Serpil Yılmaz

Bakanlar ve milletvekilleri davetli olmakla birlikte, katılan yok. Mazeretleri Antalya'daki AKP toplantısı.Ankara'dan gelip, ortada sır gibi dolaşanlar da yok değil. Kombassan'ın dosyasını inceleyen Sermaye Piyasası Kurulu'ndan (SPK) üç kişi ve hukukçular gözlemci konuk statüsündeler. Kimseyle yakınlık kurmuyorlar. Zar zor birinin adını öğreniyorum; Yargıtay Savcısı Ömer Koçak, Ankaralı avukat ise kendini tanıtıyor: Saim Eroğlu.SPK ve yargı gerine gerine ortada dolaşmadığına göre burada ne oluyor diyeceksiniz...Aslında övünülecek bir durum var ortada. Romanya'nın 1953 yılında kurulan rulman fabrikası Rulmenti'yi özelleştirmeden alan Kombassan Holding, yatırımının 50. yılını kutluyor ve Romen yetkililere taahhüt ettikleri yatırımları yaptıklarını gösteriyor.420 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren Rulmenti, 1989'dan sonra zarar ederken Kombassan yönetiminde ilk yıl 6 milyon dolar kar sağlamış. 2000 - 2005 arasında 32 milyon dolarlık yatırım tamamlanacak. Önümüzdeki 5 yılda, 30 milyon dolar olan ihracat hacminin, 150 milyon dolara çıkartılması hedefleniyor. 3 binin üzerinde çalışanı olan fabrikanın önemini niye vurguluyorum?Türkiye'den gelen heyetin gördüğü ilgiyi bundan 5

Yorumlardan biri Erdoğan'ın Alarko Holding Başkanı İshak Alaton'un rahle -i tedrisinden geçerek, "sekter ve dinci" kimliğinde değişime uğradığı; öbürü de merkeze doğru siyasi açılımını sağlayan danışmanı Cüneyt Zapsu'nun, küçük kızlarının bile bir zamanlar elini sıkmadığıydı. ABD'de yayımlanan ünlü haftalık siyaset ve aktüalite dergisi New York Times'da "Erdoğan deneyi" başlıklı yazıda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın insani ve siyasi açılardan portresi çizildi. ABD'de lobi atağı Bağış, "Herkes kendine göre anlatmış" derken, aynı yazıda bahsi geçen Zapsu'nun kızları ile tokalaşmama meselesine de "abartma" olarak baktı. Bu arada AKP'nin aldığı bir kararla Bağış'ın Washington'a lobi yapmak üzere hareket ettiğini de vurgulamam lazım.Bakalım Bağış'ın lobisi, TÜSİAD'ın önümüzdeki aya ertelenen gezisine kadar ilişkilerde yumuşama sağlar mı? İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile Erdoğan'ın katıldığı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) yemeğinde oturduğum masayı, New York Times muhabiri Deborah Sontag'a söz konusu yazıya konu olan röportajı sağlayan Siirt milletvekili Egemen Bağış ile paylaşıyordum ve doğal olarak yorumları kendisine sordum. Müslümanlığın felsefesi Erdoğan sorumu belki bir

Birincisi Aria sorunu çözüldü. Şirket Aycell ile ortak oluyor. Böylece önemli bir sorun ortadan kalkacak. Ancak bu ziyaretin çok daha önemli başka sonuçları da olacak. Dün akşam Çırağanda katıldığım yemekte Başbakanlıka yakın kaynaklardan öğrendiğime göre Berlusconi Kıbrıs sorunu konusunda da Ankaraya öneri ile geldi. Temmuz ayında Avrupa Birliği dönem başkanlığını da üstleneceği gözönüne alınırsa, Kıbrıs için getirdiği öneri daha da önem kazanıyor. Berlusconi, Başbakan Erdoğana Ankaradaki ikili görüşmelerde, "Sizi ve Simitisi kendi yatımda buluşturacağım. Akdenizde, Adanın (Kıbrıs) etrafında gezecek ve sorunu konuşacağız" önerisini getirdi. Bir nevi kravatsız diplomasi yani...Öneriye Erdoğan da sıcak baktı. Böylece kesin bir tarih belirlenmemekle birlikte, temmuzdan sonra, Kıbrıs konuları, Berlusconinin yatına taşınmış olacak. Liderler, denizde Kıbrısta çözüm arayacaklar. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Türkiyeye gelmeden önce kurmaylarını uyardı: Protokol görüşmelerini kısa tutun, ikili görüşmelerime daha fazla zaman ayırmak istiyorum. Böyle de oldu. En azından sonuçları bakımından ikili görüşmelerin çok verimli geçtiğini söylemek mümkün. Busha söyleyeceğim Berlusconinin

