Serpil Yılmaz

Bu konuya yeni girdik. Çünkü Türk müteahhitlerinin karşısına, bugüne kadar gittikleri Doğu coğrafyasında, sözünü ettiğim "Performans bonosu" talebi çıkmıyordu. Müteahhitlik sektörünün Batı pazarlarına açılabilmesi için, "Performans bonosu" alabilmesi gerekiyor. Ancak bu bonoyu alabilen yalnızca bir Türk şirket var; o da Gama İrlanda. Performans bonosu İnşaat şirketlerinin anlaşmada yer alan şartlara uyacağını ve belli kriterlerde performans sergileyeceğini garanti eden bonolar.Bu bononun alınabilmesi için; uluslararası denetim şirketlerinden biri tarafından "IAS"-Uluslararası Muhasebe Standartları ile denetlenmiş ve konsolide edilmiş finansal tablolar, proje ile ilgili ayrıntılı bilgi, şirketin geçmiş projelerdeki tecrübeleri, "tazminat" anlaşması, kabul edilebilir bir şirket büyüklüğü, bilançodaki düşük borçlanma oranı, tercihen yurtdışında bulunan mal ve varlıklar, projenin teminatı verecek garantörlerin kabul ettiği ülkelerde olması gibi sıkı kriterler aranıyor. Performans bonosu nedir? Özdemir: Kaybediyoruz Sorun bugün Ankara'da yapılacak müteahhitler - Türkiye'de faaliyet gösteren en büyük sigorta brokeri Marsh q Mc Lennan toplantısında tartışılacak. .Bazı AB ülkeleri

Din bilgilerime göre Kur - an okunurken, abdest alınır, kadınlar örtünür. Ben, kalben veya fiziksel olarak hazır olmadığım bir zamanda ibadete zorlanmayı protesto ediyorum. Yıllarca dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye'de genel kurul izledim; Kur - an, İncil veya Tevrat ile açılanını görmedim. Ölçüm de diyelim ki yalnızca bu durum. Az mı? Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Kurul'unda açılışı Kur-an'ı Kerim'den ayetlerle yapılmasının, derneğin adındaki "M"yi tartışmaya açık tuttuğunu yazmıştım. Eğer "M" nin açılımı, "Müslüman" anlamını taşımıyorsa, bakanların ve Başbakan'ın katıldığı açılışa, İslam'ı refarans aldıklarının damgasını vurmalarını açıklamakta zorlanacaklarını vurgulamıştım. Tahmin ettiğim gibi tepkiler geldi... Kılınç Paşa nasıl gitti? Bir okuyucu olarak, Kılınç'ın neden Avrupa ülkelerinde derneklerle temas kurma ihtiyacı duyduğunu anlamakta zorluk çektim. Eğer Türkiye'nin böyle bir ihtiyacı varsa, bunu sivil girişimle yapmasının doğru olacağını düşündüm. Bu konuda yaptığım soruşturma sonucu aldığım bilgilere göre Kılınç'ın Avrupa'daki derneklerle temas etmesi, hükümetin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve bakanlarının katıldığı MGK'da görüşülmüş.

MÜSİAD kongresine yeteri kadar vurgu yapmadığımı düşündüm. Bu dernek kurulduğu günlerde ismindeki "M", "Müslüman" olarak yorumlandığında, derneğin o dönemdeki başkanı Erol Yarar ısrarla "Sermayenin dini olur mu? Biz Müstakil İşadamları'yız" derdi... Ancak Yarar'ın o günlerdeki bir diğer tarifinin de "Müslümanlığı yaşam biçimi olarak kabul edenler" olduğunu da hatırlıyorum. Köprünün altından çok sular aktı; MÜSİAD Başkanı Ali Bayramoğlu'na bir keresinde "Yabancı sermaye temsilcisi işadamını üye yapar mısınız?" diye sordum, taşıdığı kuşkuyu ifade eden "Bize faydası olacaksa evet" yanıtını verdi.Yeniden soruyorum; eğer siz 'laiklik' ilkesine bağlı bir kurumsanız, açılışınızı nasıl Kuran-ı Kerim'den ayetlerle yaparsınız? 28 Şubat'ın hatırlatıldığı 23 Nisan krizinden yola çıkarak bu yazıyı yazma gereği duydum. 19 Nisan'da Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) 12. Genel Kurulu'nu izledik ve bu sütunlarda, Başbakan Tayyip Erdoğan ile birlikte çok sayıda bakanın da katıldığı açılışın, Kuran-ı Kerim'den ayetlerin okunması ile gerçekleştiğini yazdık. Erdoğan, O. Asya'yı Geybullayev'e soruyor Birleşik Arap Emirlikleri Dubai hükümetinden 2 - 5 Mayıs tarih arasında düzenlenen

