Sakıp Sabancı karşılaştığım bir davette, Piyale markasını satın aldığını açıklayıp, "İlle de Türk markası olmalı. Kendi markamız olursa, istediğimiz yatırım kararını alabiliriz" diyordu.Geçen gün Türk Petrolün eski patronu Aydın Bolaktan Kırlangıç ve Sezai Ömer Madra zeytinyağı markalarını alarak, Anadolu Grubu bünyesine katan Ana Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Genel Müdürü Ergin Savcı, Marka Yöneticisi Yavuz Türsan ile Cheef restoranda yemek yedik.Masamızın ortasına Kırlangıç sızma yağ şişesi konmuştu, ekmeklerimizi banıp banıp sohbetimize katık ettik... Koç Topluluğu seslendirdi önce, nihai tüketiciye yakın olmak ve markalaşmak üzerine yoğunlaştıklarını... Başkan yardımcılarından Mehmet Ali Berkman ile Ramstore Citynin açılışı için gittiğimiz Moskovada tüketiciyi yakalamanın önemini konuşmuştuk... Papandreunun rozeti Acaba 1953 yılında Manisa Akhisarda ürettikleri zeytinyağına Kırlangıç markasını verenler, barışın elçisi "zeytin dalına" bir gönderme mi yapmayı uygun gördüler?Yoksa bu tercih yıllarca Türk zeytinyağı denince akla gelecek 3Knın (Komili - Kristal - Kırlangıç) bir kaderi miydi?Ergin Savcıya "Yabancı ortaklarınızdan çok büyük darbe mi yediniz ki, adeta hep bir ağızdan Türk
Yeni gösterime giren Cannes Film Festivalinde aldığı ödülle ayakta alkışlanan film tadındaki belgesel içinden geçtiğimiz bu günlerde anlamını yüreklendiriyor...Belgeselini yaptığı röportajlarla beyaz perdeye aktaran usta Michael Moore, film boyunca "Neden bireysel cinayetlerde ABDde yılda 11 bin insan ölüyor" sorusuna yanıt arıyor. Yapılan istatistiklere göre, bu sayı Türkiyede 3 bin... Yani nüfusa orantılarsak ABDnin üzerinde. Oysa İngilterede 68, Japonyada ise yılda 30 insan cinayete kurban gidiyor, Kanada ise sanki Kuzey Amerikanın burnunun dibinde değil, beldesinde veya çevresinde cinayet işlendiğini duyana rastlamak güç...Moore, halka yaptığı söyleşilerde bu sorunun yanıtını ararken, bireysel silahlanma sayısına da dikkat çekiyor. Kanadada 10 milyon aile bulunurken, halktaki silah sayısı 7 milyon. Ancak kimse kapısını kilitlemiyor ve kimse dışarıdan bir saldırı beklemiyor.Belgeselin en çarpıcı yorumu ABDde 6 yaşında bir çocuğun, yine 6 yaşında bir başka çocuğu okulunda silahla öldürmesi üzerine yapılıyor. ABDde kişisel silahlanmayı "özgürlük" olarak tanımlayan Ulusal Silah Birliğinin kurulması, zencilere karşı uygulanan terör zamanına denk düşüyor. Ülkelerle savaşan, halkıyla
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Einstein gibi düşünmüyor olsa gerek ki savaşa getirdiği yorum, bütçe kalemlerinin arasına sıkışıyor. Bugün Allbert Einsteinın "Savaşı öylesine tiksinti verici ve aşağılayıcı buluyorum ki, böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi parçalayıp yok ederim daha iyi... Benim anlayışıma göre, sıradan bir cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir" sözlerini paylaşan milyonlarca insan; adi bir katili elektrikli sandalyeye gönderdiği gibi, savaşı da modern dünyanın bir yönetim biçimi olarak koruyan, kollayan ABD politikasından kendisini koruyamıyor. 600 milyon dolar mı? MÜSİAD Ekonomi Basın Ödülleri töreninde görüştüğüm Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, o sırada "Meksikaya giriyor muyuz, ABDnin Irakta ne işi var?" sorusunu soruyordu. 200 işadamı ile Bağdata yola çıkacaktı. Oysa Tüzmenin o gün sorması gereken soru: Irak hükümeti ile BM ticareti çerçevesinde yaptıkları 600 milyon dolarlık anlaşma, muhtemel savaş sonrası geçerli mi, değilse ortaya nasıl bir hukuk çıkacak? Saddamsız Irak Erdoğanın "Türkiye bu denklemin dışında kalmamalı" sözleriyle, grubundan Irak Savaşı kararı cıkması yönünde destek istediği günlerde, Çelik "son
