Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

O kadar ki, 1982 yılında gerçekleşen Sabra ve Şatila katliamlarını unutamayan Filistin yönetiminin kilit isimlerinden Nebil Şaat bile, bu katliamı durdurmayan, hatta birçok kişiye göre açık açık teşvik eden, Şaron'u arayacaklarını deme noktasına gelmiş bulunuyor. Kısacası, genel beklenti Şaron'un ardından gelenin kendisinden de beter olacağı yolundadır. Ariel Şaron döneminin kapanıyor olması, Ortadoğu'da barış konusunda olumlu değil, olumsuz beklentilere yol açmış bulunuyor. Buradaki "tarihi ironi" ise gerçekten çarpıcı. Hayatını, kabaca "Vaat edilmiş büyük ve kadim İsrail" diye çevirebileceğimiz "Eretz İsrail"e adamış olan ve bu yüzden de geçmişte nice barış arayışını engellemiş bulunan Şaron, garip bir gelişmeler zinciri sonunda kendisini, "barışın" olmasa dahi, "çözümün kilidi" haline getirmeyi başarmıştı. Şaron'un sahneden çekilmesiyle tekrar meydana çıkmaya hazırlanan "Bibi" Netanyahu'nun "söylemi ve eylemi" ise bunu adeta garantiliyor. Zira, çok büyük olasılıkla onun başında olacağı yeni hükümetin temel misyonu, Şaron'un muhafazakâr ve köktendinci Yahudi çevrelerinde yol açtığı infiali yatıştırmak olacak. Bu infialin temelinde ise Şaron'un ortaya koyduğu işgal altındaki topraklardan tek taraflı olarak çekilme planı yatıyor. Şaron'un ölüm döşeğinde olması, bu yüzden, sadece Filistin halkını değil, Yahudi köktendincileri de sevince boğmuş bulunuyor. Bu bile İsrail siyasetindeki artan ve gelecek için hiç de iyi şeyler vaat etmeyen sertliği gösteriyor. "Eretz İsrail" düşüyle yaşamış olan birisinin, kendilerini bu rüyanın gerçekleşmesine adamış kesimlerin coşku gösterileri altında ölüyor olması, aynı zamanda, İsrail'in bugün ne denli karışık bir ülke olduğunu da sergilemeye yetiyor. İnfiali yatıştırmak görevi Kısacası, "tek taraflı çekilme planı"nı Şaron altında devreye sokmuş olan Likud hükümeti, Netanyahu altında bu planın "Eretz İsrail" düşü açısından yol açtığı "kayıpları" telafi etmek için elinden geleni yapacaktır. Şaron'un Likud'dan ayrılıp yeni bir siyasi oluşum kurmasına neden olan parti içi kavgalar da zaten bu olasılığa güçlü bir şekilde işaret ediyor. Uzun lafın kısası, Şaron'un, tartışmalar ve töhmetlerle bezenmiş olan uzun yaşamı ne Ortadoğu'ya, ne Filistinlilere, ne de sonunda - aslında kendi doğal yandaşları olan aşırı sağcı İsraillilere hayır getirmiştir. İsrail devletinin uzun vadeli selameti için Ortadoğu sorununun, "tek taraflı çözümlerle" olsa bile, mutlaka çözülmesi gerektiğini ise "iş işten geçtikten sonra" anlamıştır. Başka bir ifadeyle Şaron, yaşamı boyunca savunduğu "Eretz İsrail" anlayışının dünya gerçeklerinden ne denli kopuk olduğunu ve bu düş peşinde koşmanın bölgede istikrarsızlıktan başka bir şey vaat etmediğini geç kavramıştır. Hal böyle olunca kendisine "vizyoner" bir lider deme imkânı pek yok.Özetle söylemek gerekirse, Ariel Şaron, yaşama veda ederken, arkasında kendisi için mateme boğulacak olan bir dünya bırakmıyor. semihi@cnnturk.com.tr İş işten geçtikten sonra