Önce cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yüksek gerilimli ilk turu geliyor. Ardından TSK'nın "muhtırası" takip ediyor. Bunu hükümetin, bir ilke imza atan ve TSK'ya anayasal yerini anımsatan sert karşılığı izliyor. Bu arada tüm dünyada yankılanan Çağlayan'daki dev "laiklik mitingi" oluyor. Derken Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla erken seçimler menzile giriyor.Bu durumda dünyaya heyecan içinde gelişmeleri izlemekten başka bir şey kalmıyor. Zira her an, kesin bir kanaate varılmasını zorlaştıran beklenmedik yeni bir gelişme oluyor. Buna rağmen dünyadan, Türkiye'de not edilmesi gereken ve aralarında önemli nüanslar olan açıklamalar ve yorumlar da yok değil. Bunları genel bir çerçeve içinde şöyle değerlendirmek mümkün: Dünyanın gözü merakla Türkiye'ye dönmüş bulunuyor. Yaşananlar ise hayret, kaygı ve hayranlık karışımı duygularla izleniyor. Gelişmeler silsilesi ise nedenini açıklıyor. Münferit Avrupa başkentlerinden, TSK'nın sert çıkışı karşısında dışişleri bakanları düzeyinde gelen açıklamaların ihtiyatlı ve beklenenden çok daha yumuşak olması dikkat çekiyor. Örneğin Fransa "Türkiye'nin iç işlerine karışmayız" derken, Almanya, dönem başkanı sıfatıyla, hem AB adına hem de kendi adına "Tüm oyuncuların oyunu demokratik kurallar çerçevesinde oynamasını istiyoruz" açıklamasında bulunmakla yetiniyor.Avrupa adına TSK'ya dönük "kolektif uyarı" ise AB Komisyonu'ndan geliyor. Birliğin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, TSK'nın müdahalesinin kabul edilemezliğine işaret ederek, "ordunun demokrasi sınavı verdiğini" söylüyor. Bu arada, Rehn'in açıklamasında demokrasiye yapılan vurgunun yanı sıra, laik düzene yapılan vurgu da gözden kaçmıyor. Nitekim İngiltere'nin önemli gazetelerinden Independent, konuyla ilgili başmakalesinde Avrupa'daki genel görüşü yansıtarak, "Türkiye'de laikliğe önem veren kitlelerin, kaygılarında tümüyle haksız olmadıklarını" vurguluyor. Avrupa'dan ihtiyatlı yaklaşımlar ABD'nin resmi açıklamalarında TSK'ya dönük açık bir uyarının olmaması dikkat çekiyor. "Türkiye'deki anayasal sürecin önemine" vurgu yapılırken, "Ordunun müdahalesinin kabul edilemez" olduğunu çağrıştıracak sözlerden adeta itinayla kaçılıyor. Bu da Türk-ABD ilişkilerinin temelinde askeri ilişkilerin yattığını, bu ilişkilerde zorlu bir dönemden geçilmesine karşın Washington'un bu temeli sarsmak istemediğini gösteriyor. Bu duruma kızan New York Times gazetesi, konuyla ilgili başmakalesinde, AB'nin tutumunu överek Bush yönetimini "muğlak" davranmakla suçluyor. "Washington'un Türkiye'deki generallere, hem diplomatik kanallardan hem de NATO çerçevesinde bir askeri darbenin çok vahim sonuçları olacağını söylemesi gerekir" görüşüne veriyor.Öte yandan, New York Times da aynen Independent gibi, Türkiye'deki laik kesimin endişelerinde haksız olmadığına işaret ederek AKP'nin bu kaygıları gidermesi gerektiğini belirtiyor. ABD'den açık uyarı yok Türkiye'deki gelişmelerin Batı'dakine benzer bir ilgiyle izlendiği İslam dünyasından ise TSK'nın bildirisi konusunda herhangi bir resmi açıklama gelmedi. Nedeni ise malum. Bu ülkelerin çoğunda ordudan gelen siyasi açıklamaların garipsenecek bir yanı yok. Buna karşılık, basında yer alan görüşlerin o ülkelerdeki siyasi arayışlara mercek tutacak nitelikte olduğu söylenebilir. BBC World'ün "Dateline London" programında konuşan, Pakistan'ın en büyük medya grubuna bağlı "The Daily Jang" gazetesinin kıdemli gazeteci-yorumcusu Şahen Sadullah'ın görüşleri iyi bir örnek teşkil ediyor.Sadullah'ın, hem AKP'nin TSK'ya karşı duruşu hem de Çağlayan mitingiyle ilgili olarak "Sadece Pakistan'da değil, tüm İslam âlemindeki demokratik ve laik güçlerin popolarının üzerinden kalkıp Türkiye'deki gibi seslerini duyurmaları gerekiyor" demesi ilgi çekti.Lübnan'da yayımlanan "The Daily Star" gazetesinin "Ne şeriat, ne darbe; demokratik Türkiye" başlıklı başmakalesindeki şu görüşler de dikkat çekiciydi:"Mitingler siyasi ifade açısından yasal ve önemli olaylardır. Ayni şey serbest ve eşit seçimler için geçerlidir. Türkiye bölgemizde her ikisinin olduğu tek ülkedir. Umudumuz, bu mirasın sürmesidir." Bu satırlar Türkiye'deki laik ve demokratik düzenin İslam dünyasındaki çağdaş kesimler için ne denli önemli bir model oluşturduğunu göstermeye yetiyor. sidiz@milliyet.com.tr Lübnan gazetesinin 'umudu'