Bu soruya hemen "Evet" yanıtı verenler çıkabilir, ancak ben o kadar aceleci olmayın derim.Mesut Yılmazın başbakanlığı dönemindeki Müsteşarı ve Hazine kökenli Yaşar Yazıcıoğlu, "Avrupa Birliği ve Türkiye" raporu yazdı..Rapor; Cumhurbaşkanı, siyasi parti liderleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere tüm milletvekillerine de gitti.Müsteşarlıktan sonra ANAP milletvekili adayı da olan Yazıcıoğlunun raporu, açık bir dille Mesut Yılmazın AB tutumunu eleştiriyor."Kamuoyunda ciddi bir erozyona uğrayan, bir siyasi partinin sırf siyasi geleceğini kurtarma uğruna; AB eksenli siyasi kutuplaşma politikası, Türkiyenin AB entegrasyonunu tehlikeye koymaktadır."Yazıcıoğlu devam ediyor:"1997 yılında düzenlenen AB Lüksemburg zirvesinde Türkiyenin AB genişleme sürecinde dışlanması karşısında, New York Time gazetesine, AB tarafından öne sürülen tüm şartlar yerine getirilse dahi, üyeliğimize karşı olan tutumun değişmeyeceğini anladık şeklinde görüş bildiren zamanın başbakanının (Mesut Yılmaz) bugünlerde, AB üyeliği olmazsa Türkiye kurtulmaz tarzında açıklamaları, ABye yönelik tutum tezatlarımızı ortaya koyuyor."Koalisyon hükümetinde; ABye tam üyelik konusunda atılması gereken adımlarda uzlaşma
Farkı görüyorsunuz değil mi? Kruvaziyer turizminden yılda 180 - 200 milyon dolar gelir sağlayan Türkiye, yılda 5 milyar dolar gelir sağlayan Yunanistandan 6 - 7 kat daha pahalı liman hizmeti veriyor. Herkes aptal biz akıllıyız. Diyelim ki 2 bin 200 yolculu Costa Victoria diye bir gemi, aldığı liman hizmetlerinden dolayı Rodosa 5 bin 964 dolar, Pireye 8 bin 566 dolar, Beyrutta 7 bin 725 dolar, Maltaya 13 bin 301 dolar ödüyor. Aynı geminin, Akdeniz turuna Kuşadasını da dahil ettiğinde ödeyeceği liman hizmetleri bedeli 48 bin 278 dolara, İstanbula geldiğinde ise 55 bin 419 dolara çıkıyor. İptaller başladı Kruvaziyerler Türkiyeye 2000de 998 bin 851, 2001de ise 700 bin civarında turist taşıdı. Oysa 2001de dünyada turist sayısı yüzde 1.3 oranında gerilerken, Türkiyede yüzde 12.4 oranında artmıştı. Cerrahgil Denizcilik Nakliyat ve Ticaret Yönetim Kurulu üyesi Sema Cerrahoğlu kruvaziyer turizmi ile ilgili olarak rapor yazmış. Raporunda Türkiyeye seferlerini 2002 yılı itibariyle iptal eden kruvaziyer şiretlerini de eklemiş: Costa Crociere, Royal Caribbean, Holland America, Celebrity Cruises, Princess Cruises, Radisson Seven Seas Cruises, P & O (ABD), Festival Cruises. Zengin turist
Okuyanlar hatırlayacaklar, geçtiğimiz günlerde 11 Aralık 2001 tarihli bir "Bakanlar Kurulu Prensip Kararı"nı açıklamıştım. Bu karara göre, yatırım ortamının iyileştirilmesi için Dünya Bankası uzmanlarının da öngördüğü 9 alanda şeffaflık ve bürokrasinin azaltılıp, verimliliğin artırılması yolunda örgütlenme şeması ortaya çıkmıştı.Yerli ve özellikle yabancı yatırımların Türkiyenin potansiyeline parelellik taşıyan bir hızda gelişebilmesi için "Anahtar Reform Alanları" 9 ana başlıkta toplanmıştı. Yoksullaşma artıyor, gençlik iş bekliyor, ancak Türkiyenin ihtiyacı olan yatırımlar artmıyor. Sorunu tespit etmek zor değil, çözüm üretmek ve uygulamak kararlılık istiyor. Bu kararlılık muhtaç olduğumuz Dünya Bankasının yan kuruluşu Yabancı Yatırım Danışmanlık Kurumu (FIAS Foreign Investment Advisory Service) ve DPTnin katılımı ile ortaya konacak. YOİKK kuruluyor Şirket Kuruluşu Teknik Komitesi - Başkanı: Sanayi ve Ticaret Bakanlığıİstihdam Teknik Komitesi - Başkanı: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.Sektörel Lisanslar Teknik Komitesi - Başkanı: DPT Müsteşarlığı.Yatırım Yeri Teknik Komitesi - Başkanı: Konut Müsteşarlığı.Vergi ve Teşvikler Teknik Komitesi - Eşbaşkanları: Maliye Bakanlığı ve
