AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNİN YENİ BAŞKANI COSTA, MİLLİYET'İN SORULARINI YANITLADI Costa, bunun mahkemenin bağımsızlığı ilkesiyle de çeliştiğini kaydetti. Fransa'da Meclisten geçirilmeye çalışılan ve Ermeni soykırımının inkârını cezalandırmayı amaçlayan tasarı ile ilgili görü,lerini de bildiren Costa'nın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yeni Başkanı Jean Paul Costa laiklik konusunu ilgilendiren davalarda üye ülkelerdeki geleneklere ve ilkelere önem verdiğini belirterek, Türkiye ilgili olan verilen kararlarda da bu yoldan gidildiğini söyledi. Atanmasından sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye yapan Costa, hükümetin Türk yargıcı Rıza Türmen'in AİHM'ye sunulan adaylar listesinden çıkarılmasından duyduğu hoşnutsuzluğu gizlemedi. 'Laikliği dikkate alıyoruz' Güncel siyasi konularınız üzerine yorum yapmaya mezun değilim. Ancak şunları söyleyebilirim. Devlet ile din ilişkileri son derece karmaşık bir konudur ve ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin İsveç ve İngiltere'de "ulusal din" varken Türkiye ve Fransa gibi ülkeler, anayasaları itibariyle laiktirler. Mahkememiz bu konuda bir karara vardığında ilgili ülkedeki gelenekleri ve ilkeleri de hesaba katar. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana din ile devlet işlerini, inanç özgürlüğü itibarıyla kamu alanı ve özel alanı güçlü bir şekilde ayırmıştır. AİHM, Refah Partisi ve Leyla Şahin kararlarında Türk Anayasası ve hukuk geleneklerine uygun olarak laikliğin Türkiye bakımından önemine işaret etmiştir. Türkiye'de laiklik tartışması kritik bir noktaya gelmiş bulunuyor. Sizce bu konunun Türkiye açısından önemi nedir? 'Türmen çok yetkin biri' Ben şahsen yargıç Türmen'e son sekiz yıl zarfında yaptığı her şeyden dolayı minnettarım. Kendisi çok yetkindir. Ayrıca tarafsız ve cesur bir yargıç olmuştur. Bu nedenle arzum, kendisinin mahkememizde yasal yaş sınırının elverdiği ölçüde kalmasıdır. Ancak ülkeler egemendir ve bu nedenle istedikleri adayları gösterme hakkına sahiptirler. Bu yüzden üye ülkelere kimi aday gösterip göstermeyeceklerini söyleme durumunda değiliz. Öte yandan mahkememizin ve Avrupa Konseyi'nin, Konvansiyonumuzun bu konuyla ilgili gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetleme görevi var. Bize sunulan adayların en üst düzeyde bir ahlaki konuma sahip olmaları ve en üst düzeyde yetkin kişiler olmaları gerekiyor. Önümüze gelen adayları bu açıdan değerlendirme zorunluluğumuz var. Mahkeme Başkanı olarak bir diğer görevim de mahkeme ile yargıçların bağımsızlığını sağlamaktır. Bunu şu anda üye ülkelerimize onaylatmaya çalıştığımız 14 sayılı protokol ile daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. Buradaki paradoks ise bazı ülkelerin mevcut yargıçları değiştirmeye çalışmak suretiyle güçlendirmeye çalıştığımız mahkemenin bağımsızlığının ruhuna aykırı davranmalarıdır. AİHM yargıcı Rıza Türmen'in, bazı kararlarından dolayı Türkiye'deki din ağırlıklı basından gelen baskılar üzerine hükümet tarafından size sunulan adaylar listesinden çıkarıldığı iddia ediliyor. Buna tepkiniz nedir? 'Başvurular azalıyor' Mahkememize gelen davalar ile Türkiye'deki yasama uygulamalarında meydana gelen düzeltmeler arasında bir ilinti var. İnsan hakları ihlalleri konusunda yapılan düzeltmelerle mahkememize yapılan başvuruların sayısında azalma meydana gelmektedir. Türkiye'nin birçok alanda düzeltmeye gittiğini görüyoruz. Bu nedenle de Türkiye'den mahkememize gelen başvuruların sayısı azalmıştır. Türkiye'nin 70 milyon nüfuslu bir ülke olduğunu düşünürseniz bu önemlidir. Özetle Türkiye'nin sicili düzeliyor. AİHM kararlarının Türkiye'deki reform sürecine etkisini nasıl görüyorsunuz? 'Türkiye gezisinin önemi' Türkiye çok önemli bir ülke. İnsan hakları da Avrupa için önemli. Bu yüzden ilk ziyaretin bu alanda daha yapılacak işlerin olduğu bir ülkeye yapılması önemlidir. Tabii ister Fransa, ister İngiltere, ister İsviçre olsun, bu açıdan sorunsuz bir ülke yok. Ama kritik konumda olan ve insan hakları alanında olumlu gelişmeler açısından umut vaat eden bir ülkeyi ziyaret etmek önemliydi. AİHM Başkanı olarak atanmanızdan sonra ilk resmi gezinizi Türkiye'ye yaptınız. Bunun özel bir nedeni var mı? 'Ermeni iddiası tartışmalı' Çok eskilerde kalmış olaylarla ilgili yasaların çıkarılmasının yararlı olduğuna şahsen inanmıyorum. O zaman Haçlı Seferleri yüzünden niçin olmasın? Ancak mahkememize Yahudi soykırımı ile ilgili davalar gelmiştir. Mahkememiz de Yahudi soykırımı gibi ciddi bir insanlık suçunun inkâr edilmesinin fikir özgürlüğü kapsamında sayılamayacağına karar vermiştir. Ayrıca fikir özgürlüğünün kötü niyetle kullanılmasına karşı tedbir öngören Konvansiyonumuzun 17'nci maddesini de devreye sokmuştur. Bu yüzden konunun net olmadığını söyleyebilirim. Tarihçi değilim ama Yahudi soykırımı olduğuna dair yaygın bir kanaat var. Ermeni soykırımı iddialarına gelince bu daha eski bir konu. Bu konuda aynı ölçüde bir konsensüs de yoktur. Fransa'daki Ermeni soykırımı tasarısı yasa olursa o zaman bu, fikir özgürlüğü açısından sorun yaratmaz mı bu? sidiz@milliyet.com.tr