Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail'in Ankara Büyükelçisi: İkili siyasi ve ekonomik ilişkiler, Ortadoğu sorunu, Kıbrıs, Irak ve Ermeni sorunlarına ilişkin sorularımız ve Büyükelçi Avivi'nin verdiği yanıtlar şöyle: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün başlayacak olan İsrail ziyareti, Arap dünyasında olduğu kadar, Avrupa ve Amerika'da da yakından izlenecek. Bu ziyaret öncesinde Milliyet'e konuşan İsrail'in Ankara Büyükelçisi Pinhas Avivi'ye göre, Başbakan Erdoğan'ın kimi sert açıklamaları nedeniyle iki ülke arasında yaşanan gerginlik aslında "aile içi" bir tartışmaydı, "aileler arası" bir tartışma değil. Avivi: Bu "tartışmalı dönem" diye söz ettiğiniz gelişme, aslında şunu gösterdi. Kendi aramızda bir tartışma varsa bu bir aile içi tartışma oluyor, aileler arası bir tartışma değil. Bir de şu var. Bu tartışmanın sürdüğü yıl aslında ikili ilişkilerimiz açısından en iyi yıl oldu. Çünkü ticaret 2 milyar doları aştı. Bu ziyarete geçecek olursak, çok önemli bir ziyaret olacak. Çünkü herkese iki tarafın bu ilişkilere atfettiği önemi gösterecek. Bu arada, Türkiye'nin Ortadoğu barış sürecine dahil olmayı çok istediğini düşünüyorum. Türkiye'ye bu süreçte bir yer olduğunu da düşünüyorum. Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e yapacağı ziyaretin önemi nedir? Sert tartışmaları geride mi bıraktık? Yegâne 2 demokrasi -Başbakan Şaron, davet edilirse memnuniyetle gelir. Bu ziyaretten Başbakan Şaron'a da Türkiye'yi ziyaret etmesi için bir davet çıkmasını bekliyor musunuz? -"Stratejik ilişki" tanımlaması doğru mu bilemiyorum. Çünkü stratejik ilişki olması için, bir tür stratejik anlaşmanın olması lazım. Bu ise şu anda yok. Ancak, bu ilişkilerin her iki taraf için çok büyük bir önemi var. Hiç kimse Türkiye'nin elinden bölgedeki jeopolitik önemini alamaz. Aynı şey İsrail için geçerli. Kaldı ki, bölgenin yegâne demokrasileriyiz. Laiklik gibi aynı Batılı değerleri paylaşıyoruz. Aramızda temas olmasaydı bütün bölgenin görüntüsü değişik olurdu. Onun için her iki tarafın bu ilişkilere çok büyük önem atfettiğini düşünüyorum. Tabii ikili ilişkiler sıfır yekûnlu bir oyun değil. Onun için Türkiye'nin bölge ülkeleriyle, Arap ülkeleriyle, Avrupa'yla ve ABD'yle iyi ilişkiler içinde olmasından dolayı kendimize dönük herhangi bir risk veya tehdit algılaması içinde değiliz. Bu tür ilişkiler bir "kazan, kazan" durumu sağlıyor. Türkiye'nin Arap ülkeleriyle geliştirdiği iyi ilişkiler, barış sürecini geliştirmemizde bize yardımcı da olur. Peki Türk-İsrail ilişkileri açısından, özellikle bölgedeki son gelişmeler açısından şu aşamada neredeyiz? Stratejik ortak mıyız? Neyiz? Türkiye, kolaylaştırıcı olsun -Bence arabulucu doğru terim değil. "Kolaylaştırıcı" (facilitator), bence doğru olan terimdir. Bir örnek verebilirim. Biliyorsunuz TOBB'un girişimleriyle İsrailli, Filistinli ve Türk işadamları, Ankara'da bir araya geliyorlar. İşte bu gerçekten önemli bir barış girişimidir. Üstelik herhangi bir belgeye falan da dayanmıyor. Biz İsrailliler, Filistinlilerle çok sayıda belge imzaladık. Ama bunlar kâğıt üzerinde kaldı. Gerçek olan, milletlerarasındaki ilişkidir. Bu açıdan Türkiye'nin yapabileceğini hiçbir ülke yapamaz. Yani Türkiye, İsrail ve diğer Arap ülkeleri arasında arabulucu olabilir. Bunu mu söylüyorsunuz? Irak birleşik kalmalı -Irak'taki durum hâlâ çok zor. Ancak Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyarak demokratik bir yolda ilerlemesinin tüm bölge ülkeleri açısından ve dünya açısından önemli olduğuna inanıyorum. Şu anda, sorunların aşılması için herkesin yardımcı olması önemlidir. Irak'ın birleşik ve Batı yanlısı olarak kalmasını istiyorsak yardımcı olmalıyız. Irak konusuna dönecek olursak... O ülkede gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? -İsrail'in bugünkü hedefi birleşik bir Irak'tır. Herhangi bir bölünmenin ne Irak'a, ne de bölgedeki ülkelere yarar sağlayacağını düşünüyoruz. Biz de o ülkede herhangi bir kesimin bağımsızlığını sağlamak için çalışmıyoruz. İsrail'in arzusu birleşik, demokratik ve Batı yanlısı bir Irak'tır. Bu sağlanabilirse herkes kazanır. Dağılma ise herkes için tehlikeli olacaktır. Özellikle bölgemizdeki hassas dengeler hesaba