Petrol Şurası öncesinde, Genelkurmayın raporu sektörde tartışma başlattı.Akaryakıt sektöründeki bu tartışmalara girmeden önce, Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmazın şura öncesi katıldığı son geziden bahsedeyim. Yılmaz ile Türkiyenin ilk sınır kapısı Gürbulakın Uluslararası Nakliyeciler Derneğine (UND) yap, işlet, devret modeli ile ihale edilmesinin ardından düzenlenen tören nedeniyle Ağrıdaydık.Hava yağışlı ve soğuk, ortam gergindi!.. Ağrılılar Yılmazın konuşmasına tepkilerini protestolarla dile getiriyordu. Açız! İş yok! Kısa kısa cümlelerle, upuzun bir siyasi geçmişin hesabını soruyorlardı ve Yılmaz konuşmakta güçlük çekiyordu. Ağrı gezimiz, seçimin yaklaştığı sinyalini veriyordu.UND, Gürbulak törenine 150 civarında misafir indirmişti ancak, tören adeta bir ANAP açık hava toplatılarına dönüşmüştü. Yılmaz, Ağrıdaki protestoların AKP ve HADEP tarafından organize edildiğini öne sürüyor. Ne yani farklı partilerin tabanları, Türkiyeyi yönetmeye talip olanların halk kavramı içine girmiyor mu? ANAP bundan böyle mitinglerde önlemleri arttıracakmış! Petrol Ürünleri İşverenler Sendikasının (PUİS) düzenlediği 4. Petrol Şurasına, aynı gün yayınlanan manşetimiz bomba gibi düştü. Önder Yılmazın
Gazioğlu, AKP genel başkanlığını ilan eder etmez, alüminyum fabrikasının bulunduğu Kartal ilinde belediyeden baskı ve şantaj gördüğünü vurguladı. Gazioğlu, Kartal Belediye Başkanı Mehmet Pekmen, "Tayyip Erdoğanın militanı gibi davranıyor. Biraderlerini arayıp tehtid ediyor" diyor.Kartaldaki fabrikasında son haftalarda yapılan belediye denetimlerinin artığını belirten Gazioğlu, "Gelen zabıtalarda militan gibiler. Sen Tayyipe nasıl karşı çıkarsın diye hesap soruyorlar. Baca gazanı ölçmeye gelenin ne iş yaptığından haberi yok, buhar kazanını tanımayan denetime geliyor" açıklamasını yapıyor."AKPye girmekle ne kadar isebetli bir karar aldığımı şimdi daha iyi anlıyorum" diyen Gazioğlu adaylık mücadelesinden vazgeçmeyeceğini "Fabrikalarımı yakarım, yine de kişisel çıkarım için Türkiyenin önünü karartacak bu zihniyetle savaşmaktan geri kalmam" sözleri ile açıklıyor.Erdoğanın Anayasa Mahkemesi kararı sonucunda yasal olmayan bir statü içinde Hazineden 3 trilyon lira aldığını da ifade eden Gazioğlu, "Tayyip bundan sonra yaptığı harcamaların adresini göstermek zorundadır" dedi.Bundan önce fabrikasının denetime gelen belediye elemanları ile aralarında kavga çıktığını ve bu yüzden aldığı
Eczacıbaşı söylemiş, ben de defterime kaydetmişim:Sende kalp var, bende şeker/ İki kadeh rakı canımız çeker/ içemeyiz mehtap küser...İlhan Şeşen'den bir hatırlatma geçmiş, bilişim sektörü sohbetimizin orta yerinden. Niye, neden, pek anlamadım...Herhalde Eczacıbaşı, AB'nin 17 milyar euro bütçeli 6. Çerçeve Programı'na, (2002 - 2006) Türkiye henüz geç olmadan girme kararı aldığından bu şarkıyı anımsamış olacak.Bu kez mehtabı küstürmeyeceğiz galiba. Çünkü üye ülkelerin otomatik olarak yer aldığı bu programa katılmak için, Türkiye'ye verilen süre haziran ayında doluyordu ve biz nisan ayında kararımızı vermeyi başardık! Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ve Genel Sekreteri Behçet Envarlı ile buluşmamızdan bir gün önce, başkanlığını Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin yaptığı, Bilişim Teknoloji Yüksek Kurulu'nda imzalanan 350 milyon euro'yu konuşuyoruz... 350 milyon vereceğiz Türkiye teknoloji/buluşlar havuzuna 5 yılda, 350 milyon euro atacak ve 17 milyar euroluk bütçeden pay alacak. Ancak hiçbir ülke yatırdığı parayı ilk bir yılda geri alamadı. Bu, bugün verdik, yarın geri alacağız diye bakılan bir yatırım havuzu değil; ar - ge terbiyesi, iş planı tarifi, teknoloji ve
İki As, B - Teks, A - Teks firmaları sahibi İrfan Aydının, yapılan soruşturmalarda kişisel mal varlığı 10 trilyon lira olarak saptanan Seçkin ile ortak olduğu iddia edildi. Bu iddialar üzerine içeri alınan Aydının, Kayserideki praşüt alımlarında ihale şartlarına uygun mal vermediği saptandı.TSKya, emniyet teşkilatına özellikli giysi satan Timpateksin sahibi Yılmaz Tümer de sürdürülen operasyonların ulaştığı ikinci işadamı oldu. Tümer, askeriyeye verdiği soğuk iklim giysilerinde şartnameye uygun üretim yapmadığı ve alımlara hile karıştığı iddiası ile tutuklandı.Sümer Holding vasıtasıyla yapılan alımlarda, son üç aydır Maliye Bakanlığına yapılan ihbarlar da değerlendiriliyor.Sümer Holdinge bağlı tasfiye edilen Sümer Tekstil ile Ankara firması Yakupoğlunun işbirliği içinde olduğu iddialarını araştıran Maliye, askeri giysi ve ihtiyaç maddeleri alımlarını yakın takibe aldı.Yakupoğlu dosyasında Sümer Tekstilin firmaya, ihalesiz 50 trilyon liralık sipariş vermesi olayına yer verildi.İhale yöntemi ve alış şartnameleri üzerinde teknik çalışma da yürüten TSK; Kimyaevinde usulsüz verilen raporlar üzerinde duruyor. Aranılan şartlar oluşmadığı halde, verilen raporlarla ihalelerin adresi
Okuyanın bundan 2 ay önce saptadığı, fazla ödemeler ile ilgili basın toplantısına anlam vermekte zorlanıyorum. Okuyan, SSKda fazla ödemelerin yapıldığı son 10 yılda siyaset sahnesinde etkin roller kapmış bir siyasetçi olmasına rağmen, sıradan vatandaş gibi, sosyal güvenlik sistemindeki gedikler konusunda bilgisiz bırakılmış.Şimdi ne olmasını bekliyorsunuz?Ben, son 10 yılın tüm sorumlularının bu iddia karşısında harekete geçmelerini beklerim. Aksi halde dedikodu siyaseti yapıldığını düşünürüm. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Sosyal Sigortalar Kurumunun, (SSK) 1992 yılından bu yana çeşitli tıbbi cihaz alımlarında, 1 katrilyon lirayı aşan "fazla" ödeme yaptığını açıkladı. Şeker gibi kâr Yücel, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) İdari ve Mali İşler Başkanlığı, DİE Başkan Yardımcılığı ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Daire Başkanlığı görevinden, 2000 yılında TŞFAŞye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. 31 Mayıs 2001 tarihinden itibaren de kurumda genel müdür.Türkiyede rakamları konuşturan bir kurumdan geliyor ve son 5 yıldır zarar eden TŞFAŞye genel müdür oluyor.TŞFAŞ 2001de 64 trilyon lira kâr açıklıyor. Oysa kurum bundan bir yıl önce 30 trilyon lira zarar etmiş.
