Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ermenistan ile normalleşme süreci Ermeni diasporasını daha iyi tanımamızı da sağlıyor. Diaspora mensuplarının Paris, Los Angeles ve Beyrut’ta Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan aleyhinde yaptıkları gösteriler, her zaman söylediğimiz bir hususu da doğruluyor.
Özetle, diaspora Ermenileri ile Ermenistan Ermenileri arasında büyük farklılıklar var. Bu da doğal. Tehcir ve göç nedeniyle Batı’ya yayılmış olan diaspora, genelde başarılı ve “tuzu kuru” Ermenilerden oluşuyor.
Ermenistan Ermenileri ise, yetmiş yıl boyunca Sovyet dünya görüşünün hâkim olduğu bir sistemde yaşadılar. Bu nedenle de Batı’daki, hatta Türkiye’deki, soydaşlarına oranla ekonomik açıdan -yetenek eksikliğinden değil, “sistemik” nedenlerle- daha az gelişebildiler.

Geçmişten çok gelecek
Ermenistan’ın bağımsızlıktan bu yana yaşadığı kronik ekonomik sıkıntılar düşünülürse, bu iki kesim arasındaki beklentilerin uyuşması, “eşyanın tabiatı gereğince”, mümkün değil.
Ancak bu, iki kesimin arasında “soykırım” konusunda farklı görüşlerin olduğu anlamına da gelmez. Yedisinden yetmişine, Ermeniler buna tartışmasız bir şekilde inanıyor. Ancak bu konu diasporayı güden temel konuyken, Ermenistan Ermenileri zorunlu olarak geçmişten çok geleceklerini düşünüyorlar.
Buna rağmen, Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeyi öngören protokollere Ermenistan’da da tepki var. Bu da başta Taşnaklar olmak üzere, aşırı milliyetçilerden geliyor. Sarkisyan muhalifleri de, bizde olduğu gibi, iç siyaset hesaplarıyla “ret cephesine” dahiller.
Fakat Türkiye ile normalleşmeyi destekleyenlerin safları güçlü. Bu nedenle, muhaliflerinin çıkardıkları gürültüye rağmen, protokollerin Ermeni meclisinden geçmesi bekleniyor.

Başka kuruluşlar da var
Bu da Taşnakların, Ermenistan’dan çok diasporada güçlü olduklarını gösteriyor. Paris, Los Angeles ve Beyrut’ta Sarkisyan aleyhinde yapılan gösteriler de zaten Taşnaklar tarafından organize edildi. Ancak, gelişmeler diasporanın da aslında görüş birliği içinde olmadığını gösteriyor. Bunu Amerika’daki Ermeni örgütlerinin yaklaşımlarında açıkça görüyoruz.
Kısaca “ANCA” diye bilinen “Amerikan Ermeni Ulusal Kongresi” adlı şemsiye kuruluş, Taşnak görüşüne tümüyle angaje olmuş, vahim derecede Türkiye ve Türk aleyhtarı bir örgütlenmedir. Bu durumda söz konusu protokollere şiddetle karşı olması doğal.
Ancak ANCA Amerika’daki tüm Ermenileri temsil etmiyor. “Amerika Ermeni Asamblesi”, “Ermeni Genel Hayırseverler Birliği”, “Vartan Şövalyeleri” gibi örgütlerin yanı sıra, kiliseler kapsamında örgütlenmiş farklı kuruluşlar da var.
Bunların bir kısmı, Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın ABD ziyareti öncesinde yayımladıkları ortak bildiride Türkiye ile normalleşmeyi desteklediklerini belirttiler.

Sokaklara dökülenlere!..
Sarkisyan’ın bu konuda yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayan 1 Ekim tarihli bu bildiri, dünyanın Türkiye ile normalleşme sürecini desteklendiğini vurgulayarak, “Zaman, Ermenistan’ın geleceği pahasına farklı gündemleri gütme zamanı değildir” ifadesine yer veriyor. Bu sert sözlerin Taşnaklara dönük olduğu açık.
Diaspora Ermenileri kişisel düzeyde de farklı görüşlere sahipler. Bunu, Los Angeles’ın Ermeni mahallesi Glendale’de yaşayan Greg Boyacıyan’ın, “Glendale News Press” adlı gazetedeki yorumunda da görüyoruz.
Ermenistan’ı izolasyondan kurtaracağı için Türkiye ile normalleşmeyi destekleyen Boyacıyan, bu süreci engellemek için sokaklara dökülen soydaşlarına hitaben şunları yazmış:
“Protesto etmek isteyenlere Ermenistan’daki köylere gidip bunu orada yapmalarını salık veririm. Ermenistan halkının çaresizliğini ve fukaralığını kendi gözlerimle gördüm. Onun için, kendi karınlarınız doluyken, başkalarına açlığa dayanmaları konusunda önerilerde bulunmayı bırakın.”
Başta dediğimiz gibi, bu uzlaşma süreci, klişelerden ve varsayımlardan arınarak Ermenileri daha iyi tanımamıza daha şimdiden neden oluyor.