Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlki "Türkiye Kuzey Irak'a girer mi?", ikincisi de "Ankara Ermeni soykırımı tasarısına misilleme olarak hangi adımları atar?"sorusu üzerinde odaklanmış bulunuyor.İkincisinden başlayacak olursak, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nden geçen Ermeni soykırımı tasarısının bu kez genel kuruldan da geçmesine kesin gözüyle bakanların çoğunlukta olduğu gözleniyor. Tasarının geçmesinin ardından Türkiye'nin "misilleme" olarak atacağı adımlar tartışılırken de, esas endişenin "İncirlik endeksli" olduğu görülüyor. ABD Savunma Bakanı Gates'in bu çerçevede yaptığı açıklamalar da zaten, bu üssün Washington için hayati önemini ortaya açıkça koymuş bulunuyor. Özetle, Türkiye'nin misillemesi İncirlik'i içermeyecekse burada rahat bir nefes alınacak. Ancak Türkiye'nin misilleme olarak İncirlik'ten başka "anlamlı kozu" olmadığına inananların sayısı da az değil. Onun için "darbenin" İncirlik üzerinden gelmesi bekleniyor. Demokrat Parti'ye yakınlığı ile bilinen Brookings Enstitüsü'nde Türkiye üzerine bir panelde konuşmak için tekrar Washington'dayız. Son gelişmeler nedeniyle, tahmin edileceği gibi, iki konu gündemi adeta "gasp etmiş" durumda. Öte yandan, Ermeni tasarısının destekçilerinden, Kaliforniya temsilcisi Brad Sherman'ın "Bir şey olmaz. Türkler bağırır çağırır sonra yatışırlar" şeklindeki çıkışının kızgınlığa yol açtığı da görülüyor. Türkiye'de görev yapmış olan, fakat adının açıklanmasını istemeyen kıdemli bir diplomatın, "Türkleri iyice tahrik etmek istiyorlarsa, böyle konuşmaya devam etsinler" şeklindeki "kinayeli" sözleri bu kızgınlığı ortaya koyuyor. Bu arada Ankara'nın, Erivan'dan tasarı konusunda çıkan sesler sonrasında, Ermenistan'a karşı misilleme adımları atması da bekleniyor. Ancak, fazla memnuniyet yaratmasa da, bu olasılığın İncirlik konusunda atılacak adımlar kadar rahatsızlık yaratmadığı görülüyor. Kuzey Irak'a operasyon konusuna gelince, bu da Washington'u kaygılandırıyor. Ancak, duyulan bu kaygıya rağmen, burada bu konuyla ilgili olarak da ilginç yaklaşımlarla karşılaştık. Adının açıklanmasını istemeyen bir diğer diplomata göre, yönetime yakın bazı etkin çevrelerin, "Türkiye bu operasyonu yapsın. Hem sırtımızdan kalkmış olur, hem de bu işlerin zannettiği kadar kolay olmadığını anlar" diye düşündüklerini söyledi. Erivan'a da misilleme Bu konudaki genel beklenti, gerçekleşse bile bu operasyonun "siyasi, coğrafi ve askeri gerçekler" nedeniyle zorunlu olarak "sınırlı" olacağı ve daha çok havadan ve muhtemelen özel birliklerin katılımıyla gerçekleşeceği şeklinde. Bunun ise PKK sorununu çözmeyeceğine ve daha çok "kamuoyu baskısını yatıştırmaya yönelik" olacağına inanılıyor. Bu söylenenlerden, Washington'un böyle bir operasyon karşısında fazla ses çıkarmayacağı anlaşılıyor. Öte yandan, bize göre buradaki en çarpıcı söz, gazeteci olarak bir tek bizim bulunduğumuz bir grupta "kayıt dışı" konuşan, ancak adının kesinlikle açıklanmasını istemeyen emekli bir diplomattan geldi. Türkiye'yi yakından tanıyan bu diplomata göre, "TSK'nın gerçekleştireceği operasyonun daha kapsamlı olması ve Barzani'yi hedef alması durumunda, bu Washington'da "ABD'ye karşı savaş ilanı olarak algılanır"mış.Bu çarpıcı sözler doğruysa, o zaman Barzani'nin Türkiye'ye karşı çıkışlarında cesareti nereden aldığı da ortaya çıkmış oluyor. Burada bu konuya girmedik, ancak Türkiye'nin gerek Ermeni tasarısı, gerek Kuzey Irak konusunda atacağı adımların "vahameti ölçüsünde ters tepeceğine" de inanılıyor. Başka bir ifadeyle, "zarar gören tarafın sadece ABD olmayacağı" düşünülüyor. sidiz@milliyet.com.tr ABD'ye savaş ilanı