Bu kriz de çözülür ama iz bırakır

4 Ağustos 2018

Aynı gün yaşanan iki olay. Birinde ABD Başkanı Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong’a bundan 65 yıl önce Kore’de ölen Amerikan askerlerinin kemiklerini gönderdiği için teşekkür ediyor. Ve “Ayrıca gönderdiğin güzel mektup için de teşek-kür ederim: En kısa zamanda görüşmeyi umuyorum” diye bir başka tweet daha atıyor. Muhabbet süper. Oysa daha birkaç ay öncesine kadar Trump için Kim Jong ”küçük roket adam”dı. Onu diktatörlükle suçluyor, Kore’yi ise “ateş ve gazap” yağdırmakla tehdit ediyordu. Eş zamanlı bir diğer gelişmede ise Trump yönetimi Türkiye’den iki bakanın ABD’deki varlıklarına el koyma ve yaptırım uygulama kararı alıyordu. Çok değil bundan 7-8 ay önce birisi çıkıp “ABD NA-TO müttefiki ve stratejik ortağı Türkiye’ye karşı yaptırım uygulayacak ve NATO’yu kurarken hedef aldığı ülkelerden biri olan can düşmanı ve nükleer tehdit olan Kuzey Kore’ye övgüler yağdıracak” deseydi “hadi oradan” derdiniz. İşte piya-saları sarsan ve sermayeyi ürküten jeopolitik belirsizlik dedikleri bu olmalı. Bu noktada bir değerlendirme yapanlar çok büyük ihtimalle gerilimin tırmanacağını ve ekonomi ile piyasalara etkisinin daha da derinleşeceğini öngörüyorlardır. Tabii ki pozisyonlar da buna göre

Yazının Devamı

İNDİR FAİZİ BİNDİR FAİZİ

2 Ağustos 2018

Güngör Uras fabrika aşığıdır. Bir fabrikaya girdiğinde kendisini kaybeder, makinelerin arasında yok olur. Aslında aşık olduğu fabrika değil, sanayidir, üretimdir. Yazılarında bunu sıklıkla görürsünüz. Üretimin önemini ve nasıl ihmal edildiğini çok eğlenceli bir şekilde aktarır. “Humour türü yazıları seviyorum” diyor Güngör Uras. “Humour” kelimesi yabancı bir kelimedir. Anlamı “olayların gülünç yanlarını görme yeteneği, nüktedanlık, şakacılık”tır. Uras bu tarzı ile en sıkıcı konuları bile okutuyor, dinletiyor ve izletiyor. Son çıkan kitabının başlığı “İndir Faizi, Bindir Faizi”. Kitaba adını veren makale yılların faiz tartışmasını çok iyi karikatürize ediyor. Son cümlesinde diyor ki; “Uzatma... Bir gün indir, bir gün bindir. Bugüne kadar nasıl idare ettiysen öyle idare et gitsin...” Acaba idare mi edeceğiz yoksa yapısal sorunlara yapısal çözümler mi bulacağız.

Türkiye ekonomisi 2001 krizinde duvara çarpınca (biraz da zorunlu olarak) ciddi yapısal adımlar atmıştı; hem de IMF ile beraber. O sancılı adımlar bizi neredeyse 10-15 yıl götürdü. Büyüme hızlandı, enflasyon düştü, refah arttı, ekonomik ve finansal istikrarı sağlandı. Şimdi ise yeni adım vaktidir. Yoksa daha çok faiz indirir,

Yazının Devamı

Malthus kapanı mı yoksa altın çağ mı?

28 Temmuz 2018

Thomas Robert Malthus ekonomi tarihinin üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan kişilik-lerindendir. 1766’da doğmuş, 1834’te ise ölmüştür. Aslında matematikçidir. Felsefe eğitimi de almış. Hatta rahiplik bile yapmıştır. Ama biz onu daha çok “Nüfus hakkında bir deneme”siyle hatırlarız.

Malthus bu çalışmasında nüfusun geometrik bir hızla, yani katlanarak artarken dünyadaki gıda arzının ise aritmetik arttığını ve bunun açlığa, kıtlığa, kitlesel ölümlere yol açacağını öngörmüş.

Nüfus artışı...

Malthus’a göre, nüfus çığ gibi artıyor ama toprağın verimi belli bir düzeye kadar artırılabilir ancak ötesi yoktur. İktisattaki meşhur azalan verimler kanunudur bu. Teorinin gerisi ise çok acımasızdır. Yaklaşan felaketi önlemek için doğum oranlarını düşürmenin gerektiğini söyler, ücret artışına karşıdır, nüfus artış oranının bir şekilde yavaşlaması gerektiğine inanır. Yoksullara yük gözüyle bakar. Bu yaklaşımları nedeniyle hem dindarların hem de ateistlerin tepkisini çekti.

