Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Batı’nın AKP’yi kapatma davasıyla ilgili telkinleri artıyor. Konunun Avrupa ve ABD ile ilişkilerimizin gündemine oturduğu görülüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yardımcısı Matt Bryza’nın sözleri bunun sadece son kanıtı.
Milliyet’e konuşan Bryza, seçmenin AKP konusundaki görüşlerini iki kez ortaya koyduğuna işaret ederek, “Bir demokraside geleceği seçmenler belirler (Ö) Biz, demokratik kurumların tarafını, Türk seçmeninin tarafını seçiyoruz” demiş. 
Kapatma davası, Türkiye ziyaretinde Kraliçe’ye refakat eden İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’ın gündeminde de vardı. İngiliz Büyükelçisi Nick Baird CNN Türk’e verdiği demeçte de bunu açıkça ortaya koydu. 

Batı da Araplar da izliyor
“Demokratik laikliği korumanın en iyi yöntemi parti kapatmak mıdır? Bunu çağdaş Türkiye’yi destekleyen bir ülke olarak söylüyoruz” sözleriyle Baird, Miliband’ın Ankara’ya ilettiği mesaj hakkında ipucu da vermiş oldu. 
Kaldı ki, Miliband da zaten Ankara’dayken, hükümetlerin hukukçular tarafından değil, halk tarafından seçildiğini açıkça belirtmişti.
Ankara’daki yabancı diplomatların bu günlerde en çok bu konu üzerinde durmaları ise meselenin peşinin bırakılamayacağını göstermeye yetiyor. Konuyu takip edenlerin sadece Batılı diplomatlar olduğu da sanılmasın.
Bir Arap diplomatın bize, bu davanın Ortadoğu’da hem demokratlar hem de antidemokratlar tarafından yakından izlendiğini söylemesi, İslam dünyasında da dikkatlerin bu dava üzerinde olduğunu gösteriyor.

Kapatmada sermaye ne yapar?
Öte yandan, son günlerde konuştuğum Ankara’daki büyükelçilerin önemli bir bölümü kararlarını peşinen vermiş durumdalar. Başka bir ifadeyle, “politik” olarak görülen bu dava sonucunda AKP’nin kapatılacağı bir varsayım olarak kafalara yerleşiyor. 
Bunun doğru çıkması halinde, Türkiye’nin modern dünya nazarında “demokrasi” açısından bir alt kümeye düşeceği anlaşılıyor. Peki bunun sonucu ne olur? Herkes bunu merak ediyor.
Bize göre, ilk etapta Türkiye’de fiili açıdan çok fazla bir şey değişmez. Ekonomik açıdan “yıkıcı sonuçların” ortaya çıkacağı varsayımı da yanlış. 
Kökeni ne olursa olsun, sermaye, yapılan “hükümet darbesinin” şekline bakar. Çıkarlarını zedeleyen bir durum yoksa bir yere gitmez, hatta bazı hallerde ortamı daha da güvenli bulur. 

AB ilişkileri yerinde sayar
AKP’nin kapatılması durumunda AB ile ilişkilerin tümüyle kopacağını söyleyen Avrupalı diplomatlara rastlamak da mümkün değil. Ancak, söylenenlere bakılırsa, müzakere süreci resmen askıya alınmasa da fiiliyatta bu anlama gelen engellerle karşılaşılması kaçınılmaz görünüyor.
Özetle, stratejik ve siyasi çıkarlar nedeniyle AB ile ilişkiler kopmasa da bu ilişkiler yine de yerinde sayacaktır. Bu arada “ikinci sınıf demokrasi” yaftası Batı’daki Türkiye aleyhtarlarına bulamadıkları malzemeyi sağlayacaktır.
Bu da Türkiye’deki Batı düşmanlığını daha da körükleyerek, bu kez siyasi irtica için zemin hazırlayıp ülkenin Batı kaynaklı çağdaş referans noktalarına zarar verecektir. Uzun lafın kısası, AKP’nin kapatılmasının Türkiye için olumsuz etkileri hemen değil, zaman içinde görülecektir.
Bu arada, Ankara, enerjisini kapatma davasını dünyaya izah etmek için harcamak durumunda kalacaktır. Ancak, gelen sinyaller bunda başarılı olmasının zor olduğunu gösteriyor.