Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

- PKK artık ne halka saldırıyor, ne köy, mezra basıyor, ne de kaçırdıklarını öldürüyor. Demek ki, bölgede kendisine yeteri kadar halk desteği var... Cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar, öteki bölgelere gidiyorlarsa, buralara da gitmeleri lazım. Her şeyden önce, bölge insanıyla sosyal ve kültürel kaynaşma içinde olmamız şart. Onların köyünde, mezrasında, onların türkülerini söyleyip birlikte halay çekeceksiniz. Ve o gece, onlarla birlikte kalacaksınız, onlarla birlikte uyanacaksınız. Eğer içten değilseniz, bunları şov için yapıyorsanız o halk sizi hemen anlar. 'Entelektüalizm'in fazla geçer akçe olmadığı Türkiye'deki "statükocular" tarafından pek sevilmeyen "aydınlar," PKK terörü ve Güneydoğu sorunu ekseninde gündemin odağına oturduklarına göre, bir aydınımızın aşağıdaki önemli görüşlerinin altını çizmekte yarar var: - Diyelim ki, ABD'yi, Avrupa'yı karşımıza alıp Kuzey Irak'a girdik. PKK, Amerika'yla müşterek bir harekât yapacağımız sürprizini beklediği için, oralarda kimseyi bulamazsınız.- Ele silah alınıp şiddet uygulanmadığı sürece; herkes fikir ve düşünce bazında yazdıkları, çizdikleriyle özgür olmalı. İsteyen istediği fikri söyler, istediğini okur. Düşünce ve fikir bazındaki bütün sınırlamalara, sansür koymalara kesinlikle karşıyım. Sansür, bu tür mücadelelerde çok büyük tehlikedir.Bu sözler, Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik eski komutanı Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu'na ait . Bu tür fikirleri dün Başbakan ile görüşen aydınlarımızdan herhangi birisi söylediğinde nasıl saldırıya uğradıklarını biliyoruz. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, sözde sosyal demokrat CHP bile, kendi siyasi hesapları nedeniyle, Başbakan'ın aydınlarla görüşmesini "PKK'ya taviz" şeklinde yorumlamaya çalışıyor. Sansür büyük tehlike Neyse ki bu sağduyulu sözler, neredeyse yarım asırdır TSK'ya üstün hizmet vermiş ve uzun süre görev yaptığı Güneydoğu'yu tüm yönleriyle bilen bir aydın askerimizden geliyor. Osman Paşa'nın sözlerini Yener Süsoy ile yaptığı ve hafta başında Hürriyet'te yayımlanan söyleşisinden aldım. Sözlerini "kastı aşan" bir şekilde "cımbızla çekmediğimi" göstermek için, Osman Paşa'nın, "AB yasaları"nın PKK ile mücadelede zafiyet yarattığını; koruculuk sisteminin korunması gerektiğini ve bir terör bakanlığının kurulmasının önemini de vurguladığını aktarmak isterim. Yıllar sonra terör olgusuyla yeniden karşılaşan İngiltere'nin, IRA terörü sırasındaki sert "Terörle Mücadele Yasası"nı -üstelik halk desteği ile- yeniden canlandırmaya çalıştığı bir sırada, bizde de bu tür tedbirlerin tartışılması elbette ki doğal. Zira, terörle mücadelenin yumuşak eldivenlerle yürütüldüğü bir örnek dünyada yok. Ancak, burada demokratik ölçüler ve insan haklarına saygı çerçevesinde kalınması gereği ise aşikâr. Bunlar, kendisini "uygar" sayan her toplumun kaçınılmaz koşullarıdır. Uygar toplumun koşulu Ancak, işin bu tedbirlerden ibaret olmadığını Osman Paşa'nın sözlerinden de çıkarabilirsiniz. Başka bir ifadeyle, bölgeye dönük ekonomik açılımlar ne kadar önemliyse, kültürel açılımlar ve bu çerçevedeki kaynaşmalar da o kadar önemli. Osman Paşa'nın da varlığını teyit ettiği "PKK'ya halk desteği" olgusunun beli ancak böyle kırılabilir. Zira, bölge halkını PKK'ya iten bir şey varsa, o da, zaten geri kalmışlıkla boğuşan bu insanlarımızın "terk edilmişlik" hissidir. Bunu anlamak için sosyoloji profesörü olmanız gerekmiyor.Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'a yarın yapacağı ziyaret işte bu açıdan önemli. Ancak, burada bir garipliğe de işaret etmekte yarar var. PKK terörünün depreştiği bir sırada gerçekleşen bu ziyaret sanki başka bir ülkeye yapılıyormuş gibi bir atmosfer içinde gerçekleşiyor. Kanımca bu bile bazı psikolojik engellerin aşılmasının önemini ortaya koymaya yetiyor. semihi@cnnturk.com.tr Diyarbakır ziyareti önemli