Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, Avrupa futbolundaki yerini gösterdi. Bu yüzden de Avrupa’dan şimdi Milli Takımımıza övgüler yağıyor. Türkiye aynı şekilde kültür alanında da Orhan Pamuk, Fazıl Say ve Nuri Bilge Ceylan gibi isimler sayesinde çağdaş Avrupa kültür hayatının bir parçası olduğunu gösteriyor.
Kültür Türkiye’de futbol kadar dikkat çekmese, hatta Orhan Pamuk söz konusu olduğunda sert tepkilere neden olsa bile, bu yine de ülkemiz için bir gurur kaynağıdır. Türk edebiyatının Avrupa’ya açılması açısından Pamuk’un kazandığı Nobel Ödülü’nün önemini bugün takdir etmeyenler de zaten bunu ileride anlayacaklar.
Fakat ne yazık ki spor ve sanat dünyasındaki bu üstün başarılarımız siyasi yaşamımızdaki gelişmelerle uyumlu değil. Türkiye bugün siyasi açıdan Avrupa’nın gözünde takdir toplama değil, aksine küme düşme tehlikesiyle karşı karşıya. 

Eski kötü günlere dönüş
Kurucu üyelerinden sayılabileceğimiz Avrupa Konseyi’nden yeniden demokrasi uyarısı aldık. Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde önceki gün kabul edilen rapor, konseyle ilişkilerimizin tekrar gerileme sürecine girdiğini gösteriyor.
Eskiden askeri darbeler yüzünden ağır eleştirilere maruz kalan ve konseyden ihraç edilme tehditleriyle karşılaşan Türkiye, AKP’yi kapatma davasıyla şimdi de “demokrasiye karşı yargı darbesi” hazırlamakla suçlanıyor.
Bu çerçevede dört yıl önce kurtulduğumuz ve AB ile üyelik müzakerelerimizin yolunu açan “Denetim Mekanizması”nın tekrar aleyhimizde işletilmesi olasılığından söz ediliyor. Özetle ilişkiler sanki eski kötü günlere dönüyor.
Bu arada, CHP’nin de Sosyalist Enternasyonal ile ilişkileri iyi gitmiyor. Atina’da pazartesi günü başlayacak olan Sosyalist Enternasyonal’de, CHP’nin, sosyal demokrasiyle bağlarını koparmakla suçlanıp ağır eleştirilerle karşılaşacağı belirtiliyor.

CHP’nin sıkıntısı
Alman ve İsveç kanadı bu konuda kararlı görünürken, Deniz Baykal’ın bu gelişmeyi önlemek amacıyla kurmaylarından Onur Öymen’i apar topar Atina’ya göndermesinden de CHP için olumlu bir sonuç çıkmadığı anlaşılıyor.
Şu anda öyle bir olasılık gündemde olmasa da, CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’den ihraç edilme durumuyla karşı karşıya olduğunu söyleyenler de var.
Tüm bu gelişmelerin ardından Baykal’ın Atina’ya gitmeyebileceği belirtiliyor. Gitmemesi halinde, o zaman, Sayın Öymen “tahrikçileri” suçlayarak aksini savunsa da CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’le ciddi sorunlarının olduğu tescil edilmiş olacak.

Dışlanma endişesi
Avrupalılara kızabiliriz. Ama Türkiye’nin, on yıllardır ait olduğu önemli Batılı siyasi kurumlarda küme düşmesi karşısında duyarsız kalmak da mümkün değil. Tabii kendimizi hâlâ Avrupa’nın ait olduğu dünyada görüyorsak.
Böyle görmeyenler için zaten bir sorun yok. Onlar açısından bu bağlar ne kadar çabuk koparsa o kadar iyi. Onlar da zaten, aynen Avusturya ve İtalya’daki aşırı sağ gibi, Türkiye’nin Avrupa’ya ait olmadığına inanıyorlar.
Fakat Avrupa müktesebatını çağdaş uygarlık yönünde ilerleyişin zorunlu bir önkoşulu olarak gören çok sayıda insan var bugün Türkiye’de. Bu insanlar da siyasi açıdan Avrupa’dan kademeli olarak dışlanmamızdan artan bir endişe duyuyorlar.   Bunda da haklılar zira, Avrupa müktesebatı olmadan, hem demokrasimizin hem de laik düzenimizin savunmasız kalacağını görüyorlar.