Söz konusu diplomatlar, "Daha fazlası siyaseten şımartırdı" diyerek AKP'nin Anayasa'yı tek başına değiştirebilecek güce erişememiş olmasını da "sağlıklı bir gelişme" olarak nitelediler. Bu arada, AKP'nin yeni dönemde ne yapması ve ne yapmaması gerektiği konusunda da fikir yürüttüler. Üzerinde durdukları konulardan ikisine burada, güncellik sıralamasına göre, değinmek istiyorum. Bunlardan ilki, doğal olarak, cumhurbaşkanlığı seçimi, ikincisi ise "AB perspektifi" ile ilgili. Seçimlerden sonra Ankara'da bir grup AB'li diplomatla yemekte buluştum. Diplomatlar, AKP'nin kazanmasına şaşırmadıklarını söylediler. Ancak, desteğin bu kadar yüksek olacağını da tahmin edemediklerini teslim ettiler. Tüm diplomatlar, Dışişleri Bakanı Gül'ün yetenekli ve özellikle de AB ile ilişkiler açısından son derece olumlu bir isim olduğunu vurguladılar. Bu arada, demokratik kurallara göre, cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasının doğal hakkı olduğunu belirttiler.Ancak, AKP'nin çok farklı kesimlerden oy aldığına da işaret ederek, bir hususun altını çizdiler. Gül'ün tekrar cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi halinde bunun hem yurtiçinde hem de yurtdışında "rövanşist bir hamle" olarak görüleceğini ve "kavganın sürmesi" şeklinde yorumlanacağını kaydettiler. Bu nedenle de AKP'nin, üstelik bu kadar destek aldığı bir seçimden hemen sonra, devletin farklı birimleri arasında tekrar tansiyon yaratmasının "siyaseten mantıklı olmayacağını" söylediler. Gül'e diplomatik yorum Öte yandan, Gül'ün bu konuda sergileyeceği bir "özverinin" AKP'nin itibarını daha da artıracağını belirttiler. Ancak, bu "özveri" gereğinin, "Cumhurbaşkanı adayı AKP'den olmasın" şeklinde yorumlanmaması gerektiğini de vurguladılar.Adayını belirlemenin seçimden bu kadar güçlü çıkmış olan bir partinin hakkı olduğunu söylediler. Gül'le ilgili sorunun ise yetenekleriyle değil, ismi etrafında yaşanmış olan yıpratıcı siyasi polemikle ilgili olduğunu belirttiler.Diplomatların üzerinde durdukları diğer konuya dönecek olursak, söylenenlerden yeni hükümetin AB konusunda hızlı ve kararlı davranmasının beklendiğini çıkarıyoruz.AB'li diplomatlar yeni hükümetin, kasım ayında yayımlanması beklenen "İlerleme Raporu"na, özellikle reformların uygulanması konusunda, bazı olumlu kayıtların girmesi için "daha iyi çalışması gerekeceğini" söylediler. 'Özveri itibarı artırır' Başbakan Erdoğan'ın seçim gecesi yaptığı "zafer konuşması"nda, AB'ye önem vermeye devam edeceklerini vurgulamasını "önemli" olarak yorumlayan diplomatlar, bunun "sözde kalmaması gerektiğini" belirttiler. Özellikle de 301'inci maddenin değişmesi konusunda ciddi bir beklentileri olduğunu gizlemediler. Aldığı yüzde 47'lik destekten sonra AKP'nin bunu çok daha rahat yapabileceğini, Meclis'teki dağılımın da buna elverişli olduğunu kaydeden diplomatlar, bu adımın AB'de Türkiye aleyhinde hava estirenlere karşı olanların elini de güçlendireceğini vurguladılar. Uzun lafın kısası, seçim sonuçlarından genelde memnun olan AB, buna rağmen AKP'ye sorumluluklarını anımsatmaktan çekinmeyecek. Diplomatların sözlerinden bunu anlıyoruz. sidiz@milliyet.com.tr AB vurgusu önemli bulundu