Tebriklerin nedeni, Gazioğlu'nun Kayseri'de Büyükşehir Belediyesi'ne bağışladığı annesi H. Rukiye Gazioğlu adına yaptırdığı 250 kişi kapasiteli huzurevi. Söz konusu huzurevi 19 Nisan'da hizmete açıldı.Başbakan Erdoğan, Gazioğlu'na "Yoğun programım dolayısıyla katılamadığım Hacı Rukiye Gazioğlu açılış törenine nazik davetiniz için teşekkür ederim. Yaşlılarımıza sevgi ve şefkatle hizmet götüreceklere takdirlerimi iletir, hayırlı olması temennisiyle açılışı kutlar, bu vesile ile selam ve sevgilerimi sunarım." mesajı gönderdi.Gazioğlu; Erdoğan'ı parti içi demokrasiyi uygulamamakla eleştirmiş, yolsuzluk davaları ve ortaya atılan iddiaların açıklık kazanması gerektiğini dile getirmişti. Bu durumda Erdoğan'a parti içinde en sert çıkışları yapan Gazioğlu'nun ihracı, çok gecikmemişti.Açılış için belirlenen ilk tarih 3 Kasım öncesiydi ve seçim yasakları nedeniyle ertelendi. Bu tören için İstanbul'dan özel bir uçakla işadamları Kayseri'ye gidecekti. İkinci açılış tarihi, İşadamları Kurultayı'na denk düşüyordu, "protesto" olarak algılanır diye vazgeçildi. Nihayet cumartesi gönü Kayseri'de yaşanan huzurevi gerginliği bitti. AKP kurucularından sanayici Mehmet Gazioğlu'nu seçimlerden önce

Toplantının iki ana sponsoru vardı; biri kamuoyunun çok yakından tanıdığı Albayrak Grubu, öbürü de henüz yeterince meşhur olmayan Sega...AKP iktidar olduktan sonra MÜSİAD'ın öneminin arttığı gün gibi ortada. 2 bin 100 üyeye ulaşan MÜSİAD'ın son bir yılda 300 yeni giriş olmuş. THY Genel Müdürü Abdurrahman Gündoğdu, DSİ Genel Müdürü Veysi Eroğlu, Kamu Bankaları Ortak Yönetimi Başkanı Zeki Sayın, İstanbul Defterdarı Kadir Boy... Bakanlar Ali Çoşkun, Kemal Unakıtan, Hüseyin Çelik, Kürşat Tüzmen, Binali Yıldırım, hepsi gelmişler. Hükümete, özelleştirmeden aldıkları Deniz Nakliyat'ın 29 milyon dolar ödemesini erteletmek isteyen armatörlerden Cengiz Kaptanoğlu'nu gördüm. YASED Başkanı şaban Erdikler, İTO Başkanı Mehmet Yıldırım, TİM Başkanı Oğuz Satıcı oradaydı.MÜSİAD Başkanı Bayramoğlu, eski başkan Erol Yarar ile protokolü paylaştı. Yarar, MÜSİAD'ın başkanlığından ayrıldıktan sonra yurtdışına açılmıştı. MÜSİAD'ın 32 ülkede ofisini kuran Yarar, en son Güney Afrika açılışına katılmıştı. Erdoğan, sivil toplum kuruluşlarına 'sıcak' mesajlar verirken, muhalefeti eleştirmekten kaçınmadı. Eleştirilerden en büyük payı, salondaki tek muhalefet partisi lideri DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar aldı.

