Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Amin'e Erbil'de katıldığı bir konferans sırasında tesadüfen rastladık. Haliyle de sormadan edemedik. Acaba, Saddam Hüseyin'in kendisinden sonraki yargılanma sürecini ve idam ediliş şeklini bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyordu? Amin elbette ki kendisinden sonra devam eden mahkemeyi kötüleyecek durumda değildi. Ancak o mahkemede yaşananları ve Saddam'ın idam ediliş şeklini hiç tasvip etmediğini, yer yer dolaylı ifadelerle olsa bile, açık açık belli etti. Rizgar Muhammed Amin ilk anda tanıdık bir isim olmayabilir. Ancak kendisinin, mahkemesi sırasında Saddam Hüseyin'e fazla söz hakkı tanıdığı için Amerikalıları kızdıran ve bu davadan çekilmek zorunda bırakılan Kürt yargıç olduğunu söylersek hemen hatırlanacaktır. Kendisinden sonraki yargıcı eleştirmek yerine, Saddam'ı yargılarken kendisinin "profesyonel bir yargıç olarak" hangi kriterlere uyduğunu anlatmayı tercih eden Amin, "tarafsız" olmaya çalıştığını belirterek, "O mahkeme vicdan ve adalete dayanarak, objektif bir şekilde ve önyargısız olarak yürüdü" dedi.Amin, "Biz onu Saddam olarak değil, bir dosya olarak ve belgelere dayanarak değerlendirdik. Önyargılı olsaydık, o zaman adaletten söz edemezdik" diyerek şöyle devam etti:"Zaten bir mahkeme neden kurulur? Suçlanan ve avukatları konuşsun diye. Yoksa ona mahkeme denemez. Konudan uzaklaşmadıkça suçlanan kişiyi susturamazsın. Sonuçta suçlu da olsa bir insandır. Yargıç da onu susturabilecek bir köy muhtarı değildir." 'Yargıç, köy muhtarı değildir' Amin'e bu mahkeme sonucunda adaletin yerini bulup bulmadığını da sorduk. "Adaletin uluslararası standartlar olduğunu" vurgulayan Amin, kendisinden sonra devam eden mahkeme konusunda bir değerlendirme yapmak istemediğini belirtti. "Söylediklerim ve yaşananlar ışığında o değerlendirmeyi size bırakıyorum. O mahkemeden çıkan dersler gelecek nesiller tarafından da değerlendirilecektir" demekle yetindi.Saddam'ın idam ediliş şekline gelince, Amin bunu hiç onaylamadığını daha açık ifadelerle dile getirerek, "Irak'ın yasalarında bu konuda ibareler var. Kanun bu konuyu çözmüş. Bu şartlar uygulanmalıydı" diye konuştu. Örnek vermesini istediğimizde de şunları söyledi: İdam şeklini eleştirdi "Mesela kadın hamile ise doğumdan ancak dört ay sonra idam edilebilir. Mahkûm, idamından bir gün önce her kiminle görüşmek istiyorsa görüştürülür. Mahkûmun avukatı idamda hazır bulunmalı. Bir mahkûm bayram günü idam edilmez. Kanunun öngördüğü bu kuralların dışına çıkıldığında o zaman kanunsuzluk meydana gelmiş demektir."Bir Kürt olarak Saddam Hüseyin'e herhangi bir sempati beslemesi mümkün olmayan, ancak bir hukuk adamı olarak kanunlara uyulması gerektiğini, bu mahkemedeyse bunun yapılmadığını açıkça belli eden Rizgar Muhammed Amin'in görüşleri işte böyle.Özetle Saddam öldü gitti. Ama hayaleti hâlâ ortalıkta dolaşıyor. Daha uzun süre dolaşacağa da benziyor, zira daha çok bir tiyatroyu andıran mahkemesi, bu acımasız diktatörü adalete, yasalara ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde yargılamaya çalışan bir Kürt yargıcı bile ikna etmemiş. sidiz@milliyet.com.tr 'Bayram günü idam olmaz'