Türkiye'nin yasal olarak haklı bir zemin üzerinde durması ne yazık ki her zaman istenen sonucu getirmemiştir. Bunun en bariz örneği Kıbrıs Barış Operasyonu'dur. Türkiye BM'ye teslim edilmiş uluslararası antlaşmalardan doğan hakkını kullanarak 1974'te Kıbrıs'a müdahale etti. BM Şartı'nın 51'inci maddesi, Güvenlik Konseyi'nin gereken tedbirleri almasına kadar geçen süre zarfında, dışarıdan saldırıya uğramış olan üye ülkelere gereken karşılığı verme hakkını tartışmasız olarak tanıyor. TBMM de gerekli siyasi onayı verdi mi, TSK'nın Kuzey Irak'taki PKK'ya karşı harekete geçmesini engelleyebilecek hiçbir şey yok. Reel politika dışında tabii... Aynı Türkiye bugün BM kararlarında "işgalci" görünüyor. Kıbrıs sorunu da 32 yıldır Türkiye'nin başını tüm uluslararası platformlarda ağrıtıyor. Çözümsüzlük ayrıca Kıbrıslı Türklerle TSK'nın arasını da açmış bulunuyor. Konumuza dönecek olursak, Washington'un, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a yanıtı, gazetelerin ifadesiyle, "jet gibi geldi." Iraklı Kürt liderlere Türkiye'ye dönük sert sözler "söylettiği" suçlamasını diplomatik bir şekilde göz ardı edeceği anlaşılan ABD, Kuzey Irak'a operasyon konusuna gelince pozisyonunu yeniden ortaya koydu.Washington'un bu tür bir operasyona karşı olduğunu belirtmesi, Iraklı Kürt liderliğini, kuşkusuz, daha da "şımartacaktır." ABD "Iraklı Kürtlerle diyaloğa girin" çağrısını yaparken, Yaşar Paşa'nın "PKK'yı destekliyorlar" sözlerine katılmadığını zaten ortaya koyuyor. Jet hızında tepki Özetle, Kuzey Irak konusunun ciddi bir Türk-Amerikan sorununa dönüşmesi olasılığı giderek artıyor. Yaşar Paşa'nın son ABD gezisinin söylendiği kadar başarılı geçmediğini yazdığımızda bazıları kızmıştı. Oysa önceki günkü basın toplantısı durumu net bir şekilde ortaya koydu. Kısacası, Irak'ın diğer kesimleri alev alev yanarken, tam bir batağa saplanmış olan ABD Kuzey Irak'ta süren nispi istikrarın bozulmasına izin vermeme konusunda kararlı görünüyor. Türkiye'nin bölgeye yapacağı bir askeri operasyonu ise bu istikrarı bozacak bir gelişme olarak değerlendiriyor. Yaşar Paşa'nın "ABD Kuzey Irak'a konuşlanırsa terörü de bölgeye çeker" ifadesine gelince, bu da TSK'nın, Amerikan ordusunun "bölgeye yerleşmesi" olasılığından ciddi bir endişe duyduğunu gösteriyor. Nedeni ise malum. ABD'nin tepkisi ABD bölgeye askeri olarak yerleşirse, bu ilk etapta PKK'ya bölgede daha fazla hareket serbestisi sağlayacaktır. Nitekim PKK'yı "terörist" ilan etmesine rağmen, Washington bu güne kadar bu örgüte karşı askeri tedbirler almaktan çekinmiştir. ABD'nin bölgeye askeri olarak yerleşmesi ikinci etapta da, siyasi emellerini gerçekleştirmeleri açısından Iraklı Kürtlere daha uygun bir ortam hazırlayacaktır. Washington, Irak'ın bölünmesi olasılığı karşısında Kerkük'ün Kürtlerde kalması yönündeki tercihini çoktan belli etti zaten.Tekrar vurgulayarak söylüyoruz. Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahale etme hakkı ve kapasitesi tabii ki var ve bunu yapabilir. Ama "reel politika"nın getirdiği sınırları aşabilir mi? Esas soru budur. sidiz@milliyet.com.tr 'Reel politika'nın sınırları