MİT Müsteşarı Emre Taner'in KDP lideri ve "Özerk Kürdistan Bölgesi Başkanı" Mesut Barzani ile kasım başında Selahaddin kentinde yaptığı gizli görüşmeyi de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.15 Aralık seçimleri sonrasında ortaya çıkacak "federal" Irak'ı artık bir "realite" olarak kabullenmiş olan Ankara'nın diplomatik çabaları, Irak'ın, "anayasal bütünlük" içinde, "işlevsellik" kazanarak istikrara kavuşmasını sağlamaya dönmüş bulunuyor.Bu arada Ankara'nın daha önce Ortadoğu sorunu çerçevesinde taraflara sunduğu ama fiilen devreye sokamadığı "facilitator", yani "kolaylaştırıcı" rolü de, Haşimi-Halilzad görüşmesiyle yeni bir anlam kazanmış oldu. Dışişleri Bakanı Gül, bu çerçevede kısa süre önce İsrail ve Pakistan dışişleri bakanlarını da İstanbul'da bir araya getirmişti. Irak Hizbul İslam lideri Tarık Haşimi ile ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Zalmay Halilzad'ın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün gözetiminde dün İstanbul'da bir araya gelmeleri, Irak'a dönük "perde arkası diplomasi"nin önümüzdeki günlerde yeni sürpizlerle ortaya çıkacağını gösteriyor. Dört Sünni grubu temsil eden El Haşimi'nin Amerika'yla bu teması İstanbul'da gerçekleştirmesi, aynı zamanda Türkiye'nin Iraklı Sünnilerin gözünde sahip olduğu saygınlığı da ortaya koyuyor. Konuştuğum Arap diplomatlara göre bu saygınlığın temelinde 1 Mart tezkeresinin reddedilmiş olması yatıyor. Iraklı Sünnilerin gözünde bu, Türkiye'yi başkalarına oranla daha "tarafsız" yapıyor. Öte yandan, Haşimi-Halilzad görüşmesi hükümetin Irak'a dönük "çok eksenli dış politika yönetimi"nin de bir diğer örneğini ortaya koydu. Zira hükümetin dış politika danışmanlarından Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun ön planda olduğu bu görüşmenin haberi, Dışişleri Bakanlığı içinde bile, bu gelişmeleri normal şartlarda bilmesi gerekenleri "sürpriz" olarak yakaladı. Kulislerdeki söylentiye göre Ankara yakında "Özerk Kürdistan Bölgesi Başbakanı" Neçirvan Barzani'yi de ağırlayacak. Bunun MİT Müsteşarımızın ziyaretinin bir devamı olacağı söyleniyor. Gerçekleşmesi halinde, Ankara'nın, takip ettiği başlıca konu olarak PKK meselesini yapılacak görüşmelerde canlı tutması bekleniyor. Öte yandan, Ankara'nın, ortaya çıkmakta olan yeni Irak'la ilişkilerini tümüyle PKK konusuna "rehin" bırakmak da istemediği son diplomatik hamlelerden anlaşılıyor. 1 Mart tezkeresinin etkisi Bu arada, İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mottaki'nin Ankara'da geçen hafta yaptığı son derece "sıcak" ziyaret turu da diplomatik gözlerden kaçmış değil. Kısa bir süre önce Washington'dan Tahran'da görüşmeler yapma talimatını alan Halilzad'ın bu çerçevede yakında Mottaki'yle muhtemelen görüşecek olması, Irak'ta istikrar arayışının, normal şartlarda birbirlerinin yüzlerine bakmayan ülkeleri bile birleştirdiğini gösteriyor.Irak'ın dağılması bugün ne Türkiye'nin, ne İran'ın, ne Suriye'nin ne de ABD'nin işine gelir. Hatta Kürtlerin, Sünnilerin ve Şiilerin de işine gelmez çünkü böyle bir dağılmayı takip edecek olan kaos herkesin başını ağrıtır. Tüm taraflar bunu anlamışa benziyor. semihi@cnnturk.com.tr Irak için 'güçbirliği'