İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren zaferin 60'ıncı yıldönümü kutlamaları için 9 Mayıs'ta Moskova'da bulunacak olan Başkan Bush, Gürcistan'ın ABD yanlısı genç Devlet Başkanı Mihail Şaakaşvili ile ertesi gün Tiflis'e geçecek. Burada vereceği mesajlar ise sözünü ettiğimiz coğrafyanın geleceği açısından belirleyici olacak. Bölgenin yeni gelişmelere gebe olduğuna dair ipuçları da zaten bir süredir veriliyordu. Bunu, Bush'un Ermeniler için yayımladığı 24 Nisan mesajında bile görmek mümkün. Bush'un mesajında dile getirdiği temennilerden biri, Erivan'ın ABD ile olan güvenlik işbirliğini artırmasıydı. Bu söz elbette ki boşlukta söylenmedi. Bush, Ermenistan'a dolaylı olarak, "Rusya'yı bırakın, bizim safımıza geçin" diyordu. Irak konusunda içe dönük hesaplara gömülüp "stratejik görüntüyü" zamanında pek okuyamayan Türkiye, acaba Hazar Havzası diye bilinen ve Kafkaslar ile Orta Asya'yı içine alan coğrafyadaki gelişmeleri iyi okuyabiliyor mu? Bunu önümüzdeki dönemde daha iyi anlayacağız. Zira söz konusu bölgede, bir tarafta ABD'nin, diğer taraftaysa Rusya'nın önayak oldukları ve Soğuk Savaş günlerini andıran gelişmeler yaşanıyor. Öte yandan, bu temenninin dile getirilmesinden kısa bir süre önce, ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Bakü'ye -bizde çok az dikkat çeken- bir ziyarette bulundu. Gezi gizli tutulmuş, ancak gerçekleşmesiyle dünya basınının dikkatine gelmişti. Rumsfeld'in askeri işbirliğini konuştuğu bu ziyaretinden bir süre önce bir açıklama yapan NATO Başkomutanı General James Jones da, ABD'nin "Hazar Muhafız Programı" (Caspian Guard Program) kapsamında bölgede üsler kurmak istediğini açıklamıştı. Rus RIA Novosti ajansının yorumcularından Pyotr Gonçarov'a göre, Bakü'nün ev sahipliğini yapmayı ilke olarak kabul ettiği bu program, hem Rusya'nın, hem de İran'ın güvenlik çıkarlarını ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Gonçarov, Moskova'daki yetkililere dayanarak, ABD'nin asıl amacının, Rusya'yı dışlayarak, tüm Hazar Havzası'nı kendi etki alanına alacak bir "Acil Müdahale Gücü" kurmak olduğunu savunuyor. Moskova ile Tahran, tahmin edilebileceği gibi, bu gelişmeye şiddetle karşı çıkıyorlar. Azerbaycan'ın yanı sıra, Türkmenistan ile Kazakistan ise ABD'nin bu planlarına sıcak bakıyorlar. Washington'un, zaten ABD yanlısı olan Gürcistan'ı da bu savunma yapılanmasına dahil etme niyeti ise Moskova'yı iyice kaygılandırıyor. Gizli tutulan gezi Kendi açısından haklı da. Nitekim, Başkan Bush'un desteğini alan Şaakaşvili, Moskova'dan, Gürcistan'daki Rus üslerinin kapatılacağına ve buradaki Rus askerlerin geri çekileceğine dair bir yazılı taahhütname istiyor. Gönlündeki aslan, Başkan Bush ile gelecek hafta Tiflis'e döndüğünde bu taahhütnamenin cebinde olması. Kısacası, ABD'ye istediği askeri kolaylıkları sağlamaya hazır olan Şaakaşvili, Bush'un, 10 Mayıs'ta, Tiflis'in "Özgürlük Meydanı"nda, büyük bir kalabalığa yapacağı "tarihi konuşmasını," Rusya'dan tümüyle sıyrılmış olan Gürcistan için yepyeni bir dönemin başlangıcı olarak ilan etmek istiyor.Tüm bunların fazlasıyla bilincinde olan Rusya da elbette ki boş durmuyor. Nitekim, Moskova, Hazar Havzası için kendi "Acil Müdahale Gücü"nü kuracağını duyurdu ve tüm bölge ülkelerini buna katılmaya davet etti bile. Bu davete şu ana kadar "icabet eden" ilk ve tek ülkenin İran olması ise elbette ki bir sürpriz değil. ABD ile stratejik ilişkisi Irak nedeniyle zedelenen, öte yandan Moskova ile bir tür stratejik ilişkiye girebileceği kimi çevrelerce savlanan Türkiye, arka bahçesindeki bu önemli gelişmelerin neresinde duruyor? Yukarıda dediğimiz gibi, bunu önümüzdeki dönemde göreceğiz. Umarız "büyük görüntü" burada da ıskalanmaz. semihi@cnnturk.com.tr Yeni dönem müjdesi