Serpil Yılmaz

Önümüz malum 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.Celal Toprak, ekonomi basınında kadın çalışanların çokluğundan hareketle "bizim koşulları" konuşalım istemiş.Stüdyo konukları dışında, canlı bağlantılar da yapacak.Topraka program başlamadan önceki sohbetimiz sırasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtunanın eşi Reyhan Gürtunanın geçen yıl başlattığı kadın etkinliklerini hatırlattım.İstanbul Belediyesi, 6 - 10 Mart tarihleri arasında Pakistan eski Başbakanı Benazir Buttonun da katıldığı bir kadın haftası düzenlemişti. Kadın Koordinasyon Merkezi kurucusu Reyhan Gürtunanın bu yılki programını öğrenmek istedim...Gürtuna programa bağlandı..."Sivil toplum kuruluşları ile insan kaynakları, genç kalma üzerine paneller yapacağız. Ayrıca 21 - 23 Mart tarihinde Sezen Aksu konseri var. 6 Martta da Ali Kırcanın Siyaset Meydanı programında işleyeceği "Kadının Gücü" programına katılacağız..."Genç kalma, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün konusu olabilir mi?İnsan kaynakları ne demek? Kadın istihdamı veya 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe konu olan 1800lerdeki "Eşit işe eşit ücret" talebinin, bugünün dünyasında geldiği yeri mi sorgulayacaklar?Henüz kafamda bu sorular dolaşırken, Gürtuna konuyu

Oysa 3 Kasım öncesi; henüz yargı sürecindeki Tayyip Erdoğana siyaset yolunun tıkanması riskine karşılık açılan Abdullah Gül kartı ABDden onay almıştı...Refah Partisinde yaşanan çelişkilerle bilenerek yolları kesişenlerin kurduğu AKPnin, iktidarının 100 gününde bölünme tehlikesi atlatacağı hesap edilmemişti.Tezkere ile bunlar oldu. AKP, ABD ile karı karşıya geldi ve bölünme tehlikesi sinyalleri verdi.AKP bir ruh bölünmesi yaşadı. Erdoğanın işaret ettiği gibi milletvekillerinden bir kesim, "Türkiyenin geleceğine" oy atarken, diğer bir kesim farklı nedenlerle tezkereye "Hayır" oyu kullandı.Farklı nedenleri soruşturduğumda, şu yorumları aldım.1 - Erdoğanın grup konuşması demokratik bir yönetim tavrını sergilemedi. Erdoğan tezkereye "Hayır" diyenlerin, kendisine de "Hayır" diyeceğini söyleyerek bireysel bir güç gösterisi yaptı. Tezkereye evet oyu kullanmayanları, Doğu Perinçek ve Cem Uzan ile aynı kefeye koyması da tepki topladı.2 - Ertuğrul Yalçınbayır gibi hukukçu kimliği olan milletvekilleri Anayasanın 96. maddesinin işaret ettiği "Uluslararası meşruiyet şartı" uyumu aradılar. Aksi halde olağanüstü bir siyaset ikliminde milletvekilleri Yüce Divana gitme korkusu yaşadılar.3 -

Ulusoyun Nuhoğluna karşı atağa kalkmasına neden olay, UNDnin, geçmiş dönemde üyelere yaptırılan sigorta işlemlerinden, 1 milyon mark tutarında bir suistimal meydana geldiği iddiası ile adli makamlara başvurması olmuştu.Ulusoy ödeminde UND İcra Kurulu Başkanı olarak görev yapan Cumhur Atılgan ve birlikte çalıştığı muhasebeci hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu. Bunun üzerine Atılgan, savcılıkta verdiği ifadede "İşlemleri yönetim kurulunun bilgisi üzerine yaptım" deyince, Ulusoy ve yönetimdeki 13 arkadaşına mahkeme yolu açıldı. Ulusoy, "Zanlı" olarak mahkemeye çıkmasına karşı, UND Başkanı Nuhoğlundan intikamını, seri istifaları körükleyerek alıyor. Önce Uluslararası Nakliyeciler Derneğinin (UND) son iki yıllık başkanı Çetin Nuhoğlundan, ardından da derneğin 21 yıllık başkanlığını yaptıktan sonra geçtiğimiz gün üyelikten istifa eden Saffet Ulusoydan, 950 UND üyesine mektuplar gitti. Her koşulda görevde Nuhoğlu, üyelerine gönderdiği mektupta hem sigorta olayına, hem de yönetimdeki kararlılığına dikkat çekti. Nuhoğlu, "Yönetim Kurulumuz 2005 tarihine kadar her koşulda görevinin başında" vurgusunu yaptığı mektubunda, sigorta işlemini ise üyelere, "GFA Sigorta ile

