Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili’nin bile “Kıyamet kopacak” öngörüsünde bulunduğu Türkiye’de olumlu haberlere hasret kaldık. Zamanında Cumhuriyet’te birlikte çalıştığım Mustafa Balbay’ın serbest kalması bu nedenle bizi memnun etti.
Bizim de gazetecilikten başka bir faaliyette bulunmadığına inandığımız dostumuzun tüm suçlamalardan aklanacağına inanıyoruz. Dünya görüşlerimiz farklı olsa da Mustafa ile ilişkilerimiz hep dostluk çerçevesinde kalmıştır. Uygar insanlar arasında olması gereken de budur.
İşte bu noktada dün okuduğumuz bir diğer memnuniyet verici habere dayanarak Türk-Ermeni ilişkilerine geçmek istiyorum. Karşılıklı olarak yöneltilen ağır suçlamalar, aslında birbirine çok benzeyen bu iki milletin geliştirebilecekleri uygar ilişkileri zehirlemiştir.
Karamsarlığı dağıtan fotoğraf
Cumhurbaşkanı Gül’ü, Azeri ve Ermeni cumhurbaşkanlarının koluna girmiş olarak gösteren samimi fotoğraf bu karamsarlığı bir an için dağıtmıştır. Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın Gül’ü, Türkiye-Ermenistan milli maçı için Erivan’a davet etmesi ise umutları beslemiştir.
Astana’nın Kazakistan’ın başkenti oluşunun 10. yıldönümünün kutlama töreninde çekilen bu fotoğraf, elbette ki, sorunların birden çözüldüğü anlamına gelmez. Bu daha çok bir özlemi yansıtıyor. İki ülke arasında barış için atılan her adımın malum çevrelerden gelecek husumetle karşılanacağı ise ortada.
Türkiye’de artık “Ergenekon bakış açısı” diye tanımlayabileceğimiz olgu, hem Orhan Pamuk davasında, hem de Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması engellenen “Ermeni Konferansı” çerçevesinde görülmüştü. O sırada sahnede olan bu bakış açısının başlıca temsilcilerinin şu anda Ergenekon soruşturması kapsamında olmaları da tesadüf değil.
Türkiye’de bu bakış açısının çok sayıda destekçisinin olması, hatta sözde sosyal demokrat olan ana muhalefet partisinin bile, Derya Sazak’ın ifadesiyle, “Ergenekon avukatlığı’na soyunması ise sorunun derinliğini gösteriyor.
Fakat sanılmasın ki bu tek taraflı bir sorun. Türkiye’deki Ergenekon bakış açısının Ermenistan’daki karşıtı da “Taşnak bakış açısıdır.” Bu intikamcı bakış açısı ise Türklerle Ermeniler arasındaki uzlaşma arayışlarının baş düşmanıdır.

Haberin Devamı

Cesur liderlik şart
Bu yüzden, bu bakış açısına sahip olan kişilerin hem Astana’da ortaya çıkan fotoğrafın yarattığı olumlu görüntüyü hem de Türkiye-Ermenistan milli maçı ile ortaya çıkabilecek dostluk görüntülerini bozmaya çalışacağından kuşku duymuyoruz.
Bize göre, Taşnaklar bu fırsatı kaçırmak istemezler. Dünya kanallarında gösterilecek bu maç sırasında mutlaka “Katil Türkler, 1915’in hesabını verin” türünden pankartlar açmak isteyecekler.
Türkiye’de oynanacak rövanş maçı sırasında da tribünlerde “Mademki Ermenisin, istemeden vermelisin” türünden pankartların açılması ise hayal gücünün ötesindeki şeylerden değil.
“Bir kırlangıç bahara delalet etmez” derler. Onun için Astana’dan çıkan olumlu görüntünün anlam kazanması için iki tarafın da cesur liderlik sergilemesi gerekecek. Gül ile Sarkisyan bunu yaparlarsa, bu da Azeri-Ermeni ilişkilerine olumlu yansırsa, tarihe geçerler.
Yoksa, bu fotoğraf da unutulup gider. Maçtan da kavga gürültü çıkar, o kadar.