Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu konu Arap medyasına daha yansımış değil. Ancak Arap kaynakları, Ankara'dan çıkan kızgın seslerin devam etmesi halinde Arap dünyasındaki atmosferin Türkiye'nin aleyhine döneceğini söylüyorlar. Bu gelişmeler, Avrupa'ya kızıp "Biz kendi çevremize dönelim" diyenler açısından da uyarıcı olmalı. Rum yönetimiyle ortak petrol arama çalışmaları için anlaşma imzalayan Lübnan ve Mısır ile yaşanan sorun, Ortadoğu'daki siyasi zeminin ne denli kaygan olduğu gerçeğinin Türkiye'de pek kavranamadığını ortaya koyuyor. Bundan kısa bir süre önce Başbakan Erdoğan'ın ziyaret ettiği Lübnan'ın şimdi kötülenmeye ve tehdit edilmeye başlanması bunu açıkça ortaya koyuyor. Kişisel deneyimlerime dayanarak her zaman dediğim gibi, Ortadoğu kollarını açmış Türkleri beklemiyor. Hatta Türkiye'ye karşı bazı bölge ülkelerinde karşılaştığım husumetin, Balkanlarda karşılaştığım husumetten daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Hatırlayalım. Türk askerinin Irak'a gitmesini istemeyenler sadece Kürtler değildi. İster Şii, ister Sünni olsun, ülkedeki Arap unsurlar da buna karşı çıkmıştı. Hâlâ da çıkıyor. Lübnan, Suriye ve Mısır'ın Kıbrıs Rum yönetimiyle iyi ilişkileri ise eskiye dayanıyor. Mısır'ın yakınlığı, "Kıbrıs Cumhuriyeti" ile birlikte "Bağlantısızlar Hareketi"nin kurucuları arasında yer almasından kaynaklanıyor. Lübnan ve Suriye'deki Rum sempatisi ise Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Rum kesiminde başından beri sıcak kabul görmüş olmasından kaynaklanıyor. Türkiye ise "düşman İsrail" ile yakın ilişkilerden dolayı geleneksel olarak hep "karşı kampta" görülmüştür. Ortadoğu, Türkleri beklemiyor Tutarlı bir Ortadoğu politikası olmayan Türkiye, bazı şeyleri o kadar düşüncesizce yapıyor ki, bunun bedelini daha sonra ödemek zorunda kalıyor. Iraklı Sünnilerin geçen ay İstanbul'da yaptıkları toplantıya izin vermesinde olduğu gibi. Bir yerde toplanıp Şiilere karşı strateji geliştirmek isteyen Iraklı Sünniler, bunun için Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan'a başvuruyorlar ama olumsuz yanıt alıyorlar. Bunun üzerine Türkiye bu toplantılarını İstanbul'da yapmalarına izin veriyor. Eleştirenlere de, "sivil toplum örgütü olarak, bizim dışımızda toplanıyorlar" diyor. Diyor ama, bu, Şiilerin kızgınlığını azaltmıyor. Onların gözünde Ankara kendisini taraf yapmış oluyor. Irak'ta giderek artan dolaylı ve doğrudan Şii-Kürt işbirliği de farklı bir boyut kazanıyor. Ankara'da yapılan ve Kürtlerin davet edilmedikleri "Kerkük 2007" Konferansı ise bu kez Kürtleri kızdırıyor. Düşüncesizce yapılan şeyler Kısacası Türkiye, Irak'ın -artık hiçbir etkisi kalmamış olan- üçüncü konumdaki unsuru uğruna ilk ve ikinci sıradaki unsurlarla kurabileceği köprüleri peşinen yıkıyor. Ondan sonra "Bölgenin herkes tarafından takdir edilen en önemli ülkesiyim" diyor. Öyle olması için bölgedeki dengeleri yansıtan çok daha tutarlı politikalar üretmek zorunda olduğunu ise görmek istemiyor. Bu kez kendisine Arap ülkeleri arasında düşman üretmeye başlıyor ve uluslararası yalnızlığını daha da derinleştiriyor. Özetle, Türkiye Ortadoğu'da gerçekten yer edinecekse çok daha akılcı olmak zorunda. sidiz@milliyet.com.tr Tutarlı politikalar üretilmeli