Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Blair, özetle, teröre karşı "sert güvenlik tedbirlerinin" zorunluluğunu kabul ediyor. Ancak -ki bu çok büyük bir "ancak"- terörle mücadelenin aynı zamanda "siyasi bir süreçle desteklenmesi gerektiğini" vurguluyor. Yakında görevden ayrılacak olan İngiltere Başbakanı Tony Blair, Milliyet gazetesi aracılığıyla Türk halkına gönderdiği ve önemli konulara işaret ettiği veda mesajında, PKK terörizmine de değinerek Türkiye'ye kayda değer bir öğütte bulunuyor. Bunun önkoşulunu ise terörü benimsemiş olanların şiddetten vazgeçtiklerini beyan edip bunu göstermeleri olarak ortaya koyuyor. Blair bunları söyleme yetkisini nereden aldığını da yazısında açıklıyor. Bu çerçevede, İngiltere'nin 1969'dan bu yana, kendisinin ise son 10 yıllık iktidarı sırasında mücadele ettiği ayrılıkçı IRA terörünü sona erdirmedeki deneyimlerine işaret ediyor. Nitekim, Türkiye'de fazla dikkat çekmedi ama bundan birkaç hafta önce Kuzey İrlanda'da aşırı monarşist Protestanlardan ve zamanında IRA faaliyetlerine bulaşmış milliyetçi Katoliklerden oluşan bir yerel yönetim kuruldu. IRA deneyimlerini anlattı Kuzey İrlanda'da son 36 yıldır cereyan edenleri bilenler için bu gerçekten inanılmaz bir gelişmeydi. O kadar ki terörizmin en kanlı döneminde İrlanda'da yaşamış biri olarak, "40 yıldır neredeydiniz? Bu anlaşmaya varabilecektiniz de bu kadar masum insan niçin öldü?" demek geliyor içimden. Hemen perspektifi çizelim. 1.7 milyon nüfuslu Kuzey İrlanda'da, güneydeki İrlanda Cumhuriyeti'ne bağlanmak isteyen milliyetçi Katolikler ile İngiltere'ye bağlı kalmak isteyen monarşist Protestanlar arasındaki terörizm odaklı mücadelede 4 bin kişi öldü. 10 misli kadar insan da bu terörden doğrudan etkilendi. Bu rakamlara İngiltere ve İrlanda'daki terör saldırılarında ölen ve sakatlananlar ile öldürülen İngiliz askerleri ve polisleri dahil değil. Terörde 4 bin kişi öldü Mutlak açıdan bakıldığında, bu rakamlar Türkiye'de ölen 30 bin kişiyle elbette ki karşılaştırılamaz. Fakat Kuzey İrlanda'nın nüfusu hesaba katıldığında, orada terörden hemen hemen her ailenin şu veya bu şekilde etkilendiği de ortada. Blair iktidara geldiğinde bu belaya nihai bir çözüm bulmak için bir siyasi sürece gerek olduğunu söylemişti. "Ölümler duracak ve bölgeye huzur gelecekse şeytanla bile görüşürüm" demişti. Tek önkoşulu, Katolik IRA ile Protestan terör örgütlerinin şiddetten vazgeçmeleri ve silahlarını teslim etmeleriydi. 40 yıldır terörizmle beslenen IRA için bu kolay değildi. Nitekim başta bu çağrıyı reddetti. "Gerçek IRA" gibi bazı aşırı fraksiyonları da kanlı terör saldırılarına devam ettiler. Terörle beslenen örgüt Fakat terörizmle yaşamaktan usanan milliyetçi Katolikler bile Blair'in "siyasi diyalog" diyerek uzattığı elin havada kalmaması gerektiğine inanmaya başladılar. Bu arada IRA'nın "mafyalaşma" sürecine girmesinin acısını çekmeye de başlamışlardı zaten. Sonuçta İrlanda Cumhuriyeti'nin de desteğiyle ayrılıkçı IRA silahları bırakıp siyasi sürece katılmayı kabul etti. Ama bu noktaya 40 yıl arayla ve çok sayıda masum insanın hayatını kaybetmesinden sonra gelinebildi.Blair de şimdi buna dayanarak, "İsterseniz bizim hatalarımızdan öğrenin ve 40 yılı boşa geçirmeyin" demeye çalışıyor. İşin özeti bu. sidiz@milliyet.com.tr 40 yıllık deneyim ve özet