval Hadisesi" diye tarihimize geçen Süleymaniye baskını gibi- Kuzey Irak'ta "askeri hareket marjının sınırlı olduğunu" iddia eden ABD ordusunun, istediğinde bu "hareket marjı"nı nasıl kolaylıkla bulduğunu gösteriyor.Erbil baskını, aynı zamanda, Amerikan güçlerinin "yerel Kürt yönetimini kızdırmamak için PKK'ya karşı harekete geçmedikleri" argümanını da çürütüyor. Çünkü gözaltına alınan İranlıların Bağdat hükümetinin bilgisi dahilinde bulundukları konusunda ısrar eden Kürtler bu baskından dolayı kızgınlar. ABD güçlerinin Erbil'de İranlıların çalıştığı bir büroyu basarak oradakileri "terörist faaliyetlere destek vermek" şüphesiyle gözaltına almaları, Ankara'da, "Amerikan samimiyetsizliğinin göstergesi" olarak yorumlanıyor. Irak'ın Kürt olan Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari de bu çerçevede, gözaltına alınan İranlıların içinde bulundukları irtibat bürosunun tam 10 yıldır faaliyette bulunduğunu açıkladı. Bu baskının Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin kısa bir süre önce yeni köprüler kurmak amacıyla İran'a yaptığı ziyaretin ardından gelmesi ise Kürt gözlemciler tarafından ilginç bulunuyor. Kısacası bu baskın, Kürtlere dönük, "İran'dan uzak durun" mesajı olarak yorumlanıyor. Tüm bunlar tabii ki Ankara'da not ediliyor. Kandil Dağı'ndaki PKK militanlarının, başta sağlık olmak üzere, Kuzey Irak'taki kentlerde -üstelik Amerikan güçlerinin bilgisi dahilinde- çeşitli olanaklardan yararlanabilmeleri ise Türk tarafının kızgınlığını iyice körüklüyor. Kızgınlığı artıran bir diğer faktör ise PKK liderlerinin, herhangi bir basılma korkusu yaşamadan, yabancı medya için basın toplantıları düzenleyebilmeleridir. Özetle, PKK'nın baharda yeniden saldırıya geçmesiyle birlikte Türk-ABD ilişkilerinin daha da gerileceği anlaşılıyor. Bunun ABD Kongresi'nde Ermeni soykırımı iddiasının tekrar gündeme geleceği döneme rastlaması ise ilişkilerin iyice dibe vurabileceğini gösteriyor. 'İran'dan uzak durun' mesajı ABD'nin PKK terörizmi konusunda Türkiye'ye bu aşamada destek vermeyeceği artık bariz bir şekilde anlaşılmıştır. Bu konudaki ataleti için ürettiği bahaneleri ise Erbil baskını gibi gelişmelerle kendi eliyle yalanlamış oluyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin iki taraf için herhangi bir "stratejik önemi" kaldıysa, ki gelişmeler bu soruya olumlu yanıt vermemizi zorluyor, o zaman tarafların hızla karşılıklı çıkara katkıda bulunacak bir siyasi ortam yaratmaları gerekiyor.Aksi takdirde, Türk halkı tarafından zaten "düşman" olarak görülen ABD'nin, Türk yönetimi ve ordusu tarafından da daha açık bir şekilde "hasım" ilan edilmesi ve iki tarafın Kuzey Irak'ta tehlikeli bir şekilde karşı karşıya gelmeleri işten bile değil.Eskiden "düşünülemez" olan bu tehlikeli olasılık "bal gibi olabilir" statüsüne kavuşmanın eşiğine gelmiş bulunuyor. sidiz@milliyet.com.tr PKK için destek yok