Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan’ın AKP’nin büyük kongresinde cumartesi günü yaptığı konuşmayı biz de dinledik. Özgüven ve enerji yansıtan iki saatlik konuşmanın sadece salondaki delegelere ve genelde Türk kamuoyuna değil, dünyaya da mesajlar içerdiği belliydi.
Erdoğan’ın, konuşmasının önemli bir bölümünü dış politika gündemimizdeki önemli konulara bu nedenle ayırdığını tahmin etmek güç değil. Kongreyi izleyen yabancı gözlemciler, Erdoğan’ın “Kürt açılımı” konusunda söylediklerini de, tabii ki ayrı bir dikkatle not ettiler.
Dün Ankara’daki bazı yabancı diplomatları yoklama fırsatımız oldu. “Olağan” olmasına karşın, bu kongrenin cesur bazı siyasi açılımların ön plana çıktığı “olağanüstü” bir dönemde gerçekleştiğine işaret ettiler. Bunun da Ankara’daki yabancı misyonlar için bu kongrenin önemini arttırdığını vurguladılar. Erdoğan’ın kongredeki sözlerini de, bu nedenle, bir tür “yeni dönem manifestosu” olarak değerlendirdiklerini söylediler.

Diplomatların sorduğu isimler
Bir diplomatın ifadesiyle, Erdoğan konuşmasında, dünyada da yakından izlenen iç ve dış açılımlar konusunda “geri adım yok” mesajı vermeye çalıştı. Başka bir deyişle, AKP bu açılımlara samimi bir şekilde “angaje olduğunu,” bu nedenle baskılar karşısında bunları sulandırmayacağını vurgulamaya çalıştı.
Erdoğan, insan haklarına saygılı çoğulcu bir liberal demokrasiden yana hem Türkiye’de, hem de Avrupa’da kulağa hoş gelen şeyler de söyledi. Bu arada, Ahmet Kaya ve Nâzım Hikmet’ten Said-i Nursi’ye kadar, toplumumuzun farklı kesimleri için büyük simgesel önemi olan, zıt isimleri aynı kefede değerlendirmek suretiyle, “hoşgörü yoluyla birlik” mesajı da vermiş oldu.
Erdoğan’ın, son açılımlara sert bir şekilde karşı çıkan muhalefeti “asıl bölücüler onlar” diye suçlamasının ardındaki temel düşünce de buydu. Burada “çoğulculuğun” değil asıl “kültürel tekilciliğin” bölücülüğü beslediğini vurgulamaya çalışıyordu.
Bu arada birçok yabancı gözlemci de, bu vesileyle, Türk kültürünün önemli bazı isimlerini tanıma fırsatını buldu. Bunu bizi arayan ve “Ahmet Kaya kimdir? Said-i Nursi kimdir?” diye soran diplomat arkadaşlardan anlıyoruz.

Uzlaşmacı tutum sergiledi
Erdoğan muhalefeti eleştirmesine rağmen, “Bunlar partilerüstü meselelerdir gelin birlikte halledelim” anlamına gelen sözleriyle artık “kavgacı,” değil “uzlaşmacı” bir tutum sergilemek istediğini de ortaya koydu. Burada da MHP’den çok, CHP’yi kolladığını açıkça hissettirdi.
Öte yandan, liberal demokrasiden yana somut bir tavır koyan Erdoğan’ın “basın özgürlüğü” konusuna fazla girememesi bizce ciddi bir eksiklikti. Sonuçta bu konu, özellikle de malum “vergi meselesi” yüzünden, AB’nin yakından takip ettiği konuların arasına oturmuş bulunuyor
Özetle Erdoğan, basın özgürlüğüne saygı konusunda Batılı muhataplarını ikna etme durumundadır bugün. Bu nedenle, özgürlükçü ve liberal bir perspektiften bakıldığında olumlu bir görüntü yansıtan konuşması sırasında, bu konuda da güven tazelemeye çalışması beklenirdi.
Erdoğan’ın konuşması sırasında “açılımlar” konusunda yansıttığı özgüven ve kararlılığa gelince, bunun sınanması için çok fazla beklememiz gerekmeyecek. Zira, başta Kürt ve Ermenistan açılımlarında olmak üzere, önümüzdeki haftalarda ve aylarda hızlı bazı siyasi gelişmelerin yaşanacağı kesin.
Bu gelişmeler Erdoğan’ın sözlerinin, özellikle de “erken seçim” olasılığının dillendirilmeye başlandığı şu sıralarda, bir anlam taşıyıp taşımadığını bize açıkça gösterecektir.