2003 yılında Başbakan danışmanlığı önerisi aldığında “ara sıra Ankara’ya giderim” diyen, İstanbul’da ünivertise hocalığının üzerine titreyen, iki eli kanda olsa dersini ertelemeyen Ahmet Davutoğlu’nun o günlerdeki kariyer planlaması ile dün 26. Başbakan olarak ilan edilirken ulaştığı nokta arasında uzun bir yol var. 2003 Irak krizi ve 2004’teki Ankara’nın AB atağı, o günlerde evini İstanbul’dan Ankara’ya taşımakta bile ayak direyen Davutoğlu’nun planlarını değiştirmişti.
Artık Ankaralı olan Davutoğlu’nun, rotasını diplomasi dışı sıcak siyasete yönelten iki kırılma noktası olduğu bilinir.
Birincisi Ekim 2007’de Türkiye’nin yüreğini yakan Dağlıca baskını, diğeri 2008’de AK Parti’ye açılan kapatma davası.
Bu iki olaydan birincisi, dün seçilmiş cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın takdim konuşmasında yeni Başbakan’ın omzuna yüklediği 5 imtihandan birini; çözüm sürecini ifade ediyor. AK Parti’ye açılan kapatma davası ise diğer dört sınavı: Tayyip Erdoğan’ın sıralamasıyla; yeni Türkiye idealini gerçekleştirmek, 2023 hedefine ulaşmak, paralel yapı ile mücadele ve yeni anayasa.
Dün ben de Davutoğlu’nun AK Parti’nin 2. Genel Başkanı ve Başbakan olarak ilan edildiği salondaydım.
Çok fazla ilk vardı.
Bir partinin genel başkanını, seçilmiş cumhurbaşkanının ilan ettiğine tanık olduk örneğin. Seçilmiş cumhurbaşkanı, sadece iktidar partisinin genel başkanını değil, kendi ifadesiyle “biraz acele ederek” Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisinden sonraki başbakanını da ilan etti.
Ve Başbakan için bir yol haritası çizdi. Salondan yansıyan hava ile Erdoğan’ın vücut dili ve konuşmasındaki vurgular, AK Parti’de liderliği tartışılmaz olan seçilmiş cumhurbaşkanının, kafasındaki parti, hükümet, cumhurbaşkanlığı ve Türkiye tahayyülünün her şeyin üzerinde bir belirleyiciliği olduğunu ortaya koyuyordu.
Erdoğan, üç bölüme ayırabileceğimiz konuşmasının ilk bölümünde “Neden Davutoğlu” sorusuna uzun uzun yanıt vermiş oldu. Adı geçen diğer isimlerin niye tercih edilemediğini anlattı. Sıraladığı kriterlerin içinde biri, konuşmanın manşetiydi. Erdoğan; “Açıkçası Ahmet Davutoğlu arkadaşımızın bu görevlere aday olmasında paralel yapıyla mücadele azmi ve kararlılığı da önemli bir etken olmuştur” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasının ikinci bölümü ise “nifak ve fitne” riskine odaklanmıştı. Tarihler verdi. 27 Ağustos’ta yapılacak AK Parti Olağanüstü Kongresi’ne kadar geçecek süreye ve 28 ya da 29 Ağustos’ta hükümet kurma görevini verdikten sonra kabinenin ilan edileceği sürece dikkati çekti. “Oyuna gelmeyin” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasının üçüncü bölümü ise Davutoğlu’nun omuzlarına yüklediği sorumluğa ayrılmıştı. Tayyip Erdoğan’ın “Ekip ruhu, takım oyunu, ortak akıl” vurguları, hem parti ve hükümeti yönetirken hem de Cumhurbaşkanı-Başbakan uyumunu gözetirken izlenmesi gereken yolu ifade ediyordu.
Ardından, yeni Türkiye idealinin içini çepeçevre dolduracak hedeflerle yeni Başbakan’ın yol haritasını çizdi.
Kürt sorununu çözmüş, devleti tehdit eden yapılarla mücadelesini tamamlamış, yeni bir yönetim sisteminin hukuki temellerini atacak yeni anayasayı yapma gücüne ve parlamento çoğunluğuna ulaşmış bir AK Parti.
Davutoğlu’nun, adaylığı açıklandıktan sonra, heyecanını gizleyemeden yaptığı konuşmadaki sözleri de bu yol haritasının genel çerçevesini bir kez daha çizdi.
Dün itibariyle AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlığı ilan edilen, 2015 sonrasının da Başbakan’ı olacağı vurgulanan Davutoğlu için “nasıl bir Başbakan olacak” sorusuna yanıt ararken, üç parametre esas alınacak. Davutoğlu’nun kişisel donanımını yeni görevine nasıl yansıtacağı, büyük bir organizasyonu yönetme kabiliyetinin sınırlarını ne kadar zorlayacağı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la uyumunun ritmini nasıl ayarlayacağı.