Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

KIRIKKALE
Türkiye, dün sabaha IŞİD saldırısından kaçan ve Türkiye sınırına yığılan 4 bini aşkın Suriyeliye sınırın açılmasıyla uyandı. Gündemdeki en sıcak konu IŞİD saldırıları, Türkiye’nin tampon bölge çalışması ve koalisyon güçlerinin bu örgüte dönük operasyonuna ilişkin gelişmeler.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay ile seçim bölgesi olan Kırıkkale’deki sohbetimizde de konu kaçınılmaz olarak bu gelişmelerdi. Hükümet üyesi olduğu dönemde de hep, “zor konularla” ilgili mesai yürüten, çözüm sürecinin koordinatör bakanlığını yapan Atalay, yeni görevini yürütürken nasıl bir strateji izleyeceğini genel hatlarıyla anlattıktan sonra yine zor konulardaki sorularımızı yanıtladı. Atalay’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
- SÖYLEM BİRLİĞİ: Bülent Arınç’la, 1965’te Ankara Hukuk’ta bir araya geldik, 5 yılda mezun olduk, irtibatımız da kesilmedi. Görüş açısından da en yakın olduğumuz arkadaşlarımızdan. Şu anda kendisi hükümet sözcüsü ben de partinin basın sözcüsüyüm. Bülent Bey’le çarşamba günleri haftalık görüşmelerimiz olacak. Söylem birliği, anlayış birliği bakımından.
- HER BAKANLAR KURULU’NDA BİR KONU: Bakanlar Kurulu, yeniden haftalık yapılıyor. Hükümetin, her toplantıda bir konuyu, birçok konu da olabilir ama her toplantıda özel bir konuyu öne çıkarma eğilimi var. Başbakan bunu dün (önceki gün) MYK’da paylaştı. Geçen hafta konu, AB ilişkileriydi.
- AB SÜRECİ HIZLI YÜRÜYECEK: AB konusuna özel önem veriyorum. AB sürecinin hükümetimiz için önemini çok ileride gördüm. Hükümetin, yavaşladı gibi görünen AB sürecini yeniden planlaması, hızlandırmaya çaba sarf etmesine çok memnun oldum. Yeni bakanımız Volkan Bozkır’ın çok faydalı olacağına inanıyorum. AB ile ilgili süreç bundan sonra daha hızlı yürüyecek, bunu görüyoruz.

Hem uçuşa yasak bölge hem tampon bölge

Haberin Devamı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Atalay, Kırıkkale'nin Bahşılı ilçesinde bulunan Celal Bayar Parkı'nda gazete ve televizyonların Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. n Fotoğraf: AA