Gelen aslında mektup değil, MTA'dan gelen bir belge.4 Nisan 1979 tarihli belge şöyle diyor:Hammadeler Daire Başkanı Dr.Ali Uygun"Beypazarı 4 Ankara Beypazarı" işaretle gelen numunenin X - Işını kırımı sonucu: Havada kurutulan numunenin Thermonatrite (Na2 CO3 H2O) olduğu saptandı. 359 No'lu sondaj, 183 metre.Rapordaki teknik ifadeler, "Burada trona bulundu" anlamına geliyor. Gönderen de Jeoloji Yüksek Mühendisi ve raporun zamanında muhatabı Dr.Ali Uygun.İşte söylemek istediğim bu. MTA'nın 1979'da bulduğu trona bugüne kadar neden çıkmaz?Trona maden rezervi açısından Türkiye, ABD'den sonra dünya ikincisi. ABD'de yılda 10.2 milyon ton doğal soda külü üretiliyor, Türkiye'de Beypazarı trona yataklarından yılda 1 milyon ton doğal soda külü üretilebilir. Türkiye bu kadar zengin bir rezerve sahip olmasına karşılık, bugüne kadar tek gram doğal soda külü üretmedi, satmadı.Şişe Cam'ın kurduğu Mersin Soda A.Ş, yılda 500 bin ton sentetik soda külü üretip, 411 bin tonunu iç piyasada tüketiyor.Dünyada 6.5 milyar dolara ulaşan soda külü pazarından zırnık koklamıyoruz.Neden? Neden?Ben böyle yazınca kendini bilmez birileri çıkıp, "Sen kimin kalemisin" gibi hamasi laflar üretiyor.Siz kimsiniz
Ancak bu ülkelerde elde edilen doğal soda göl yataklarından sağlanıyor. Dolayısıyla buradan çıkan sodadan, soda külü elde etmenin maliyeti yüksek. Türkiye ise bu anlamda çok verimli bir rezerv sahasına sahip. Ankaranın Beypazarı ilçesinde 237 milyon tonluk doğal soda rezervi bulunuyor. Buradan yılda 1 milyon ton soda külü elde edilebileceği, yıllık getirisinin 120 milyon dolar olacağı etüd edildi. Dünyada işletilebilir trona (doğal soda) rezervleri 25 milyar ton ve en geniş trona yatakları 20 milyar tonla ABDnin Wynoming eyaletinde (ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheneyin seçildiği eyalet). Çin, Meksika, Kore, Hindistan, Pakistan, Güney Afrika Cumhuriyetleri, Bolivya, Brezilya ve Venezüellada da trona yatakları var. Türkiye ABDnin rakibi Türkiye; hem trona maden yataklarındaki verimlilik oranı, hem de Avrupa, Ortadoğu, Uzakdoğu ülkelerine ABDye göre yakınlığı nedeniyle tartışmasız ABDnin en büyük rakibi. Dünya ülkelerinin 2002de 43.6 milyon ton tüketeceği soda külü pazarının 6.2 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Pazarın yüzde 25ini oluşturan gelişmiş Avrupa ülkeleri ihtiyaçlarını ABDden (10.2 milyon ton) karşılıyor. Tüketilen soda külü yüzde 70 sentetik yollardan, yüzde 30 ise