Bahçeşehir Üniversitesi (B.Ü) Uluslararası Liderlik ve Kamu Yönetimi Araştırma Merkezi (ULYAM) bünyesinde kurulan "Hükümet ve Liderlik Programı" açılışına; AKP lideri Tayyip Erdoğan, DYP lideri Mehmet Ağar, Yurt Partisi lideri Sadettin Tantan katıldı. İşadamları kurulda Prof. Süheyl Batumun başkan yardımcısı olduğu ULYAM yönetim kurulunda eski bakanlardan Yaşar Okuyanın yanı sıra, nakliyeci Yılmaz Ulusoy, tersane sahibi Kenan Torlak, Acıbadem Hastanesi sahibi Mehmet Ali Aydınlar, MNG Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nazif Günal ve işadamı Önder Fırat yer alıyor. Fırat kuruldaki tek JFK mezunu işadamı. B.Ünün Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel, Harvard Üniversitesi J.F.Kenndy Hükümet Modelini transfer ederek ULYAMı kurdu. UNESCO Uluslararası Liderlik Kürsüsü Başkanı Prof. Adel Saftynin dekanlığını yürüttüğü ULYAMın danışmanları arasında dünyanın önde gelen liderleri bulunuyor. Özel fotoğraf Erdoğanın omuzundan el eksilmiyor; bir işadamı gidiyor, öbürü geliyor, fotoğraflar çektiriliyor. En gayretli de Torlak, herkesin şaşkın bakışları arasında bir eli Erdoğanın, öbür eli Yücelin omuzunda pozlar veriyor, içine sinene kadar resim çektiriyor.Yemekte yanımda Semra Özalın ANAP
1 - Botaşa doğalgazın maliyeti 110 dolar mıdır? Değilse ne kadardır, daha önce maliyetinin altında 87 dolara doğalgaz verilen İGSAŞa bu uygulama neden yapılmıştır? İthal gübreye karşı çiftçinin garantisinin devamını sağlayacak hangi önlemleri almayı düşünüyorsunuz?2 - Nedeni her ne olursa olsun, tarım sektörümüz için hayati önem taşıyan çiftçimizin uygun koşullarda gübre teminini sağladığı İGSAŞın doğalgazının kesilerek, üretiminin durmasının tarım ürünleri üreticimize mi, yoksa gübre ithalatçılarına ve tekellerine mi faydası olacak?3 -İGSAŞın Rekabet Kurulu tarafından iptal edilen 2000 yılındaki özelleştirilmesi sırasında da doğalgazı kesildi. Bugünlerde de özelleştirme çalışmalarının yapıldığı sırada doğalgazının kesilmesi, kurumun piyasa değerinin çok altınta satılmaya çalışılmasının gerekçeleri oluşturuluyor iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?Küçük, soru önergesi vermeden Çanakkale Ziraat Odası Meclis Başkanı Kadir Gülşenden şu notu alıyor:"Gübre kullanamının en yoğun olduğu ocak - şubatta ne büyük tesadüftür ki, 20 Aralık 2002de bir torba üre gübresinin fiyatı 13.5 milyon lira olurken, 23 Ocak tarihinde İGSAŞın doğalgazının kesilmesiyle 15.5 milyon liraya yükseldi. 31