Olayın iç yüzü Ro - Ro taşımalarına kilitlense de, bardağı taşıran damla Alman GFA Sigorta şirketine yaptırılan Yeşil Sigortalardan doğan bir usulsüzlük iddiası ile Ulusoy döneminin İcra Kurulu Başkanı Cumhur Atılgan hakkında Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusu oldu.Bundan iki yıl önce Ulusoydan, UND başkanlık koltuğunu devralan Çetin Nuhoğlu, Atılgan ve muhasebecisinin yaptıkları "Yeşil Sigorta" işleminden, 1 milyon mark komisyon aldıklarını iddia etti. Sorumlu yöneticiler hakkında usulsüzlük iddiası ile cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Atılgan savcılıkta, "Yaptığım işlemlerden yönetim kurulunun bilgisi vardır" ifadesi verince, Ulusoy ve 13 kişilik yönetim kurulunun "zanlı" sıfatıyla mahkeme önüne çıkartılması sonucu ortaya çıktı. Uluslararası Nakliyeciler Derneğinin (UND) 21 yıllık eski başkanı Saffet Ulusoy ve ekibinde yer alan eski yönetim kurulu üyesi 13 kişi, üyelikten istifa etti. Hesap tutulmaz "Biz onlara 20 milyon dolar servet bırakmışız, onlar bizim şerefli namuslu iki yöneticimizi mahkemeye veriyorlar. Türkiyede 2500 marka yapılan "Yeşil Sigorta" işlemini, biz Almanyadan bir sigorta şirketi aracılığı ile bin marka yaptık, derneğe de poliçe başına

Tepe Grubunun Koordinatörü Ali Kantur geçtiğimiz günlerde ABDdeydi ve Afganistanda yaptıkları otelin işletmesini Hyatt Oteline vermek üzere görüşmeler yürütüyordu. Kanturun Amerikada, Irak savaşının ortaya çıkaracağı inşaat pastasından pay almak için girişimlerde bulunup, bulunmadığını öğrenmek istedim. Kantur "Henüz benim ilgileneceğim boyutta bir iş gelmedi. Bizim prefabrike üretim yapan bölümümüz teklif vermiş olabilir. Savaştan sonrası önemli" diyor.Kantur, Müteahhitler Birliğinin görevinin Türk firmaları ile ABD firmalarını buluşturmak olmadığını vurguladı. Her firmanın kendi imkanlarını pazarlamasının doğru olduğunu sözlerine ekledi. Uluslararası Müteahhitler ve Müteahhitler Birliğinin toplam 130 üyesi olduğu göz önüne alınırsa, 30 bin müteahhidin bulunduğu bir alanda Kanturun sözlerinde haklılık payı var gibi. Amerikalılar bugün Müteahhitler Birliğinden baraj, tünel inşaatı istemiyorlar, daha çok nakliye, çit - çubuk gibi lojistik hizmet talepleri ile geliyorlar. Müteahhitler Birliği Başkanı Nihat Özdemir, Parrisin yaptığı toplantı öncesinde içinde Alarko, Oyak, Yüksel, Nurol, Reysaş, Tepe ve kendi firması Limakın da olduğu bir grup müteahhit firmanın teknik dosyalarını

