Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ulusal davamız” olsa da Kıbrıs bizde artık pek ilgi uyandırmıyor. Ancak, mevcut statükonun korunacağını düşünüp konuyu radarlarından çıkaranlar yanılıyorlar. Biz içerde birbirimizi yerken öyle gelişmeler oluyor ki, yakında “Bunlar nereden çıktı?” diyeceğiz.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum lideri Dimitris Hristofyas yeni çözüme çabaları çerçevesinde yarın bir araya geliyorlar. Türk tarafı görüşmeden kapsamlı müzakere kararının çıkmasını istiyor. Rumların bu süreçte de zamana oynadıklarına inanarak ucu açık müzakereler istemiyor.

Haberin Devamı

İspat sırası Rumlarda
21 Mart’ta başlayan yeni süreç kapsamında kurulan “çalışma grupları”nda hiçbir ilerleme sağlanamadığını belirten Rumlar da zaten, “AB’nin konuya daha fazla müdahil olmasını” istemekle kendilerini deşifre ediyorlar.
Özetle, Türk tarafı 2004’te çözümden yana tavrını gösterdi. Şimdi çözüm istediklerini ispat etmesi gerekenler Rumlardır. Bunu ise henüz somut olarak yapmış değiller. Son Rum seçimlerine dayalı bazı olumlu varsayımlar var ortada, o kadar.
Geçen hafta, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden bir heyetle Cumhurbaşkanı Talat’ın davetlisi olarak KKTC’deydik. ASAM heyetinin dikkat çeken isimleri ise şunlardı: 

Güvensizlik hâkim

Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, eski BM Daimi Temsilcisi Ümit Pamir ve halen eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a danışmanlık yapan emekli Büyükelçi Tugay Özçeri. Hepsi yıllarını Kıbrıs’a adamış kişiler.
Kendileriyle birlikte Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Soyer, baba ve oğul Denktaş, ana muhalefet lideri Ertuğruloğlu ve eski Rum lideri Glafkos Klerides’in kızı Katie Klerides başkanlığındaki Rum heyetiyle yaptığımız görüşmelerden çıkardığımız sonucu tek kelimeyle özetleyebiliriz.
“Güvensizlik.” Üstelik sadece Kuzey ve Güney arasında değil. Herkes arasında bir güven bunalımı yaşanıyor. Özetleyelim:

Denktaş’ın tepkisi

1- Muhalefeti de içine alan “Denktaşçılar kampı”na göre, Talat ile Soyer “Kıbrıs’ı satmak” üzereler. Bu konuda AKP’ye de güvenmiyorlar. Dışişleri Bakanı Babacan’ın “Kıbrıs’ta fırsat penceresi açılmıştır” sözlerine fena içerleyen baba Denktaş, “Bu, fırsat penceresi değil, intihar penceresidir” diyor. Oğul Denktaş ise, Ankara’nın adada ağırlığını artık hissettirmediğini savunuyor. Dışişleri Bakanlığımızdan da bu yüzden açıkça şikâyetçi.
2- Cumhurbaşkanı Talat ihtiyatlı konuşmak zorunda. Ancak söylenenlere bakılırsa o da “30 yıllık yoldaşı” Hristofyas’a hiç güvenmiyor. İngiltere’nin Rum kesimiyle 5 Haziran’da imzaladığı “Memorandum”a da ateş püskürüyor. İngiltere’nin, Kuzey Kıbrıs’ta kıyamet koparan bu memorandumla Türklere karşı taraf tuttuğunu gösterdiğini, bu yüzden güvenilemez olduğunu söylüyor.

Kaygılar ve KKTC

3- Rumlar ise Türkiye’ye güvenmiyorlar. Talat ile Hristofyas’ın bir anlaşmaya varmaları halinde bile Ankara’nın bunu bozacağına, hükümet kabul etse bile TSK’nın anlaşmayı yok sayacağına inanıyorlar.
İşin ilginç yanı ise, Kuzey Kıbrıs’ta da bu kaygıyı paylaşanların olması. Nitekim, Talat da Türkiye’deki siyasi gelişmelerden endişe duyduğunu birkaç kez açıkça dile getirdi. Öte yandan, TSK’nın Talat ve CTP hükümetine hiç güvenmediği de malum.
Bu genel güvensizlik ortamında Kıbrıs’ta bir çözümün nasıl ortaya çıkacağı bir muamma olarak önümüzde duruyor.