İki devlet kurumu tepişirken, tesis durduğunda 50 bin, devreye girdiğinde 250 bin dolar maliyet getiriyor.İGSAŞın "Rekabet Kurulu" tarafından iptal edilen 2000deki birinci özelleştirilmesi sırasında da doğalgazı kesilmişti.İthalatın yüzde 46sını gerçekleştiren Toros Gübrede kalan o günkü ihale; şirketin "piyasayı kontrol altına" alacağı gerekçesi ile iptal edildiğinde, ön tetkiklerde "tekel" konumunun gündeme gelmemesi tartışılmıştı. Botaş Genel Müdürü Gökhan Bildacı, 27 Ocak 2003te İstanbul Gübre Sanayii A.Ş.nin (İGSAŞ) doğalgazını kestikleri gün, kurumun özelleştirme görüşmeleri yaptığını bilmediğini söylüyor. Devlete pahalı, özele ucuz "İhale operasyonlarında senaryo hep aynı, değişen tek aktör hükümet."Bildacı, "Borç varsa keserim" diyor...Başka hangi kurumların doğalgazı kesilmiş, ne zaman kesilmiş, ne kadar vade tanınmış bunları bilmiyoruz.Doğalgaz stoklarının arttığı dönemde Botaş, İGSAŞa 3 ay boyunca metreküpü 99 dolardan doğalgaz satışı yapmıştı. Petrol - İş ise şu soruları soruyor:"Botaşın, Türkiyeye yaklaşık 154 dolara malolan doğalgazı, bazı doğalgaz dönüşüm santrallarına ve otoprodüktör gruplarına 90 - 110 dolar gibi maliyetin altında ve seramik üreticilerine
Önlerine gelen dosyalarda üniversite mezunu, master öğrenimi görmüş gençlerin çokluğunu görüp de, "İçim yanıyor" demeyen patron yok gibi...Her biri çocuklarının iyi eğitim alıp, ülkelerinde gelecek aramaları için çaba sarf ederken, kendi çocukları gibi eğitim alan ancak işsiz kalan gençlere üzülüyor elbette.Geçenlerde Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) genel kurulunda konuşan Sakıp Sabancı, vergi yükü gibi nedenlerden dolayı yabancı sermayenin Türkiyeden kaçtığını anlatırken, "Biz yatırım yapmaya mecburuz" diyordu.Geçtiğimiz akşam Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği (IPRA) 2003 dönem başkanlığını Jaque Dinandan devralan Global Tanıtım Genel Müdürü Ceyda Aydedenin yemeğinde, Sabancı İcra Kurulu Başkanı Hazım Kantarcı ile sohbet ediyoruz.Hazım Kantarcı ekonomide en önemli sorunun "yüksek faiz" olduğunun yeterince vurgulanmadığını söylüyor.Grubun yeni yatırım projelerinden söz eden Kantarcı kamu yönetiminde verimlilik üzerine de dertleşirken "30 yıldır Sabancı Topluluğunda yöneticilik yapıyorum, daha bir gün Sabancı bana birisini işe almamı söylemedi" dedi.Buna inanmak ne kadar güç geliyor insana.Kantarcı patronların en fazla "dosya gönderdiklerini", incelemelerini
Almanya ile Fransa arasında siyasal organizasyona giden yakınlaşmayı anlatmamın nedeni, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) nasıl Avrupa Birliği (AB) yanlısı olduklarını tartışmak... Türkiyenin ABD ile yürüttüğü Irak müzakeresi, "Fransalmanyanın" stratejisi ile uyumlu mu? Uyuşması gerekiyor mu? Bu soru orta yerde dururken, TÜSİAD "Türkiye ABDnin yanında yer almalıdır" yaklaşımıyla, ABD Başkanı Busha cephe açtığı (üs verdiği) yorumlarına yol açtı. Başbakan Abdullah Gülün de katıldığı TÜSİADın 33üncü Genel Kurulunda içeriden eleştiri getiren tek üye Osman Kavalaydı. Kırmızı şaraplar Almanyadan, beyaz şaraplar ise Fransadan geldi, barış mesajları verildi ve ABDye "Bu dünya sana kalmaz" dendi. Bundan 40 yıl önceydi. Fransa Devlet Başkanı Charles de Gaulle ile Alman Devlet Başkanı Konrad Adenauer, iki ülkenin tarihi düşmanlığına son veren Elysee Anlaşmasını imzalamışlardı. Geçtiğimiz hafta içinde Versailles Sarayında, ABDnin savaş çığlıkları attığı bir ortamda, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Alman Başbakanı Gerhard Schröder, Elysee Anlaşmasını kutlarken, tek bir noktaya kilitlendi: Savaşa hayır. Kavala uyardı Kavala, TÜSİADa bir başka öneride daha bulunuyor: