Diplomasiyle ilgili olanlar bilir. Her resmi bildirinin, "operatif" diye tanımlanan ve işin püf noktasını özetleyen bir cümlesi veya paragrafı vardır. MGK'dan çıkan bildirinin operatif cümlesi de şudur:"Irak'taki duruma ilişkin temel kaygılarımız ışığında Kuzey Irak'tan yönelen terör tehdidinin ve Kerkük'ün statüsüne ilişkin uzlaşmazlığın Irak'ta yarattığı istikrarsızlık ve gerilimin aşılabilmesi amacıyla siyasi ve diplomatik çabaların yoğunlaştırılmasında yarar görülmüştür.'' MGK toplantısı sonrasında açıklanan bildirinin bazılarının hoşuna gitmediği anlaşılıyor. Gayet net ifadeler içeren bildirinin niçin sandığımız yöne işaret etmediğini açıklama ihtiyacı da bundan kaynaklanıyor olsa gerek. Oysa bize göre bildirinin söylediği gayet net. Burada "askeri çabalar"ın değil, "siyasi ve diplomatik çabaların yoğunlaştırılmasından" söz ediliyor. Bunun farklı yönlere çekilmesine el verecek bir söylem ise yok. Siyasi ve diplomatik çabaların hangi ülkelerle veya gruplarla yürütüleceği de tanımlanmıyor. Kısacası MGK, bu bildirisiyle, "sokak hissiyatına" teslim olmadan, Fransızların "raison d'etat", bizim "devlet aklı" ve eskilerin "hikmet-i hükümet" dedikleri şeyi ön planda tuttuğunu göstermiştir.Nitekim, Başbakan Erdoğan'ın, MGK bildirisi sonrasında "Kuzey Iraklı liderlerle görüşme olacak mı?'' sorusuna ''Biz çözümü masada ararız, kimse bizi masanın dışına çekmeye gayret etmesin'' şeklindeki sözleri de MGK'dan çıkan sonucu yansıtıyor. 'Hikmet-i hükümet ön planda' Bu arada, bazılarına göre MGK toplantısı hükümet ve asker arasında sert tartışmalara sahne olmuş. Başkalarına göreyse bu söz konusu değilmiş. Herkes görüşünü suhuletle ortaya koyduktan sonra, toplantı sonrasında yayımlanan bildirideki görüşler üzerine mutabakata varılmış.Toplantının nasıl geçtiğini elbette bilemeyiz. Zira MGK toplantıları gizlidir. Orada konuşulanları açıklamak da suçtur. Bu yüzden de toplantının sonuçlarına ilişkin en somut şey yayımlanan bildiridir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin, Irak'ın geleceğini Suriye ve İran gibi komşu ülkelerle görüşmesi ve bölgenin gerçeklerine göre adımlar atması elbette ki akılcıdır. Bu temaslar da söz konusu ülkelerle zaten yapılmaktadır. En somut sonuç bildiri Nitekim, İran Dışişleri Bakanı Ankara'da daha yeni görüşmelerde bulundu. Hatta, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı'na gösterilmeyen bir "hüsnükabul" ile Köşk'te dahi ağırlandı. Suriye ile ilişkilerde de herhangi bir tıkanıklık yok. Başka bir deyişle, MGK bildirisi bu konularda yeni bir açılım sağlamıyor. Sağladığı açılım ise -bildiride tanımlanan sorunlar konusunda- hükümete gerekli gördüğü siyasi ve diplomatik temaslarda bulunmasına yeşil ışık yakmasıdır. Bu da mevcut, ortamda, Iraklı Kürtleri kapsayan bir yaklaşımdır. Temennimiz, Iraklı Kürt liderlerin de bu bildiriyi doğru yorumlayarak bunu, Türkiye ile arzuladıklarını söyledikleri iyi ilişkiler için heba etmemeleridir. Zira Türkiye'nin meşru şikâyetleri var ve onların da bunu artık görmeleri gerekiyor. sidiz@milliyet.com.tr Yeni açılım sağlamıyor