katılırsa. Onun için hiç kimse bu dengeleri bozmamalı. Kuzey Irak'ta İsrail yanlısı bir Kürt devleti sanki işinize gelirmiş gibi geliyor birçok kişiye. Yatırımlar KKTC'ye -Çok sayıda İsraillinin Kuzey Kıbrıs'ta ekonomik faaliyet içinde olduklarını söyleyebilirim. Bu faaliyetlere dahil olmak isteyen İsrailliler varsa, bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Herhangi bir sorun veya sınır yok bu açıdan. İsrail'de herhangi birisinin bu ilişkileri geliştirmekten endişe duyduğuna da tanık olmadım. Ekonomik ilişkiler küresel dünyanın bir parçasıdır. Hepimiz bu küresel köyün üyeleriyiz. Dışişleri Bakanı Gül'ün İsrail ziyareti sırasında, AB veya ABD'nin Kuzey Kıbrıs konusunda atacakları adımların gerisinde kalmayacağımızı da açıkça belirttik. Bu arada, Türkiye'nin Kıbrıs müzakerelerindeki pozisyonunu da çok takdir ettik. Özellikle bu konuda çözüm için çabalamış olmanız ve Kuzey Kıbrıs'ın Annan Planı'nı kabul etmiş olması çok takdir topladı. Kuzey Kıbrıs'taki İsrail yatırımlarından haberdarız. Bu konuda yeni açılımlardan söz ediliyor. Rum tepkisi sizi endişelendirmiyor mu? Uluslararası mahkemelere giderler falan diye? Türk tavrı doğru - Her şeyden önce şunu söyleyeyim. Türkiye, İsrail'den bu konularda yardım istediğinde bu yardımı esirgemedik. Bize göre Türkiye'nin, bunun tarihçilere bırakılması gereken bir konu olduğuna dair pozisyonu önemli ve doğrudur. Hükümetinizin, bu konudaki arşivlerin açılması yönündeki kararını da takdirle karşılıyoruz. Bizde ise arşiv yok. O döneme ait belgelerin hepsi zaten Osmanlı belgeleridir ki, aynısı sizde var. Lobi meselesine gelince, lehte veya aleyhte olan lobiler demokrasinin birer parçasıdırlar. Benim söylediklerim ise İsrail'in resmi pozisyonudur. Son olarak Ermeni meselesine değinmek istiyorum. Hükümetinizin soykırım konusundaki tutumu nedir? Eski Eğitim Bakanınız Yossi Sarid'in başını çektiği bir Ermeni yanlısı lobi var İsrail'de. Bu lobi İsrail'in soykırımı tanıması için bastırıyor. İsrail'in elinde konuyla ilgili arşiv malzemesi var mı? İlişkimiz Rusya'yı solladı -Rakamlar her şeyi ortaya koyuyor. Sadece son yıl içinde karşılıklı ticaretimiz 1.4 milyar dolardan 2 milyar doların üzerine çıktı. Bazı Türk yetkililer, bunun aslında 2.5 milyar dolar civarında olduğunu söylüyorlar... Kültürel ilişkilere gelince, bunlar bugün her zamankinden fazla. Bir örnek vereyim. Bugün Hindistan ile olan ilişkilerimize bakarsak, ki bu bir milyar nüfusu olan bir ülke veya Rusya'ya bakacak olursak, Türkiye ile olan ticari ve ekonomik ilişkilerimizin çok daha önemli olduğunu görürüz. Rusya ile iyi ilişkilerimiz var. Ancak Rusya ile olan ticaret hacmimiz 1 milyar dolardır. Türkiye ile 2 milyar dolar. İlişkilerimizin ağırlık noktası bu. Ama bu elbette ki askeri ve istihbari ilişkilerimizin önemsiz olduğu anlamına gelmez. Ancak bugün ağırlık, sivil ilişkilerdedir. Bazıları Türk-İsrail ilişkilerinin askeri ilişkilerden ibaret olduğuna, bunun dışındaki şeylerin ikincil konumda olduğuna inanıyor. Size göre doğru mu bu? - Askeri projeler bu sözünü ettiğim 2 milyar dolara dahil değil. Sözünü ettiğiniz 2 milyar dolara savunma sanayii işbirliği dahil mi? Raylara Türk damgası -Her şeyden önce şunu söyleyebilirim. Türkiye'nin İsrail'e ihracatı, İsrail'in Türkiye'ye olan ihracatından fazla. Gelecek yıl Türkiye İsrail'de üç enerji santralı inşaatına başlayacak. Önümüzdeki yıllarda da Türkiye, Tel Aviv-Kudüs demiryolunu inşa edecek. Bugün iki kent arasındaki mesafe 1 saat 40 dakikadır. Bu yeni hatla bu süre 35 dakikaya inecek. Bunu yapacak olan da bir Türk şirketidir. Peki bu 2 milyar dolara neler dahil? -Barış sürecinde uzun süre çalışmış biri olarak şunu söyleyebilirim. Bize göre İsrailliler ile Filistinliler arasında barış sağlanacaksa, bu Filistin tarafındaki yaşam kalitesine, eğitim düzeyine ve sivil toplumun gelişmişliğine bağlı olacak. Onun için siz hayat standartlarını artırmaları için Filistinlilere yardım ediyorsanız, İsrail'e de doğrudan yardım etmiş oluyorsunuz. Bu nedenle Filistinlilere yapılacak her tür yardımdan memnuniyet duyarız. semihi@cnnturk.com.tr Hükümetinizin Türk şirketlerinin Filistin'de yatırım yapmalarını teşvik ettiğinizi biliyoruz. Nedir bu konudaki düşünceniz?