Genelkurmay'dan herhangi bir açıklama gelmediğine göre metnin geçerli olduğunu varsayıyoruz. Metinde Kuzey Irak konusunda yer alan "özeleştiri" ise dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüydü. Yaşar Paşa bu konuda şunu söylemiş:"Bugün karşımızda bulunan birçok sorunun, geçmişin yanlış çözümleri olduğunu kabul etmemiz gerektiğine inanıyorum. 1991 yılında Irak'ta 36'ıncı paraleli çizip ona destek vererek, Kuzey Irak'ta bugünü yarattığımız bir gerçektir. Kendi yaptığımız hataları da başkasına yükleme şansımız yoktur." Radikal gazetesinde yayımlanan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Harp Akademileri konuşmasını içerdiği belirtilen metni, herkes gibi, ilgiyle okuduk. O günleri çok iyi hatırladığım için bu özeleştiri karşısında akla hemen iki soru geliyor. Birincisi şu: Saddam'ın ölümcül saldırıları nedeniyle yarım milyon Kürt mültecinin can havliyle Türk sınırına dayanması karşısında Ankara, üstelik TSK'nın onayıyla, "36'ncı paralel çözümü"nü benimsemekten başka ne yapabilirdi?Ama burada asıl üzerinde durmak istediğim ikinci soru şudur: Türkiye'nin, İncirlik Üssü'nün bu amaçla kullanılmasına izin vermesi ve çeşitli hükümetlerin de o sırada askeri ağırlıklı olan MGK'nın tavsiyeleri üzerine, bunu 12 yıl boyunca her altı ayda bir TBMM'ye onaylatması, TSK ile Amerikan ordusu arasındaki "yapısal ilişki"nin bir sonucu değil miydi? İkinci önemli soru Haftanın büyük bir bölümünü, askeri ilişkiler konusunun ön planda olduğu, Amerikan-Türk Konseyi'nin 2007 toplantısında bir konuşma yapmak ve gelişmeleri izlemek üzere Washington'da geçirdim. ABD Genelkurmayı İkinci Başkanı Amiral Edward Giambastiani'nin burada yaptığı konuşma ise kanımca "reel çerçeve"yi ortaya koydu. Giambastiani özetle şunları söyledi:"İki ülke arasındaki ilişkilerin temelini ABD ve TSK arasındaki ilişki oluşturmaktadır. Yaşanan sorunlara rağmen bu sağlam temel yerli yerinde durmaktadır. Var olan sorunlar ise daha çok taktiklerle ilgilidir."Giambastiani ayrıca, TSK'nın çok üzün süredir, "prosedürel ve doktrinel" açılardan olduğu kadar, "teknik altyapı" açısından da ABD ile "karşılıklı etkileşime" dayalı bir ilişkiyi benimsediğini, savunma sanayiinin ise bu ilişkinin temel direklerinden biri olduğunu da örnekleriyle ortaya koydu. Washington izlenimleri İki tarafın en yetkili askeri şahsiyetlerinin yukarıda verdiğimiz sözleri ışığında akla hemen bir dizi başka soru geliyor. Bunlardan bazıları şöyle:Yaşar Paşa'nın sözünü ettiği türden "hatalar"ın gelecekte işlenmemesi için, TSK ile ABD ordusu arasında -ve buna dayalı olarak da Türkiye ve ABD arasında- çok farklı bir temele oturtulmuş olan bir ilişki türü gerekmez mi? Şayet "gerekir" deniyorsa, o zaman TSK yarım asırdan uzun bir süredir ABD ordusuyla geliştirdiği bu "yapısal ilişki"yi derinleştirmeye devam etmek yerine, "demonte etmeye" başlaması gerekmez mi? Yine "gerekir" deniyorsa, o zaman var olan somut gerçekler ışığında bu yapılabilir mi?Yaşar Paşa'nın sözlerini değerlendirirken bu "ahiret sualleri"nden kaçabileceğimizi sanmıyorum. sidiz@milliyet.com.tr İlişkilere farklı bir temel