Pentagondan iş alan Amerikalı müteahhitlerin teklif götürdüğü inşaat şirketlerinden Yüksel İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Güven Sazak, konuyu açar açmaz "Ortada fol yok, yumurta yok gürültü çıkarıyorlar" diyor.Sazak ABD firmaları ile son 5 - 6 aydır ortak müteahhitlik işleri yürütüyor. Amerikalı ortakları ile Kabilde ABD Büyükelçiliği, Afganistanda yol, Taşkent ve Tifliste de ABD Büyükelçilikleri yaptıklarını söyleyen Sazak, "Türkiyede yapılacak işler için 6 - 7 firmadan teklif aldılar. Burada bizim verdiğimiz teklifin boyutu 300 - 500 bin doları geçmiyor" açıklamasını yapıyor.Müteahhitlerin asıl beklentisi savaştan sonra yeniden inşa edilecek Iraktan iş alabilmek. Yapılan tahminlere göre Irak müeahhitlere savaştan sonra 75 - 80 milyar dolarlık bir pazar yaratacak.Afganistan için ülkeler belirli miktarda para koydukları bir fon yarattılar ve güçleri oranında müteahhitlik hizmeti aldılar. Irakta da benzer bir model beklentisi hakim. Müteahhitler Irak için ayakta; öyle canlı kalkan falan olmaya niyetlendiklerinden veya "Savaşa Hayır" mitingi düzenleyeceklerinden değil, "Vay işleri siz aldınız da, bize bırakmadınız" kavgası veriyorlar. Parrisi şaşırttılar "Parayı veren, işi veren

Strateji GfK araştırma kuruluşunun yaptığı kamuoyu araştırmasına göre Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer aldığı yüzde 75 oranında destekle birinci sırayı korurken, Abdullah Gül yüzde 68 ile, Erdoğan ile arasındaki farkı kapadı.İşssizlik, insan hakları gibi temel meselelerin yanı sıra Irak savaşı ile ilgili de soruların yöneltildiği araştırmada çıkan sonuçlara bakılırsa halk yüzde 90 gibi yüksek bir oranla Türkiyenin ABDnin yanında olmamasını istiyor.ABDnin Irak ile savaşacağını söyleyenlerin oranı ise yüzde 68lerde kalıyor ve barışa verilen şans korunuyor.Duyumlarımın nereden olduğunu yazmayacağım, o nedenle biraz falcılık gibi duracak ama size "önemli bir kaynaktan" aldığım bilgiye göre, ABDnin 3 Martta Iraka girme hazırlığında olduğunu söyleyebilirim. Yeni yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre Başbakan Abdullah Güle verilen destek ile AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğana verilen destek eşitlendi. Bir lisan iki insan Kayserili hemşerisi TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile iş dünyasına mavi boncuk dağıtmıştı, TÜSİAD ile de arasını iyileştirme yoluna gitti.MÜSİAD zaten başından beri Tayyip Erdoğanın yanında yer almıyor görüntüsü veriyor.Çukurova meselesi de Abdullah Güle yazıldı.

Askeri amaçlı istihbarat ve haberleşme aracı olarak kendi uydularını, yetmezse Amerikan İntelsat sivil uydusunu kullanan Pentagon, Irak savaşı hazırlıklarında bölgede artan iletişim trafiği nedeniyle, Türk - Fransız ortak yapımı Türksat 2Anın kapasitesinin yüzde 20sine talip oldu.Avrupadan Uzak Asyaya kadar uzanan hem bilgi aktarım güvenliği, hem de kapsama kapasitesi olarak en güçlü uydu olan Türksat 2Anın kullanımı, ABD Genelkurmay Başkanı Mayersin Türkiye ziyareti sırasında gündeme geldi. Mayersın talebi, ABDnin Türkiyeye yardım paketi görüşmeleri içinde ele alınıyor.Bundan 3 ay önce Pentagonun üç numaralı adamı John Stenbit ile görüşen Türksat 2A Genel Müdürü İlhami Aygün, ilk olumlu yanıtı burada almıştı. Mayersın Türkiye ziyaretinde konuyu takip eden Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Genelkurmaya bilgi vermişti. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Irak bölgesinde artan bilgi trafiği nedeniyle Türksat 2Ayı (Eurasiasat) ajandasına aldı. Türksat 2A Afganistanda Yabancı sermayenin Türkiyeye gelmemesinden yakınmalara rağmen, 57. hükümet son günlerinde Eurasiasatın merkezini Monacodan Türkiyeye taşımak ve Alcatelin yüzde 25 hissesini almak için Fransızlara teklif götürmüştü.AKP