Hem Batı'da hem de Ortadoğu'da tanınan ve saygı gören bir isim olması nedeniyle, Gül'ün cumhurbaşkanlığı döneminde Çankaya'nın dış ilişkiler açısından daha aktif bir görüntü vereceği genel bir beklenti olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi, diplomatik çevrelerde, "Türkiye'nin dış politika yönetiminde yeni bir dönemin habercisi" olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in dış politika açısından "daha pasif" ve "düşük profilli" performansıyla karşılaştırmaların daha şimdiden yapılması dikkat çekiyor. Bunun ilk etapta, şu anda durmuş gibi görünen, ancak teknik düzeyde gelişmelerin kaydedilmeye devam edildiği Türk-AB ilişkilerinde hissedilmesi bekleniyor. Diplomatik çevreler, Cumhurbaşkanı Sezer'in, Türk-AB ilişkilerinin geçirdiği kritik dönemlerde bu ilişkileri destekleyici açıklamalarda ve eylemlerde bulunmamasının "devletin çatısının AB projesine sıcak bakmadığı" izlenimine yol açtığını belirtiyorlar.Bunun, AKP'nin AB üyeliğine sahip çıkmasının ardından, Türkiye'deki "İslamcı-laik" çekişmesi kapsamında, "laik kesimin" AB perspektifini adeta bir "tehdit" olarak algılamasının uzantısı olduğunu savunuyorlar. Bu yüzden, Gül'ün cumhurbaşkanlığıyla bu ilişkilere "yeni bir dinamizmin enjekte edileceği" kanaatinin yaygın olduğu gözleniyor. Başmüzakereci Ali Babacan'ın da kulislerde konuşulduğu gibi, Dışişleri Bakanı olmasının ise burada "kolaylaştırıcı" bir unsur olacağı belirtiliyor. AB ile ilişkiler Gül'ün cumhurbaşkanlığıyla, TBMM ile Çankaya arasında sağlanacak "uyum" sayesinde, yapılan, ancak hayata kolay geçirilemeyen "AB reformlarının" daha kolay uygulamaya sokulabileceği varsayımının da yaygın olduğu görülüyor.Gül'ün Çankaya'ya çıkmasıyla, ciddi "türbülans" geçiren Türk-ABD ilişkilerinde de yeni açılımların olabileceği belirtiliyor. Bunun ilk etapta Irak bağlantılı olup Cumhurbaşkanı Sezer'in Iraklı mevkidaşı Celal Talabani'ye sırt çevirmesinden kaynaklanan "diyalog kopukluğunun giderilmesi" şeklinde kendisini göstermesi bekleniyor.Bu çerçevede başlayacak olan diyaloğun Ankara ile Irak'taki Kürt liderliği arasında, PKK ve Kerkük gibi ciddi sorunlarda "daha yapıcı bir iletişim ortamına" zemin hazırlayacağı da varsayılıyor. Bunun da Türk-ABD ilişkilerine olumlu yansıyacağı ifade ediliyor. Türk, Amerikan ilişkileri Gül'ün Ortadoğu'daki itibarının yüksek olmasının, Çankaya'nın bölgesel sorunlarda daha aktif bir rol oynamasına da kapıyı aralayacağı kaydediliyor. Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak İsrail-Filistin çatışmasından İslam âleminde demokratikleşme ve insan haklarının geliştirilmesi gibi konulara kadar uzanan geniş bir yelpazede ortaya koyduğu yapıcı yaklaşımının burada etkili olacağı söyleniyor.Uzun lafın kısası, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı konusunda Türkiye'de süren tartışmaları not eden ve bu konuda ortaya çıkacak potansiyel iç çalkantıları da göz ardı etmeyen diplomatik çevreler, Türkiye'nin bu yeni dönemde dış politikada yeni ve olumlu açılımlara yöneleceğine dair beklentilerini de gizlemiyorlar. sidiz@milliyet.com.tr Bölgesel sorunlar