Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin sorgusuz desteği, Bakü’nün Ermenistan’a karşı en önemli kozlarından biridir. Erivan ile diplomatik ilişkiyi reddedip bu ülkeyle sınırlarını kapalı tutması ise Azeriler için bu desteğin somut ifadesidir.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Erivan ziyaretinin Bakü’de tepkiyle karşılanması bu nedenle fazla şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan bazı tepkilerin ölçüsüzlüğüdür. Örneğin, Azerbaycan Demokrat Partisi başkanı Serdar Celaloğlu’nun söyledikleri.
“1news.az” adlı haber sitesine göre, Celaloğlu, Türkiye’nin tarihte Azerbaycan’a her zaman “ihanet ettiğini” iddia etmiş. Bunu söylerken de “Safavi dönemine” kadar gitmiş.
Şaşırtıcı diğer örnek ise “Yeni Azerbaycan” gazetesinin tutumudur.
Bu gazete de Türkiye’nin bu ziyaretle “dostunu arkadan hançerlediğini” iddia ediyor. İktidara yakın olan gazetenin bu çıkışı, Azeri hükümetinin açıkça dile getiremediğini bu şekilde ifade ettiğini akla getiriyor. 

Kafalar karışık
Fakat, muhalefete yakın “Azadlıq” gazetesine konuşan Azerbaycan Halk Cephesi Başkan Yardımcısı Nureddin Mammadli’nin, Bakü’nün bu ziyaretten aslında memnun olduğunu söylemesi, Azerbaycan’da kafaların karışık olduğunu gösteriyor.
Muhalefetteki Musavat Partisi başkanı İsa Kamber de “Azerbaycan’ın bu konularda Türkiye’ye güvenmesi gerektiğini” belirtmiş. Yeni Musavat gazetesine konuşan Kamber, “Azerbaycan, Türkiye’nin Azeri-Ermeni ihtilafında aracı olmasını istiyorsa, Ankara ile Erivan arasındaki temasları kabul etmesi gerekir” diye konuşmuş.
Musavat Partisi, Türkiye’de MHP’ye yakın duran bir partidir. Buna rağmen Gül’ün ziyareti konusunda MHP’den farklı bir yaklaşım sergilemesi dikkat çekicidir.
Bu ziyarete sert tepki gösteren Azeri çevrelerin ortak yaklaşımı Türkiye’nin burada “Azerbaycan’ın çıkarlarını değil kendi çıkarlarını kolladığı” şeklindedir. Bu tabii ki doğrudur ve bunda ters bir şey yoktur. Nitekim Azerbaycan da KKTC’yi resmen tanımayı ve diplomatik ilişki kurmayı reddetmiştir. Niye? “Tanırsak Karabağ konusunda zemin kaybederiz” diye. Bunu eski Azeri Meclis başkanlarından birinden bizzat duymuştuk.
“Yani Türkiye sizce Kıbrıs’ta, Karabağ’daki Ermeniler gibi işgalci mi?” diye sorduğumuzda da,  bize “Bu konuların mürekkep (karışık) olduğunu, o yüzden girmek istemediğini” belirtmişti.
Yazılarımızda sık sık vurguladığımız gibi, uluslararası ilişkiler sabit değil, değişkendir. Hükümetlerin bu yüzden ülkenin çıkarları uğruna her zaman yeni politikalar üretme yeteneğine sahip olmaları gerekiyor.

ABD-NATO’nun gerekliliği
Rusya’nın Gürcistan’ı işgal edip bölmesi Bakü için de felaket olmuştur. Azerbaycan’ın “Karabağ’ı gerekirse savaşarak alırız” yaklaşımı artık çökmüştür. Nedeni ise malum.  Ermenistan’ın arkasında duran Rusya’nın buna izin vermeyeceği anlaşıldı.
Aynı şekilde, Bakü’nün güvendiği ABD’nin de Gürcistan’da olduğu gibi, Azerbaycan için Rusya’ya karşı savaşmayacağı da anlaşıldı. Fakat Azerbaycan’ın Rusya’ya karşı ABD-NATO ekseninin siyasi desteğine her zamankinden çok ihtiyaç duyduğu da bir gerçek.
Her şey sabit kalsa, Azerbaycan’da Gül’ün Erivan ziyaretine duyulan tepki belki anlaşılabilirdi. Ancak gelişmeler, Bakü’nün de artık bazı konulara geniş açıdan bakmasını gerektirdiğini açıkça ortaya koyuyor.