Bu karar da ne? demeyin Tanıyacaksınız, hani Başbakan Bülent Ecevitin yabancı sermayeyi davet eden Endüstri Bölgeleri meselesi.Program; Dünya Bankasının Uluslararası Finansman Kurumu (IFC), yan kuruluşu olan Yabancı Yatırımlar Danışmanlık Kurumuna (FIAS - Foreign Investment Advisory Service), DPTnin katılımı ile, hazırlatıldı.Gerekçesi: ABye uyum sürecinde oluşan Ulusal Program ile bütünlüklü "... yatırım ortamının iyileştirilmesi ve yerli ve yabancı yatırımlarını artırılması hedefine yönelik olarak bir reform programı..." nın başlaması.Çalışmaları Yürütecek Kuruluş: Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu - YOİKK, "Anahtar Reform Alanları" ile ilgili kurulacak "Teknik Komiteler"in her ay raporlarını alacak ve üç aylık değerlendirmeyi Bakanlar Kuruluna rapor edecek.YOİKK Üyeleri: Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında, Maliye ve Sanayi Ticaret Bakanlıkları Müsteşarları, Hazine, Dış Ticaret ve DPT Müsteşarları, Teknik Komite Başkanları, TÜSİAD, TOBB, YASED ve TİM Başkanları.Teknik Komiteler: Şirket Kuruluş - İstihdam - Sektörel Lisanslar - Yatırım Yeri - Vergi ve Teşvikler - Gümrükler ve Standartlar - Fikri Mülkiyet Hakları - Yatırım Promosyon Komitesi (Promosyon Başkanı
Türkiye yılda 20 milyar dolar petrol, 4 milyar dolar doğalgaz, 8 milyar dolar elektrik faturası ödüyor. Ve bu piyasa; 1954te çıkan 6326 sayılı Petrol Kanunu dışında; kararnameler, yönetmelikler ve tebliğlerle yürüyor. O nedenle sektörün kanuna ihtiyacı olduğuna şüphe yok. Vergi gelirlerinin yüzde 15i, 7 milyon araç sahibinin ödediği Akaryakıt Tüketim Vergisinden (ATV) sağlanıyor: 5 katrilyon 800 trilyon lira. Akaryakıt bayileri, bankacılık sistemine yılda 120 milyon dolar kredi kartı komisyon bedeli ödüyor.Tasarının bütününde dikkat çeken nokta, akaryakıt ana dağıtım firmalarının bayi açma hakkı elde etmesine karşılık, rafinerinin bu haktan yoksun bırakılması.Yılda 2 bin ton akaryakıt satan da dahil olmak üzere (Verimli bir işletmenin ortalama yılda 10 bin ton satması gerekiyor) 12 bin bayi var. Türkiyenin yıllık petrol üretimi 2.5 milyon ton, tüketimi ise 31 milyon ton. 2020 yılında tüketimin 45 milyon tona çıkacağı varsayılıyor. Bu durumda Petrol Kanunu acaba bayi açmayı mı, rafineri kurmayı mı özendirmeli?Tasarıda rafinerinin önü bir kez daha kesiliyor; dağıtım firmalarının yüzde 40 olan ithalat sınırını kaldırıyor.Rafineriden alınan üründe ATV (1 milyon 286 bin lira/litre
"Usulüne uygun çalıştıkları takdirde mallarını yükleme garantisi veriyorum. Bekletenin alnını karışlarım."Gümrüklerde rüşvet olaylarının üzerine gittiklerini söyleyen Keçeciler; göreve geldiği 2.5 yıl içinde, 8 bin 500 memurun 245i hakkında yasal işlem başlatıp açığa aldığını, 220 kişinin de memuriyetine son verdiğini söylüyor.Gümrükler haftaya Keçeciler gibi "rüşvet" başlığı ile girdiler. Bana ulaşan bilgilere göre dün kimse ne rüşvet teklif edebildi, ne de alabildi. Bu ifade abartılı olduysa bile, en azından niyeti bozuk tarafların tetikte olduğu gözlemlendi. Gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, 9 Şubat tarihli yazımda kendisinden destek beklediğini açıklayan, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenler Derneği (UTİKAD) Başkan Yardımcısı Selma Akdoğanu yanıtlıyor: Haklarından geliriz! Ortada somut bir durum var ki, o da sistemin bozukluğu/yetersizliği veya kişilerin ahlaksızlığı gümrükleri elek haline getirmiş, durumdan vazife çıkartılıyor.Otomasyonu yüzde 99 oranında tamamlanan gümrüklerde, bu işlemlerden yararlanan müşteri oranı ancak yüzde 39a çıkabilmiş durumda. Oranlar gösteriyor ki, gümrüklerin otomasyonunun tamamlanması sorunu çözmeye