İstikbal'in kurucusu baba - amca Boydak'lar Kayseri'nin Hacılar Köyü'nde, 1957'de kapı - pencere doğramaları yapıyorlar. 1962'de doğrama mobilyaya geçiyorlar, büyüme ihtiyacı ile ortaklıklar kuruyorlar, yürümüyor. 1978'de fabrikasyon üretime başlıyorlar. Bu İstikbal'in sanayi devrimi! Devrimin öncüleri 1987 yılında oturma grubunu kuran Şükrü - Hacı - Yusuf Boydak kardeşler. Beyaz eşya sektöründe ortaya çıkan "satıştan sonra hizmet" kavramı mobilyada da İstikbal ile yerleşiyor.1990'larda Mustafa, Bekir, Memduh kardeşler üniversite eğitimlerini tamamlayıp, işlerin başına geçiyorlar. Model, tüketicinin nabzını tutmak, kalite - fiyat dengesi, yeni ürünler denemek zamanı geliyor: 1993 yılında yatak ve ev tekstiline adım atılıyor. Bu alanda yeni yatırımlar da sürüyor. 1999'da Kayseri'nin en büyük şirketlerinden Hes Kablo'nun tüm hisseleri alınıyor. Anadolu Finans'ın hisseleri de aynı yılda gruba geçiyor. Anadolu'dan bir marka çıkıyor ve sektörün liderliğine oturuyor. Bundan 20 - 30 yıl önce piyasadaki rakiplerinin şehirli holdingler olması gerçeğinden hareketle, İstikbal'in öyküsünü merak ediyorum. Parayla olmuyor Faizsiz bankacılık yapan Anadolu Finans da 90 trilyon lira ödenmiş

Bush hükümeti eski Konturterörizm Ofisi Başkanı Paul Bremer'ı, emekli general Jay Garner ve Beyaz Saray Ortadoğu Bölgesi Danışmanı Zalmay Halilzad'ın da içinde bulunduğu bir geçiş ekibine lider olarak atadı.Bremer 23 yıllık bürokratlık kariyerinde aralarında Henry Kissinger'ın da olduğu 6 dışişleri bakanına asistanlık yapmıştı.ABD'nin Türkiye ve Pakistan yönetimini örnek aldığı Irak modelinin başına Bremer'i geçirmesi, Bush yönetiminin terörle mücadeledeki kararlılığını gösterdi.Bremer adının Türkiye için de anlamı var. Bunu anlamak için 2002 yılının Şubat ayına, Hollanda'ya gitmemiz gerekiyor. Geçenlerde bu sütunlarda yazdığım ABD'nin önde gelen sigorta şirketlerinden Marsh & McLennan'ın Kriz Danışmanlığı Başkanı L. Paul Bremer, Irak yönetiminin başına seçildi. Zayıf halka Hollanda Bremer, Hollanda'nın, PKK ve diğer terör örgütlerine hoşgörü göstermeye devam etmesi halinde, Hollanda ABD ilişkilerinin gelecekte zarar göreceğini de söylemişti.Bu sözlerin söylendiği Hollanda'nın Lahey kentinde yapılan basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bremer, "Hollanda, uluslararası terörizmle mücadeleden söz ediyor, ancak PKK gibi bir terör örgütüne kapılarını açıyor. Terör

