Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hükümet, çözüm sürecinde gelinen aşamayı özetlerken, “Şimdi artık iç ve dış yangınların etkisini minimize edebilmek ve sürecin bunlardan etkilenmemesini sağlamak için daha seri adımlarla hareket etmek gerekiyor” diyor.
İktidar cenahından son dönemde yapılan bütün açıklamalarda aynı ifadelerin altı kalın çizgilerle çiziliyor:
Seri adımlar, daha hızlı hareket etmek, işi uzatmamak.
Bu ortak ifade, HDP heyetinin son İmralı ziyaretinin ardından duyurulan mesajla da örtüşüyor. Öcalan da sürecin hızlanması gerektiğini belirtiyor. Onun ifadelerindeki fark, “mazeretsiz” kelimesi. Hiçbir mazeretin sürecin hızlanarak devamına engel oluşturmaması gerektiğini söylüyor.
Hükümet programının “İleri Demokrasi” başlıklı ilk bölümüne; demokratikleşme, Avrupa Birliği ve Yeni Anayasa alt başlıklarından sonra giren çözüm sürecinde sıcak bir dönemdeyiz.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, süreci; terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü açma sıralamasıyla şekillendirmişti.
Başbakan koltuğuna oturmadan önce de Dışişleri Bakanı sıfatıyla sürecin kilit aktörlerinden biri olan Ahmet Davutoğlu, hükümet programını okuduktan bir gün sonra ilk toplantısını çözümle ilgili olarak yaptı.
Süreci, kendi ifadesiyle, “bizzat uhdesine aldı.”
Başlı başına bu karar bile, seçimlere kadar geçen sürede sürecin finaline yaklaşma hedefini ortaya koyuyor.
Yeniden başlayan geri çekilme, silahların bırakılması, eve dönüşler, rehabilitasyon ve siyasete katılımın önünün açılabilmesi aşamaları, birçok bakanlık, kurum ve kuruluşun devreye girmesini ve bunlar arasındaki eşgüdümü zorunlu kılıyor.
15 günde bir, yetkili, ilgili bütün aktörlerin içinde yer aldığı değerlen-dirmeler yapmaya hazırlanan yeni Başbakan’ın takvimlen-dirmeden çok, “sıralamayı” öncelediğini söylemek lazım.
Hangi olayların nasıl seyredeceğiyle ilgili ritmi tutturabilecek bir sıralama.
Sürece ilişkin çerçeve yasanın detaylandırılması anlamına gelen yol haritası, bu mantık üzerinden şekilleniyor.
Hükümeti hızlı olmaya ve seri adımlar atmaya iten nedenler de açık.
İç ve çevresel faktörler.
İçeriye odaklandığımızda, hükümet çevrelerinde yapılan değerlendirme şu yönde:
PKK tam da Gezi olaylarının öncesinde, mayıs başında geri çekilmeye başlamıştı. Sonra mevzilerini terk etmek için bekle-gör stratejisini uyguladı. Aynı fotoğraf, 17-25 Aralık öncesinde de sahnedeydi. Artık muhataplarının kalıcı ve güçlü olduğunu görüyorlar. Siyasi kırılganlık yok. Bunun verdiği bir güven hissi var. Bu zeminde daha hızlı adım atabiliriz.
Çevresel faktörler ise ciddi bir risk barındırıyor. Irak ve Suriye’deki çatışma ortamı ve siyasi türbülans en zorlayıcı unsurlar.
İçeride oluşan siyasi istikrar ile çevrede gittikçe derinleşen istikrarsızlık ve terör ortamı kulaçların daha hızlı atılmasını zorunlu kılıyor.
Gelinen noktada adımlar daha hızlı atılacak. Davutoğlu başkanlığındaki son toplantıda görev tanımları tek tek yapıldı.
Hangi ek yasal düzenlemelere ihtiyaç var, idari tasarruf gerektiren konularda hangi birim işin ucundan tutacak ve bunlar hangi tarihte yapılacak aşağı yukarı belirlendi.
Hükümet, provokasyona da imkân tanımayacak bir takvim oluşturmaya çalışıyor. Gelişebilecek kötü sürprizlere dirençli, toplumun direncini de yüksek tutacak, 2015’e vadelenmiş bir uygulama listesi detaylandırılıyor.
Bu liste iki ay içinde son şeklini alacak.