- BAŞBAKAN’IN ENERJİSİ ÇOK YÜKSEK: Hükümetin ve partinin kısa sürede hızlı biçimde yoluna devam etmesini önemli görüyorum. Bütün bu değişim süreci topluma, ekonomiye olumsuzluk yansımadan, tıkır tıkır işleyen bir mekanizma olarak yürüdü. Hükümet, hızlı ve çok enerjik şekilde sorunların üzerine gidiyor. Sayın Başbakan’ın enerjisini çok yüksek buluyorum ben. Konulara eğilme biçimi, hızlı hareket etmesi.
- AFYON KAMPI: 31 Ekim’de Afyon’da 23. İstişare toplantısı yapılacak. Geçen sefer eşsizdi, eşli olacak. Formatında biraz değişiklik yapılabilir. Daha önce 5-6 kez yenilemiştik formatı. İstişare bizim için önemli. Milletvekillerinin daha çok söz aldığı, kendini ifade ettiği bir format düşünüyoruz. Katılanların söyleyecekleri esas.
- TEZKERELER 2 EKİM’DE: (Süresi biten Suriye ve Irak tezkereleri konusunda): İçerik veya bunlar ayrı ayrı tezkereler mi olsun buna karar verilmedi, karara bağlanmadı. İkisi birlikte de olabilir. 2 Ekim’de tezkereler Meclis’te olacak. Birinin tarihi 8 Ekim, diğerinin 17 Ekim’dir ama Kurban Bayramı giriyor araya.
- AJİTASYON KOKUSU: (Kürtçe okul konusunda) Bunu kimler yapıyorsa bilmiyorum, oldu bittiye getirmesi bu işi, derli toplu bakmamalarının sonucu. Türkiye, son 2 yılda çok ileri adımlar attı. Anadilde eğitim yapacak okullarla ilgili 2013’te yasa çıkardık. Bir prosedürü var. İsteyen, anadilde eğitim verecek özel okul açabilir ama izin alacaklar. Türkçe her kurs için de MEB’den izin alınıyor. Eğitim yılı açılırken ajitasyon kokusu taşıyan bu tür provokatif tutumlar oluyor. Tasvip etmiyoruz. Hem siyasi kesim hem örgüt kendilerinin denetleyemediği bazı olumsuzlukların olduğunu söylüyorlar. (Okul açmaya belediyelerin yetkisi var mı sorusuna karşılık) Belediyelerle ilgili bir şey görünmüyor. Yasada yok. Kurs açıyorlar ama böyle bir görevleri yok.
- YENİ GELİŞLER OLABİLİR: (IŞİD’den kaçan Kürtlerin sınırda bekletilip, içeri alınması konusunda) 4 bin kişi gelmiş durumda. Bunlar genelde Kürt kökenli Suriyelilerdir. IŞİD’le PYD’nin Kobani’de çatışmalarından sonra sınırımıza yığılanlardır. Türkiye, bu konuda esnek davranıyor. Risk varsa sınırımız açılmıyor. AFAD’la görüştüm. Büyük kısmının akrabaları var burada, onlarla buluşuyorlar. Kamplarımızda da boş yer var. Çadır sevk ediliyor. Bölgedeki sorun ve çatışmalar da sürüyor. Başka gelişler de olabilir.
- BM KABUL ETMEDİ: (Tampon bölgeden söz ediliyor. Bu tartışma yapılırken gelenleri sınırın öbür tarafında tutmaya yönelik tampon bölge mi, uçuşa yasak bölge mi kast ediliyor sorusuna karşılık) İkisi birlikte. Tampon bölge, yasaklılığı getirecek ve orayı korunaklı bölge haline getirecek. Sadece tampon bölge olması yetmiyor, uçuşa yasaklı olması, risk taşımaması gerekiyor. Göçler başladığında konuştuk. Bu kadar nüfus gelmesi beklenmiyordu. 100 bin deniliyordu. Şimdi 230 bini kamplarda, 1.5 milyon Suriyeli var. O zaman da zirvelerde gelenlerin sınır ötesinde tutulması, kamplar kurulması karara bağlandı. Tampon bölge için BM Güvenlik Konseyi kararı gerekiyor. Dışişleri başvurdu, karar çıkmadı. Yoksa kampların bir kısmını orada kurardık. Karar çıkmayınca da Türkiye’nin tek başına yapabileceği iş değil. Riski var. Siz kurarsınız, insanlar havadan bombalanır, sorumlusu olursunuz.
- GÖÇ POTANSİYELİ VAR: (Kaç kişinin geleceği konusunda sınır var mı?) Olaylar sürüyor. Suriye tarafında hâlâ potansiyel var. Sınırda yığılmalar çerçevesinde... Biz tedbirlerimizi alıyoruz.
- TAMPON BÖLGE FİKRİ VAR: (Tampon bölge için yeni başvurumuz var mı? BM, yeniden kabul etmezse ne olacak) Tampon bölge fikri var, daha önce olduğu gibi... Tampon bölge iyi bir çözüm. O olmazsa gelişler, onların ihtiyaçlarının karşılanması gibi sorunlar bizim üzerimizde. (PKK’lı Murat Karayılan’ın, tampon bölgenin çözüm sürecini bitireceği sözlerinin anımsatılması üzerine) Bilemiyorum.
- HASSASİYETLERİMİZ VAR: (IŞİD nedeniyle Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler konusunda) Başbakanımız açıkladı, açıklamalar yapıldı. Çok şey söylemek gereksiz. Terörle ilgili tutumumuz kesindir. Daima terörle mücadele ediyoruz. Ayırım da yapmayız. Şu dindenmiş, bu dindenmiş, hangi akılla üretilmişse üretilsin her türlüsüne karşıyız. Türkiye’nin hassasiyetlerinin ne olduğunu söylememe gerek yok. Teröre, IŞİD’e bakışımız bellidir. Vatandaşlarımız var, o konuda hassasiyetlerimiz var. Bunu herkes makul görür. (Hassasiyetler olmasa ABD’nin taleplerinin yerine getirileceğini mi anlamamız lazım sorusu üzerine) Bilemiyorum, hükümetin o görüşmelerinin içinde değilim, yanıtlar da o çerçevede. Çok ileri ifadeler kullanılmıyor gibi tereddütler oluyor. Onun için söyledim.
- KİMSE BURADAN GERİ DÖNEMEZ: (Çözüm süreci sorusuna karşılık) Türkiye tabulardan kurtuldu. Bundan sonra alınamayacak mesafe olmadığını düşünüyorum. Bu sorunlar zor arkadaşlar, zaman alıyor. Ben, bu süreci çok tabii görüyorum. Bazen alanda bir şey oluyor, süreci zora sokar mı deniliyor. Hiçbir şey olmaz. Daha ileri kırılmalar olur, her an olur ama süreç yürür. Bu süreç iyi gidecek. Çıkarttığımız çerçeve yasa, çözüm sürecinin anayasasıdır. Çok ileri bir adımdır. Kimse buradan geri dönmez, dönemez. 3 maddede her şey tanımlanıyor. Kendim yürüttüm, kelime kelime biliyorum. Parlamento bu yasayı yaptı, çıkması çok önemli. Hukukçu vekiller, ‘3 maddeye bu kadar şeyi nasıl sığdırdınız’ dedi. Çalışanları rahatlatan, rol alacak kişileri, kurumları rahatlatan, yapılacakları ana hatlarıyla ortaya koyan bir yasa. CHP de kurumsal destek verdi. Parlamentonun yüzde 80’inin desteğiyle geçti. O açıdan da önemli.
- AYRILMALARI İÇİN NEDEN YOK: (İskoçya’daki referandum, Türkiye ile kıyaslamalara yol açtı sorusuna karşılık) Sonuç sürpriz gelmedi, ben biraz biliyorum çatışma olan yerleri dünyadaki. Böyle bekliyordum. Hatta arkadaşıma çıkmaz demiştim. Genelde beklenen oydu. İskoçya’daki halkın ayrılması için bir neden yok. Ayrılmış olmak daha iyi haklar getirmeyecekti. Vatandaş orada çok şikayetçi değil, hayatı iyi. Ayrılıktan daha çok hayatıyla, geleceğiyle ilgili olumlu şeyler bekliyor. İngiltere ile olması İskoçya’nın faydasına.