Türkiye yılda 700 milyon dolarlık altın takı ihracatı gerçekleştiriyor. Bir 700 milyon dolar da, turistik yörelerden yapılan satışlardan sağlanıyor. İç piyasa satışları da aynı oranda gidiyor. Şubat krizinden bu yana altıncılar, iç piyasa satışları yüzde 50lere varan oranda düşünce, dış piyasaya ağırlık verdiler. Bunların başında Atasay Kuyumculuk geliyor.Atasay adı üzerinde biraz durmak istiyorum. Üçüncü kuşak kuyumcular dersem abartmış olmam. Denizlililer... Dede Atasay sarraf. Oğul Atasay Kamer ise mesleğe, bir otomobilin içinde takıları aktif pazarlama yöntemi ile satarak başlıyor. Kapalıçarşıda atölye kuruyor.1980lere gelindiğinde, altın legal düzene sahip değil. Atasay Kamer, dönemin Başbakanı Turgut Özal ve rahmetli Adnan Kahveci ile altın ithalatının düzenlemesi için uğraş veriyor. Merkez Bankası altın ithal ediyor, kuyumcular da aldıkları bu altınları işleyip ihraç ediyorlar.Dış piyasanın yolu açılınca Atasay Kamer, Türkiyenin standartlar sorunu olduğunu görüyor ve altın işlemeciliğinde fabrikasyona giriyor.Kuyumculara "fabrikasyon" lafı pek hoş gelmiyor. Ne kadar otomasyona geçseler de, el emeğini sıfırlamanın mümkün olmadığı bir alanda faaliyet gösterdiklerini
Öykü eskilere dayanıyor. Caretta caretta deniz kaplumbağalarının üreme alanı olan İztuzu kumsalına, 15 yıl önce bir otel yapılmak istendi. Otelin Türk ortağı Kavala Grubuydu, bir de Alman ortak vardı. O dönem Turizm Bakanı Mesut Yılmazdı. Yılmaz, Türk - Alman Karma Ekonomik Komisyonu Başkanlığını da yapıyordu. Ne var ki otel; carettaların üreme ve yaşama koşullarını mahvedeceği için çevrecilerin tepkisine yol açtı. Carettalar uğruna savaş verenler içinde İngiliz vatandaşı "Kaptan June" da vardı. Teknesini Dalyana getirdiğinde bu olayla yüzleşmiş ve oraya yerleşmişti. Hiç hesapta yokken kendini çevrecilerin safında bulan Kaptan June, 17 yıldır Türkiye ile bağını koparmadı. 80lerine gelen Kaptan June, pazar günü Bakan Aytekine yaşamöyküsünü anlatan "Kaptan June ve kaplumbağalar" kitabını hediye etti. Hafta sonu Çevre Bakanı Fevzi Aytekin ve Özel Çevre Koruma Kurumu (ÖÇKK) Başkanı Erol Öğün ile Köyceğiz, Dalyan, Pataradaki alt yapı tesislerinin açılışındaydık. Caretta rant savaşı Bizimkiler bu krediyi ancak 1994te uygulamaya soktu. Yıl 2002; Köyceğiz Dalyan Çevre Projesi, ÖÇKKnın da, 11.8 milyon mark katkısı ile hayata geçti. Sıra geldi, İstuzu sahilindeki Dalyanağzı Plajını kimin
Bu toplantı; Rotary Kulüplerinin, TİM gibi ekonomik alanda faaliyet gösteren yarı kamusal bir örgütle işbirliğinin ilk örneğiydi.Toplantının organizasyonunu Bakırköy Rotary Kulüp Başkanı ve BDDK Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Tengiz yapıyordu.Az sayıda davetlinin hazır bulunduğu TİM konferans salonunda, Yunanistanın Ankara Büyükelçisi İoannis Corantis, Yunanistan Ekonomi ve Ticaret Müşaviri, İstanbul Başkonsolosu Lampis Kounalakis hazır bulunuyordu. İlginç bir davetti. Avcılar, Bakırköy ve Ataköy Rotary Kulüpleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcının ev sahipliğinde, "Dış Ticarette Türk - Yunan İşbirliği: Dünya Ticaretinde Yeni Güç Kaynağı" toplantısı düzenlemişti. DEİK ortada yok Büyükelçi Corantis ve Başkonsolos Kounalakis hazırlıklıydılar. Türk - Yunan ekonomik ilişkilerini özetleyen tebliğ sundular. Corantis ayrıca Yunanistanın 1981 yılında ABye girdikten sonra ve öncesindeki deneyimlerini de aktardı.Oğuz Satıcı, iki ülkenin ekonomik ilişkilerini vurguladı, Nazım Hikmetten dizelerle Yunanistana dostluk mesajları gönderdi.Üçer, beşer plaketler dağıtıldı, rembetiko eşliğinde uzolar içildi, vedalaşıldı...Herşey iyi güzel değil mi?Yunanistanın Büyükelçisinden,