Alman Büyükelçi Dr. Wolf-Ruthart Borndan çarpıcı açıklamalar Almanyanın Ankara Büyükelçisi Dr. Wolf - Ruthart Born, Türkiyedeki PKK sempatizanlarına seslenerek, "bu örgütle ilişkinizi kesin" çağrısında bulundu. Eski DEP Milletvekili Leyla Zana ile arkadaşlarının kendisine barıştan yana ve şiddete karşı olduklarını söylediklerini belirten Born, "Bunu diplomatik temsilcilere söylüyorlarsa, aynısını kamuoyu önünde tekrar tekrar söylemeliler" dedi. Büyükelçi Born, Milliyetin Türk - AB ilişkileri, Kıbrıs sorunu ve Ermeni ile Kürt meseleleriyle ilgili sorularını yanıtladı. Avrupa tarafında da yavaşlama oldu -Bence Türk hükümeti 17 Aralıka kadar olağanüstü işler başardı. Kısa bir zamanda çok sayıda reform gerçekleştirildi. Arkasından bir durgunluk dönemine girilmesi doğaldı. Araya Noel, yeni yıl ve bayram girdi. Ondan sonra biraz daha hızlı davranılması beklenebilirdi. Ancak, çok zorlu hazırlıkların söz konusu olduğu bir dönemdeyiz. Bu Türk tarafı için olduğu kadar Avrupa tarafı için de geçerli. Tabii müzakereler 3 Ekimde başlayacak. Yani, daha aylar var. Onun için bazı şeyleri de abartmamak gerekir. Şu kadarını söyleyebilirim. Doğru yolda ilerliyoruz. Zaman var ve Türkiyenin gerekli adımları zamanında atacağına ikna olmuş durumdayım. Hükümetin AB ile ilişkileri 17 Aralıktan sonra beklemeye aldığına dair bir algılama var. Başbakan Schröder bile geçenlerde Türkiyenin yapması gereken şeylerin olduğunu söyledi. Siz de bir yavaşlama görüyor musunuz? İstanbuldaki Alman Katoliklerin sorunları -Uygulamaya geçirilmesi gereken birkaç konu var. Örneğin dini özgürlükler konusunda atılması gereken adımlar var. Ortodoks rahiplerin Türkiyede eğitilebilmeleri meselesi var. Başka dini azınlıkların sorunları var, ki burada "azınlık" ifadesini teknik ve hukuki olmayan anlamda kullanıyorum. Örneğin, İstanbuldaki Alman Katolik cemaatin durumundan söz edebilirim. Faaliyetlerini bir şirket çerçevesinde yürütüp gayrimenkul alıp satıyorlar. Oysa bir kilisenin normal olarak yaptığı işler arasında bu yoktur. Bu nedenle kendilerine yasal bir statünün verilmesi gerekiyor. Bu sadece bir örnek. Türk hükümetinin kendisi de zaten uygulama alanında daha yapılacak işlerin olduğunu söylüyor. Ben de sadece Türk hükümetinin söylediğini tekrarlayabilirim. Türkiyenin, Gümrük Birliğinin Kıbrıs dahil 10 yeni üyeyi kapsayacak şekilde genişletilmesi yönündeki kararı, önemli bir engelin aşılması anlamına geliyor. Şu aşamada Türkiyeden başka hangi adımlar bekleniyor? Diyalog fırsatı yakalanmalı -PKK ve benzeri örgütlere gelince, bu konuda net olarak söylenecek tek şey var. Bunlar Almanya tarafından terörist örgütler olarak tanımlanmaktalar. Sadece Almanyada değil, tüm Avrupa Birliğinde böyle tanımlanıyorlar. Bu örgütleri çok yakından takip ediyoruz. Eski PKK üyeleri veya sempatizanlarının ne yapmaları gerektiğini soruyorsanız, kendilerine şunu söyleyebilirim: Bu örgütle olan bağlarınızı net bir şekilde koparın... Reform sürecinden sonra diyalog kapıları sonuna kadar açıktır. Bu kapıları tekmelemeye gerek yok... Diyalog fırsatını yakalayıp sorunları barışçıl yollardan çözmek lazım. Hafta sonunda büyük bir şaşkınlıkla Bingöl bölgesinde çatışmaların olduğunu okudum. Ben o bölgeden yeni geldim. Bingöl ve Tuncelideydim. Oradaki insanlarla konuştum. Israrım, tüm şiddetin sona erdirilmesinden yanadır. Türkiye barışçı bir ülkedir. Sorunların da barışçı bir şekilde halledilmesi gerekiyor. Bunun, ilgili tüm taraflarca yapılacağını umuyorum. Hapisten çıktıklarında Leyla Zana ve dostlarına terör örgütünden uzak durmalarını, yapıcı olmalarını ve barışçıl yollara yönelmelerini söylemiştiniz. Ancak kendilerini İmralının etkisinden kurtaramadıkları görülüyor. Nevruzda Öcalanın kız kardeşinin elini öpüyorlar. Bunun arka planında da PKKyı yücelten proaktif bir Kürt milliyeçiliği görüyoruz. Bu kişilere bugün hangi mesajları veriyorsunuz? Sorunuzda, Leyla Zana ve arkadaşlarından söz ettiniz. Büyükelçilikler kendileriyle elbette ki görüşüyorlar. Ben de görüştüm. Kendilerinden aldığım mesaj gayet açıktı. Barışçıl bir diyalogdan yanalar. Ayrıca şiddete karşılar. Bunu diplomatik temsilcilere söylüyorlarsa, o zaman aynısını kamuoyu önünde tekrar tekrar söylemeliler. Zana, teröre karşı olduğunu söylemeli -Bu tür temaslarından haberdar değilim tabii. Onun için bu konuda bir şey söyleyemem. Ancak kamu önünde tekrar tekrar "Biz diyalogdan yanayız, barıştan yanayız" demenin önemli olduğuna inanıyorum. Tabii ki bu koşullarda kültürel haklar dahil olmak üzere bazı taleplerde bulunulabilir. Bunlar zaten ABnin de talepler listesinde olan şeyler. Sizce PKK ile aralarına bir mesafe koymakta zorlanmıyorlar mı? Ben olsam, Ermeni tasarısını abartmam -Her ikisi de. Tabii bu tarihçilerin konusu. Ama aynı zamanda siyasi olan bir konu. Birinci Dünya Savaşı sırasında müteffiktik. O sıralarda Osmanlı İmparatorluğunda olanları çok yakından gözlemledik. Bu arada belgeler de var. Çeşitli yayınlarımızda yer almış olan mektuplar var. Bunların hepsi Alman arşivlerindedir. Bu arşivler de herkese açıktır. Gizli hiçbir şey yoktur. Araştırma olanakları da vardır. İkinci Dünya Savaşını da hesaba katarsanız, bizim elbette ki farklı bir geçmişimiz de var. Almanlar için geçmişte meydana gelmiş acı olayları sahiplenmek normal bir şeydir. Doğrudur. Alman Meclisi Bundestagda muhalefet bir karar tasarısı sundu. Bundan ne çıkacağını bilemiyorum. Tasarı görüşülebilir. Onun için nereye kadar götürülebileceğini bilemiyorum. Bu da elbette ki bazı Türk çevrelerinde endişeye neden oluyor. Ancak ben olsam abartmam konuyu. Bu demokratik düzenin bir parçası. Şu sıralarda Ermeni meselesi ön plana çıktı. Konu Alman Parlamentosuna da getirilmeye çalışılıyor. Bu arada Almanları da 1915 olaylarında suçlu gören Ermeni araştırmacıların olduğunu da hatırlatırım. Sizce bu tarihi bir konu mu, yoksa siyasi bir konu mu? -Ben olsam bu konuyu da abartmazdım. Her şeyden önce istedikleri gibi bir tasarıyı sunmak muhalefetin hakkıdır. Bunu 24 Nisanda anılacak olan 90. yıldönümü çerçevesinde yapıyorlar. Ama tekrarlamalıyım. Bu tasarının nereye kadar gideceğini bilemiyorum. Şu veya bu şekilde kabul edilebilir. İktidar partilerinin ne yapacağını bilemiyoruz. Ancak temkinli davranıp kızmamak lazım. Bu Türkiyeye karşı yapılmış bir şey değil. Zira Türkiye, Hıristiyan Demokratlar için de dostane bir ülke. Örneğin, AKPye Avrupadaki muhafazakâr partiler grubunda yer verildi. Hıristiyan Demokrat Partisi AKPyi bu konuda destekledi. Ancak, Türkiyede birçok kişi bu konunun sağ partiler tarafından Türkiyeyi ABden uzak tutmaya dönük bir bahane olarak kullanıldığına inanıyor. Buna ne diyorsunuz? Limanlar Rumlara açılmalı -Hayır. Bir kriz yok. Bu konuda da iyimserim. Türkiye, Avrupa Komisyonuna bir mektup gönderdi. Aralık 17de de bir taahhütte bulunarak protokolü imzalayacağını açıkladı. Bunu zamanlı bir şekilde yapacağını düşünüyorum. Tabii onay için Meclisinize gidecek. Limanların açılmasına gelince Komisyonun bu konuda yaptığı açıklama (limanlar açılmalıdır şeklinde) son derece sarih. Onun için Türkiye Brükselden gelen bu öneriye kulak vermeli. Avrupa Komisyonu sözcüsü, Gümrük Birliği Uyum Protokolü imzalandıktan sonra Türkiyenin limanlarını Kıbrıs Cumhuriyeti bandıralı gemilere açmak zorunda kalacağını söyledi. Türkiye ise aksini belirtiyor. Ufukta yeni bir kriz mi görünüyor? Mavi Kitapı tarihçilere bırakalım -Her iki kitabı okumadım. Onun için bu konuda bir şey söyleyemem. Ancak, Birinci Dünya Savaşı sırasında propaganda yoğun bir şekilde kullanıldı. Bunu tarihçilere ve arşivcilere bırakalım. Başbakan Erdoğan, Arnold Toynbeenin Mavi Kitapı hakkındaki gerçekleri anlattıklarında Almanyanın bu açıklamayı kabul ettiğini söyledi. Gerçekten kabul ettiniz mi? Tabii, Toynbeenin o sıralarda Almanya hakkında da bir Mavi Kitap yazdığını, savaş sonrasında bunun propaganda amacıyla yazıldığını itiraf ettiğini de biliyoruz. ABDye eleştiride dikkatli olun -Irakın yeniden yapılanması için işbirliği yapıyoruz. Ülkelerimiz bu savaşa asker göndermedi. Ama özellikle son seçimlerden sonra Irakın demokratikleşmesi çabalarına katkıda bulunuyoruz. Bu arada insani yardımda bulunmaya da hazırız. NATO şemsiyesi altında müttefikiz. ABDnin de yakın dostlarıyız. Onun için eleştirilerimizde dikkatli olmalıyız. semihi@cnnturk.com.tr Irak konusuna dönecek olursak, Türkiye ve Almanya stratejik ortakları olsalar da, ABDye Irakı işgal etmesi için yeşil ışık yakmadılar. Bugün o Irakta gelinen nokta hakkındaki değerlendirmeniz nedir?