Mihail Saakaşvili’nin Güney Osetya kumarı Kafkaslar’daki dengeleri altüst etti. Rusya’nın, bu kumara dayanarak Gürcistan’ı bölmesi, Ermenistan ile Azerbaycan’ın hesaplarını da bozdu.
Kafkaslar’da yerinden oynayan taşlar, 17 yıldır sürüncemede kalan Karabağ sorununun çözümünü Bakü ve Erivan için daha da acil bir hale getirdi. Bu arada Türkiye’ye de, söz konusu ihtilafın adil çözümüne katkıda bulunması için önemli bir fırsat doğdu.
Suriye ile İsrail’i bir araya getiren Ankara, şimdi de “Kafkas atılımı” ile dünyanın dikkatini çekmeye başladı. Fransa’nın önemli gazetelerinden “Le Figaro”nun Türkiye ile ilgili son başmakalesi bunu gösterdi.
Lübnan’da yayımlanan “The Daily Star” gazetesinin, “Türkiye’nin cazibe atılımı umutlara ilham oluyor” başlıklı dünkü başmakalesinde de aynısını görmek mümkün. Ankara’nın Ortadoğu ve Kafkaslar’daki adımlarından övgüyle söz eden gazete, Türkiye’nin bölgede artan saygınlığını vurgularken Araplara dönük sitemkâr sözler kullanmış.
Profilimiz yükseliyor
The Daily Star’a göre, Türkiye bu olumlu adımları atarken, Arap ülkeleri aralarındaki kavgaları bırakıp Filistin gibi bir konuda dahi birleşip olumlu adımlar atmayı beceremiyorlar.
İçerideki siyasi kavgalar devam ededursun, Türkiye’nin uluslararası profili gözle görülür şekilde yükseliyor. Kıbrıs’ta adil bir çözüme varılması halinde, Türkiye’nin Akdeniz ve Karadeniz havzasının en önemli oyuncularından biri haline geleceği artık anlaşılmaya başlandı.
Ancak, hayalperest de olmamak lazım. Başta Kıbrıs olmak üzere, bölgemizdeki sorunların çözümü hiç de kolay değil. Türkiye’nin “Kafkas Paktı” veya “Kafkasya için istikrar platformu” önerisinin önünün açılmakta olduğunu söylemek de şu anda zor.
Tiflis, Rus askerlerinin -Güney Osetya ve Abhazya dahil- tüm Gürcü topraklarından çekilmemesi halinde, diplomatik ilişkisini kestiği Moskova ile aynı masaya oturmayacağını açıklaması da zaten bunu gösteriyor.
Karabağ sorununun kısa zamanda çözümü için de kimsenin elinde sihirli değnek yok. İki taraf da katı pozisyonlarından henüz vazgeçmiş değiller. Ancak, Türkiye’nin, tüm zorluklara rağmen, olumlu bölgesel beklentileri körükleyen bir ülke konumuna geldiği göz ardı edilemez.
Önemli üçlü görüşme...
Dışişleri Bakanı Babacan’ın BM Genel Kurulu sırasında Azeri ve Ermeni mevkidaşlarıyla yapacağı belirtilen üçlü görüşme de bu açıdan önemli olacak. Burada Türkiye’nin taraflara anlatmaya çalıştığı şeyi anlamak da zor değil.
Kafkas ihtilaflarının hiçbiri -bir kumar tabiri kullanacak olursak- “sıfır yekûnlu bir oyun” değil. Olamaz da. Özetle, birisinin mutlak anlamda kazanacağı, diğerinin ise kesin anlamda kaybedeceği bir durum söz konusu değil.
Kafkaslar’ı bir tekneye benzetirsek, su alması ve batmaya başlaması halinde, bölgedeki herkesi olumsuz etkileyecek bir gelişme olacaktır bu. Bunun ipuçlarını da zaten canlı bir şekilde görüyoruz. Ermenistan ve Azerbaycan liderleri de bunu anlamaya başladılar. Açıklamaları bunu gösteriyor.
Kendilerinden şimdi beklenen şey, Türkiye’nin de olumlu katkılarıyla, halklarını barış, işbirliği ve istikrardan yana ikna edip geleneksel düşmanlıkların üstesinden gelinmesi için iyi niyetle çalışmalarıdır.
Sonuçta Kafkaslar’daki tek başarılı oyun, her kesin kazançlı çıktığı oyun olacaktır.