2003'ten bu yana birçok açıdan raydan çıkan ilişkilerde normalleşme sürecini başlatmak için gerekli karşılıklı irade aslında 22 Temmuz seçimleri sonrasında ortaya çıkmaya başlamıştı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns'ün Atlantic Council'da eylül ayında yaptığı konuşmada, "Türkiye ile ABD arasındaki stratejik ilişkinin tekrar canlandırılması gerektiğini" söylemesi ise, ilişkilerde yeni bir döneme girilmekte olduğunu gösteriyordu. Fakat, o sırada gündemi gasp eden Ermeni tasarısının yol açtığı tartışmalarla Burns'ün sözleri arka plana itildi. Ardından gelen PKK saldırıları ve ABD'nin Türkiye'de bu yüzden artarak suçlanması, Burns'ün konuşmasında ortaya koyduğu vizyonu iyice gölgeledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bugün başlayacak olan ABD gezisini, Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush tarafından kasım ayında temeli atılan yeni sürecin bir üst kademeye yükseltilmesi şeklinde görmek mümkün. Buna rağmen iki ülke arasındaki stratejik boyutu canlandırma çabaları durmadı. İlk önce, hayatta olan ABD'nin tüm eski dışişleri bakanlarının devreye girmesiyle Ermeni lobisinin bugüne kadar ortaya koyduğu en büyük taarruzun kanadı kırıldı. İster Demokrat, ister Cumhuriyetçi olsunlar, söz konusu bakanların, ilişkilerin bu tür konularla bozulmasına izin verilemeyecek kadar önemli olduğunu açıklamaları Amerika'da büyük etki yarattı. Öte yandan, tahammül edilebilir sınırı aşan PKK saldırılarının Ankara'yı diplomatik ve askeri kararlılık sergilemeye zorlamasıyla Washington da bu konuda artık bir şeylerin yapılması gerektiğini anladı. Ancak, Başbakan Erdoğan ile Başkan Bush arasında 5 Kasım'da Oval Ofis'te yapılan görüşmelerde PKK ile mücadelenin somut altyapısı oluşturulmakla kalmadı, iki ülke arasındaki ilişkilerin Burns'ün eylül ayında ortaya koyduğu çizgiye getirilmesi kararı da alındı. Nitekim, o görüşmeden sonraki gelişmeler de bunu açıkça gösteriyor. ABD'de büyük etki Cumhurbaşkanı Gül'ün bu ziyaretini de, ilişkilerde kazanılmış olan bu yeni ivmenin sürdürülmesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu arada ABD tarafı, görüşmelerin PKK konusunun ötesine giderek, iki ülkeyi ilgilendiren önemli bölgesel ve küresel sorunları da kapsayacağını açıkladı.Cumhurbaşkanı Gül'ün Beyaz Saray'da yarın yapacağı görüşmenin, Başkan Bush'un Ortadoğu'ya hareket etmesinden sadece birkaç saat önce gerçekleşecek olması ise Amerikan tarafı için ayrıca önemli. Bu çerçevede sadece Ortadoğu sorunu değil, Kerkük'ün statüsünden tutun, Kürtlerle Şiiler arasında ortaya çıkmaya başlayan çatlağa kadar, görüşülecek çok ortak konu var. İran'ın da ele alınmadığı bir görüşme zaten düşünülemez.Bu arada, Amerikan tarafı, Gül'ün kısa bir süre önce gittiği Pakistan'da, öldürülen Benazir Butto dahil, o ülkenin tüm siyasi oyuncularıyla görüştüğünü de biliyor. Başkan Bush'un bu konuda da kendisinden düşüncelerini isteyeceği kesin.Daha önceki yazılarımızda da dediğimiz gibi, iki ülkenin ortaklaşa ilgi gösterdikleri konuların yayıldığı geniş coğrafya düşünüldüğünde, Türk-Amerikan ilişkilerinin stratejik boyuta niçin tekrar çıkarılmaya çalışıldığı daha iyi anlaşılıyor. sidiz@milliyet.com.tr Gül'e Pakistan sorulacak