Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Washington izlenimleri 2 Gaffney, özetle, "Avrupai değerlerden hızla uzaklaşan" Türkiye'nin, bir "İslamofaşist ülke haline dönüşmekte olduğunu", bu nedenle de AB'den uzak tutulması gerektiğini savunuyor. Katıldığım panelin konuşmacılarına gelince, bunlar Nixon Merkezi'nden, eski FBI'cı, Robert Leiken ve İsviçre hükümetinin "İstihbarat Koordinatörü" Jacques Pitteloud'dı. Her ikisi, Avrupa'da artan "İslami tehditten" dem vurarak, özellikle İngiltere'nin göçmenler konusunda uyguladığı "açık kapı" politikasının ne denli hatalı olduğunu uzun uzun anlattılar. Avrupa'nın artık kendi intihar bombacılarını ürettiğini söyleyerek, Müslümanların kıtadan sürülmesini ima edecek kadar ileri giden "tedbir" önerdiler. Reagan yönetiminin Savunma Bakan Yardımcısı Frank Gaffney Jr.'in kendisi gibi aşırı sağcı olan Washington Times gazetesinde önceki gün çıkan "İslamcı Türkiye'ye hayır" başlıklı makalesinde yer alan görüşleri, bir boşlukta ortaya çıkmış görüşler değil. Bunu, hafta sonunda Washington'da katıldığım konferans sırasında yapılan, "Avrupa'dan yansıyan İslamcı tehdit" konulu paneldekileri dinledikten sonra rahatlıkla söyleyebilirim. "Türkiye'nin AB üyeliğini aslında savunduğunu" iddia eden Pitteloud, ancak soydaşlarının bu fikirde olmadığını ve bunun ülkesinde o hafta sonu yapılan "AB ile serbest dolaşım" referandumunda görüleceğini de iddia etti. Ayrıca, kendisiyle çelişerek, Türkiye'nin AB üyeliğinin büyük sorunlara yol açacağını söyledi.Tabii, hepimizin şimdi bildiği gibi, AB üyesi olmayan İsviçre'de halk aslında hem Pitteloud'u, hem de "AB ile serbest dolaşımı kabul edersek Türklerle Arapların istilasına uğrarız" kampanyası yürüten sağcı İsviçrelileri yalancı çıkardı.Leiken'e gelince, o da, daha çok yaşlı Yahudilerden oluşan dinleyicilerden birinin, Avrupa'daki 20 milyon Müslümanı, "üzerlerine kibrit atılmasını bekleyen kuru yapraklar"a benzetmesini çok beğendi. Bugün "barışçıl" görünen bu Müslümanların, "kibrit" görevini gören aşırı İslamcılar tarafından nasıl anında alevlendirilebileceğini anlattı.Leiken, "bir Alman arkadaşından duyduğu bir şeyi" de tekrarladı: "Bavyeralı arkadaşımın bira içen bir Türk tanıdığı varmış. Kendisine, 'Bir Müslümanın intihar saldırısında bulunacağını bilsen polise gider misin?' diye sormuş. O da 'Bir Müslümanı asla ihbar etmem' demiş." İsviçreliler yanılttı Bu "hikâyenin", paneli izleyenler arasında "İşte gördün mü?" türünden yorumlara yol açtığını söylememe aslında gerek yok. Bu hikâyeyi daha sonra, konferansa katılan Ürdünlü araştırmacı arkadaşım, Samer Abu Libdeh'e anlattığımda, "Dur hele, ben bunu BBC'de dinledim. Bir Pakistan asıllı İngiliz'e aynen bu soru soruldu ve kendisi de aynen bu yanıtı verdi" dedi.Bizimle olan Harvard Üniversitesi John F. Kennedy Merkezi'nin İran asıllı araştırmacılarından Assaf Moghadam söze girdi: "O Pakistanlı İngiliz şimdi bir Bavyeralı Türk olmuş. Yarın Faslı bir Fransız, ondan sonra da Arnavut asıllı bir Hollandalı olur ve hikâye böyle gelişip gider. Mitler de zaten böyle doğar."Panelden sonra dayanamadım "kuru yapraklar" benzetmesini yapan yaşlı Yahudinin yanına gittim ve biraz sert konuştum: "Kendimi 1933 Berlin'inde Yahudileri konu eden bir paneldeymişim gibi hissettim" dedim. Haliyle kızdı, "Bunu nasıl söyleyebilirsin! Bu adamlar alışık olduğumuz yaşam biçimini tümüyle yok etmeye çalışıyorlar" dedi. "Naziler de sizin için aynı dayanaksız genellemeyi yapmıyorlar mıydı?" diyerek, yanıtını beklemeden uzaklaştım. Bu arada, Samuel Huntington ile El Kaide'nin birlikte ektikleri tohumların nasıl filizlenmekte olduğunu düşünmeden de edemedim. semihi@cnnturk.com.tr Mitler zaten böyle doğar