Caferi'nin ilk ziyaretini Ankara'ya yapması, haliyle, Arap dünyasında da büyük ilgi çekmiş bulunuyor. Başbakan Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Sezer'in, ABD'ye adeta meydan okurcasına, kısa bir süre önce Suriye'yi peş peşe ziyaret etmeleri Arap dünyasındaki dikkatlerin şu sıralarda zaten Türkiye üzerinde odaklaşmasına neden oluyor. Irak Başbakanı İbrahim el Caferi'nin Türkiye ziyareti birkaç nedenden dolayı önem taşıyor. Gözlemciler, Caferi'nin başbakan seçilmesinden sonra ilk dış ziyaretini Türkiye'ye yapmaya karar verdiğine dikkat çekerek; bunun yeni Irak yönetiminin Ankara ile ilişkilere atfettiği önemi açıkça sergilediğini belirtiyorlar. Arap medyasında yapılan çeşitli yorumlara bakılacak olursa, Caferi'nin bu ziyareti başka bir açıdan da ilgi çekiyor. Caferi Arap dünyasının demokratik bir seçimle işbaşına getirdiği ilk liderlerden biri olma özelliğini taşıyor. Bu nedenle de ilk dış ziyaretini, diktatörler veya şeyhler tarafından yönetilen bir Arap ülkesinden ziyade, demokratik bir bölge ülkesine yapmayı tercih ettiği yolunda yaygın spekülasyon var.Terörizm konusu, kaçınılmaz olarak, Caferi'nin Ankara'daki temaslarının başlıca gündem maddelerinden biriydi. Irak Başbakanı son dönemde yaptığı açıklamalarda, başlıca hedefinin, iç güvenliği sağlamak ve bu amaca dönük olarak da, ülkesini son günlerde adeta kan gölüne çevirmiş olan terörizmin üstesinden gelmek olduğunu sık sık vurguluyor. Hemen hemen her gün meydana gelen terör saldırılarında onlarca masum Iraklının ölüyor olması da zaten kendisine başka seçenek bırakmıyor. Gündem terörizm Türkiye'nin, bu çerçevede, Kuzey Irak'taki PKK varlığını gündeme getirerek, teröre karşı 'seçici' olarak değil, topyekûn olarak mücadele edilmesinin önemini vurgulaması ise zaten bekleniyordu. PKK'nın son günlerde yeni bir şiddet kampanyası başlatmış olması, Ankara'nın da bu konuya büyük önem ve aciliyet atfetmesine neden oluyor. Her iki ülkedeki bu olumsuz gelişmeler işbirliğini adeta zorunlu kılıyor.Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi Büyükelçi Osman Korutürk'ün de birkaç ay önce Irak'a yaptığı ziyaret sırasında tespit ettiği gibi, Bağdat'taki yeni yönetim, Saddam döneminde iki ülke arasında varılan ve teröristlerin iadesi gibi konuları kapsayan yasal altyapıya sadık kalmaya kararlı görünüyor. Caferi'nin ziyareti ile bu alandaki işbirliğinin daha da ileriye götürülebileceği umuluyor.Caferi'nin ziyaretini önemli kılan bir diğer husus ise Ankara'nın çok önemsediği Irak'ın toprak bütünlüğü konusuna kendisinin de büyük önem atfediyor olması. Ankara, özellikle Barzani kanadındaki Kürtlerden bu konuda arzuladığı kararlılığı göremiyor. Bu nedenle Caferi'nin bu konuda sağlam durmasını istiyor. Ülke nüfusunun en büyük kesimini oluşturan Şiilerin önde gelen isimlerinden biri olan Caferi'nin bu açıdan çok önemli bir konumda olduğu biliniyor. İşbirliği zorunluluğu Caferi'nin Kerkük'ün 'Kürtleştirilmesine' karşı olması da Ankara açısından dikkatle not edilen bir diğer husus. Sünniler gibi Şiiler de bu petrol zengini kentin Kürtlerin yönetimine geçmesine izin vermeyeceklerini defalarca açıkladılar. Caferi ile Ankara'da yapılan görüşmelerin önemli konularından biri de doğal olarak buydu. Türkiye Kerkük'ün mevcut statüsü ile oynanmasının bütün Irak için tehdit oluşturacağına inanıyor. Caferi'nin de aynı görüşte olduğu belirtiliyor. Caferi ile yapılan görüşmelerde mutabık kalınan bir diğer husus ise genel seçimleri boykot etmiş olan Sünnilerin de anayasa çalışmalarına dahil edilmeleri konusuydu. Taraflar Irak'taki iç dengelerin yerli yerine oturması ve dolayısıyla ülke bütünlüğünün korunması açısından bunu da 'elzem' görüyorlar.Bu hususlar alt alta sıralandığında, Caferi'nin Ankara ziyaretinin basit bir 'protokol' ziyareti olmanın çok ötesinde önem taşıdığı görülüyor. semihi@cnnturk.com.tr Kerkük'ün statüsü