Oysa Albayraklar AŞ, kendi gazetesi Yeni Şafak'a yaptığı açıklamada Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na bağlı Balıkesir Seka İşletmesi'ni aldıklarını, 15 Nisan günü "İşte Seka gerçeği" haberi ile açıklıyor:"Seka'nın alıcı bulmamasından ve atıl kalmasından yakınanlar ilginç şekilde, biz aldıktan sonra tavır değiştirdiler."Albayraklar AŞ; Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığındaki, Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, Hazine'den sorumlu Bakan Ali Babacan, Maliye Bakanı Unakıtan ve Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un Özelleştirme Yüksek Kurulu kararını beklemeden satışın gerçekleştiği izlenimini edinmiş.Unakıtan'ın Balıkesir Seka için söyleyecek daha çok sözü olmalı. En azından tesis ile ilgili olarak bir bağımsız denetleme kuruluşu raporu veya devletin yaptırdığı bir araştırma raporu sunulabilmeli. 200 milyon dolara mal olan ve bugünkü değerinin 100 milyon dolar olduğu öne sürülen Seka Balıkesir tesislerinin, yüzde bir fiyatla satışını haklı gösterecek ekonomik sonuçlar, bu raporlara dayalı olarak açıklanmalı.Ata Yatırım ve Jaakko Pötry şirketlerinin hazırladığı ÖİB tanıtım broşüründe Balıkesir Seka, 1998 - 2001 yılları arasında 2 trilyon ile 10 trilyon arasında zarar etmiş gözüküyor. Selüloz - İş

Piyasa ekonomisinin ortaya çıkan sorunlara karşı çaresiz kaldığı noktada ekonomistlerin şaşkınlığı artarken, dünya kamuoyunda "zenginlerin" düzenine muhalefet yükseliyor. Yalnız Türkiye'de değil, dünyada da bugün en önemli sorun yoksullaşma ve gelişmişlik farklılıkları.. Yalan dünya! Friedman'ın para teorisi ekonomistlerce kullanılmaya devam ediyor.Bilinmesinden öte tartışılması gereken "etkin bir süreçten" söz etmeyi önemsiyorum.Öteki Türkiye!...Bu kavramı; yoksul - zengin uçurumunu anlattığı gerekçesi ile benimsedik.Sze bir başka "Öteki Türkiye'nin" varlığını göstermek istiyorum. Yoksulluğun, eğitim ve sağlık gibi temel alanlardaki çarpıklığın ilacını bulmaya çalışan Türkiye'yi!Bu Türkiye bir ekonomik model üzerine çalışıyor ve geliştirebildiği oranda da üretimden gelen gücü (Bir ülkenin kapitali para değil; onun doğal kaynakları, iş gücü ve teknolojisinin toplamı varsayımından hareketle) planlıyor.Neden böyle bir "Öteki Türkiye" oluşuyor?En başta yoksullaşma, ekonomik sorunların yol açtığı siyasal çözülme ve rejim tehdidi baskısının atılamaması.Ve siyasal tabanı besleyen yoksullaşmanın, rant ekonomisi içinde çözümlenemeyeceği saptaması. Elimdeki bir kaynak; para politikasının

TOBB geçen hükümete, 359 oda ve borsanın görüşlerini hazırlayıp, göndermişti. 1995 yılında, 5590 sayılı yasanın 32 maddesi Anayasa'ya aykırı bulunduğu için uygulamadan kalktı ve TOBB'un hukuki şahsiyeti "eksildi"...Anayasa'ya aykırı bulunan maddelerin çoğunluğu da dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın çıkarttığı Kanun Hükmünde Kararnameler'den oluşuyordu. O günden bugüne bu yasal boşluk dolmadı. 1952'den beri ilk kez TOBB'un yasal düzeni masaya yatırılıyor; bugün Afyon'da. TOBB ile ilgili en temel çalışmayı eski TOBB Başkanı Ticaret ve Sanayi Bakanı Ali Çoşkun'un bakanlığı hazırladı. Bugün Afyon'da TOBB yönetimine üniversitelere hazırlattıkları 110 maddelik TOBB yasa tasarısının temelini oluşturacak çalışmayı sunacaklar. 1952 yılında çıkan 5590 sayılı yasa ile çalışma düzeni oluşturulan TOBB, bu çalışmanın sonuçlanması ile yeni yasal kimliğe kavuşacak. İdari özerklik isteriz TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yeni yasal düzenlemeden bakanlığa idari ve mali bağımlılık taşıyan maddenin değişmesin bekliyor, ancak zor. Çünkü bunun için Anayasa'nın ilgili maddesinde de değişiklik gerekiyor. Başkan, "Mali denetime kesin evet, idari denetime hayır" diyor. İdari denetim kalkarsa, zorunlu