Bu soruyu, AKP'nin sektörel veya kişisel kayırmacılık karşısındaki tutumunu merak ettiğim için gündeme getiriyorum.Ekonominin koordinasyonundan sorumlu bakan olarak göreve gelen Abdüllatif Şener'den alınan özelleştirmenin siyasi altyapısını çözmeye çalışıyorum. Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulu'nun (ESDK) 4 as katılımcısından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Halim Mete'ye "AKP, uyumlu bir ekonomi yönetimi sergiliyor mu" diye soruyorum. Mete, "Kurulda koordinasyon görevini Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Çoşkun yapıyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a (ağabey) diye hitap ediyorlar. Çevre Bakanı (Komşulardan sorumlu bakan da denilebilir) Kürşat Tüzmen ve Devlet Bakanı Ali Babacan kendi konularını getiriyorlar. Ekonomi önceliğini kaybetmemeleri gerekiyor" diyor. Denizciliğe özel toplantı Oturuma; Unakıtan, Çoşkun, Babacan'ın yanı sıra Çalışma Bakanı Murat Başeskioğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Turizm Bakanı Güldal Akşit ile birlikte bakanlar geniş bir katılım sergiledi. Sektörü ise Deniz Ticaret Odası (DTO) temsil etti. Oda'nın Meclis Başkanı Erol Yüce, Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Konsey Başkanı Gündüz Kaptanoğlu ve TOBB adına Başkan

Türkiye'nin stratejik ortaklıkları gibi dışişleri meselelerinin yanı sıra, Halk ve Ziraat Bankaları'nın satışına yönelik kaygılar ortaya çıkmış... Türkiye'nin ilk faizsiz finans kuruluşu Albaraka - Türk'ün sahibi olan Suudi sermayesi Dallah Grubu'nun bu iki kamu bankasına talip olduğu yönündeki söylentinin askerleri rahatsız ettiği belirtiliyor.AKP'nin öncelikli sorunu ekonomi. AKP, seçim propagandalarında Arap sermayesinin Türkiye'ye çekilebileceğinden sözetmişti. Dallah Grubu'nun yönettiği 1 trilyon dolara varan kaynak, tabii ki AKP'nin iştahını arttırıyordur.Bu arada ilgisi vardır, yoktur bilmem ama, yine en büyük faizsiz bankacılık yapan Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu'nun büyük ortağı Kuwait Finance House'un tepe yönetimi MGK'nın yapıldığı gün İstanbul'daydı. Acaba onları en üst seviyede Türkiye'ye getiren olay yalnızca Kuveyt - Türk'ün faaliyetleri midir? Eğer deprem olmasaydı, MGK toplantısının 7.5 saatlik şifresini çözmeye yoğunlaşmış olacaktık. Bana çarpıcı gelen bir yorumu aktarmak isterim. Yokluk ses vermiyor Bu zinciri çözdükten sonra, YİBO'nun yapılış öyküsünü anlatmaya gerek kalıyor mu?Yaptıkları inşaatlardan ülkeye yaklaşık 50 milyar dolar döviz girdisi sağlayan

İki üniversite mezunu mühendis kökenli Tuzla Liman Başkanı İbrahim Hakkı Bilaloğlu'nun yerine, iki yıllık açık öğretim mezunu Saadettin Balcı'yı getirmişler.Bilaloğlu'nu görevden almadan önce üzerine iki tane müfettiş salmışlar. Rapor olumlu. Âdet oldu artık; kamu kurumlarında yapılan yolsuzluk araştırmalarının devamında, istisnasız bir kadro hareketi çıkıyor.Kötü niyetli senaryolar yazacak değilim ama en azından atamalar bu haliyle insana, "AKP'li olmayan vatan evladı değil mi", dedirtiyorlar. Yalnızca üst kademe atamalar tartışılıyor, oysa tüm devlet kademelerinde kadrolaşma yapılıyor.Tersaneler Genel Müdürlüğü'nde durum daha da vahim. 57. hükümet döneminde irtica faaliyetlerinden hakkında soruşturma açtırılarak Terszaneler Genel Müdürlüğü görevinden alınan Sami Kabaş, yerine dönmüş, sanırım suçsuz bulunmuştur!Denizcilik sektörü bunları hak ediyor mu?İşte bu yazıyı yazmama neden olan temel soru bu.Armatör Kahraman Sadıkoğlu ile Dubai'den konuşuyorum. Dubai'de Şeyh Raşid el Makdum'un dünyanın en büyük yatını yapıyor. Türkiye'den götürdüğü 350 işçi, 160 metre büyüklüğündeki yatı bir yıl sonra bitirecek. Bu yatın yapımına Almanya'da başlanmıştı ve ilk sahibi de Burunai Sultanı'nın