Her şeyden önce şuna işaret etmekte yarar var: İsrail ile Filistin arasında şu anda sadece bir anlamlı arabulucu var, o da Amerika. Evet doğrudur. Birçok Arap ülkesi, ayrıca çok sayıda Filistinli, Washington'a "İsrail yanlısı" olarak bakıyor. Ancak, başta rahmetli Yaser Arafat olmak üzere, hiçbir Filistinli yetkili bugüne kadar Washington'un arabuluculuğundan vazgeçmiş değildir. İngilizcede bir söz vardır. "Ölü atı kırbaçlamak" derler. Bir yere gitmeyecek olan bir konunun üzerinde ısrarla durulduğu hallerde söylerler bunu. Tıpkı şu an Türkiye'nin İsrail ile Filistinliler arasında arabuluculuk yapması meselesi gibi. İsrail Dışişleri Bakanı Silva Şalom, "Türkiye'nin arabuluculuğunu istemiyoruz" dediği için aramızda gocunanlar var. Sanki bize dönük bir hakaret varmış gibi işin içinde. Oysa bölgedeki durumu iyi anlamak gerekiyor. Öte yandan, İsrail ile Filistin arasında bugüne kadar herhangi bir ilerleme sağlanabildiyse, bu, Washington'un girişimleriyle olmuştur. Tabii burada bazıları "Oslo sürecine" işaret edeceklerdir. Doğrudur; Norveç bu anlamda "arabuluculuk" yaptı. Ancak bunun olgunlaştırılması yine de Washington'un katkıları ve baskılarıyla oldu. Öte yandan, Norveç'in bu çerçevede arabuluculuk yapmasında da Türkiye'ye bir mesaj var. Anımsanacaktır. Norveç'in arabulucu olduğu, ancak bu arabuluculuğun sonuç getirmeye başlamasıyla dünyaya ilan edildi. Başka bir ifadeyle, Oslo bu arabuluculuğu sessizce ve gizlice yaptı. Oysa Türkiye arabuluculuk arzusunu adeta davul zurnayla ilan ediyor. Bunun ancak, ihtilaflı tarafların müşterek onayı ile oynanabilecek bir rol olduğunu kavrayamayanlar ise, taraflardan birinin, "Teşekkürler ama arabuluculuğunuza ihtiyacımız yok" dediğinde neredeyse Türkiye'ye dönük bir "hakaret" algılıyorlar.Silvan Şalom, "Filistinlilerle zaten konuşuyoruz" dedi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da, Başbakan Erdoğan ile pazartesi günü Ramallah'ta yaptığı ortak basın toplantısında, Türkiye'nin arabuluculuk fikrine kapıyı kapatmamasına karşın, tüm zorluklara rağmen İsrail Başbakanı Şaron ile diyaloglarının sürdüğünü belirtti. O da aslında nazik bir ifadeyle Şalom ile aynı şeyi söylemiş oldu. Türkiye'ye bir mesaj var Peki Türkiye, arabulucu değil de, eski dışişleri bakanlarından İsmail Cem'in tanımlamasıyla, "kolaylaştırıcı " (facilitator) olabilir mi? Buna yanıt doğal olarak, "evet"tir. Bunu da zaten yapıyor. Geçen hafta TOBB şemsiyesi altında Ankara'da yapılan Türk, İsrailli ve Filistinli işadamları görüşmesi bunun bir örneği. Türkiye, tarafları bu yoldan yakınlaştırmak suretiyle barış arayışları çerçevesinde "kolaylaştırıcı" rolünün gereklerini zaten yerine getiriyor. İsrail askerlerinin çekilmesinden sonra Türkiye'den istenen, Gazze'nin ekonomik kalkınmasına dönük katkılar da bu kapsama giriyor. Ankara'ya bu çerçevede İsrail-Filistin barışına katkıda bulunması için çok sayıda yeni fırsat doğacaktır ileride. Bunun öneminin yadsınmaması gerekiyor. Nitekim ne İsrail tarafı, ne de Filistin tarafı bunu yadsıyor. İsrail Dışişleri Bakanı Şalom da zaten Türkiye'nin bu açıdan oynayabileceği rolün çok önemli olduğunun altını çiziyor. Ancak, "Medyatik açıdan daha güzel görünüyor" düşüncesiyle bazıları hâlâ Türkiye'den, Ortadoğu sorunu çerçevesinde, Amerika'nın açıkça veya Norveç'in gizlice oynadıkları arabuluculuk rolünü oynamasını bekliyorsa, maalesef, "ölü bir atı kırbaçlamaktan" başka bir şey yapmıyorlar. semihi@cnnturk.com.tr Yeni fırsatlar doğacaktır