Sonuçta realite Malthus’u haksız çıkardı. 200 yıl önce bu görüşü ortaya attığında dünyanın nüfusu 1 milyar bile değildi. Oysa şimdi 7 milyar. Ama ne küresel açlık var, ne de kıtlık. Ortalama yaşam süresi iki katına yükseldi.

Yazının Devamı

Merkez Bankası piyasayı şaşırttı

26 Temmuz 2018

Merkez Bankası, bir puanın üstünde faiz artışı bekleyen piyasa oyuncularını şaşırttı. Faizi değiştirmeme nedenini açıklaması Türk Lirası’nda istikrarın sağlanmasına katkı verecektir.

Merkez Bankası bir puanın üzerinde faiz artışı bekleyen piyasa oyuncularını şaşırttı. Aslında TCMB son bir yılda, bazen geç kalsa da ciddi bir parasal sıkılaştırma yaptı. Bir yıl önce ana fonlama aracı olarak kullandığı geç likidite penceresi faizi yüzde 12.25’ti. Bir haftalık repo faizi ise yüzde 8’di. Bugün ise parayı ağırlıklı olarak repoyla veriyor ve faizi ise yüzde 17.75. Faizi bir yılda GLP’ye göre 5.5 ve repoya göre 9.75 puan artırmış. Fena bir artış değil ama bu oranda bir sıkılaştırma enflasyonu frenlemeye yetmemiş. Burada Merkez Bankası’nın faizi daha da fazla artırması gerektiği söylenebilir. Yani son bir yıldaki artışlar için “yetmez ama evet” durumu var. TCMB’nin para politikası araçları daha fazla etkileyebildiği çekirdek enflasyon göstergelerindeki artış da bu görüşü destekliyor. Ancak bir faktör daha var. O da fiyat istikrarını sağlama çabasında Merkez’e diğer alanlardan destek gelmediği. Enflasyon hedefini TCMB ile hükümet ortaklaşa belirliyor. Bu rakama ulaşılması ise sadece para

Yazının Devamı

Haftanın en kritik toplantısı

21 Temmuz 2018

Önümüz-deki haftanın ekonomideki en önemli olayı 24 Temmuz’daki para politikası kurulu toplantısı. Aylık enflasyonun haziranda en kötümser beklentiden bile daha kötü çıkması ve Türk Lirası’nın değer kaybının sürmesi ile Merkez Bankası’nın nasıl bir adım atacağı ayrı bir önem kazandı. Daha da önemlisi bu toplantı yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki ilk PPK toplantısı olacak.

Merkez Bankası’nın geçen ayki güçlü faiz artırımından sonra yeni bir artışa gerek olmadığını düşünenler de var, en az bir puanlık artış öngörüsünde bulunanlar da. Özellikle yabancı banka raporlarına faiz artırım beklentisi girmeye başladı. Bu beklentilerin arkasında birkaç neden var.

- Enflasyonun hem tüketici, hem de üretici fiyatlarıyla yıl başında akla hayale gelmeyecek seviyelere yükselmesi.

- Enflasyondaki ana eğilimi gösteren çekirdek enflasyon göstergelerinin ulaştığı yüksek seviyeler.

- Enflasyon beklentilerinin hızla bozulması, TCMB anketlerinde beklentinin yıl sonu için yüzde 13.38’e yükselmesi.

- Kurlardan enflasyona geçişkenliğin yüksek olduğu bir ortamda TL’deki zayıflığın devam etmesi.

İşte bu gelişmeler Merkez Bankası’nı salı günkü toplantıda faiz artırmak zorunda bırakabilir. Ekonominin

Yazının Devamı

SATIŞ VE KÂR İYİ PEKİ FİNANSMAN?

19 Temmuz 2018

İSO’nun İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasına göre firmalar satış ve kârda çok iyi bir performans yakaladı ama finansman yükü de yüzde 40 arttı

2016 Türkiye ekonomisi için kötü bir yıldı. 2017 ise kötü başlamasına rağmen KGF gibi finansman destekleri ve geçici vergi indirimlerinin etkisiyle işletmeler için iyi bir yıl oldu. Rakamlar öyle söylüyor. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) yaptığı büyük sanayi kuruluşları araştırmaları çok değerli bilgiler içerir. İSO, mayısta, “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasını açıklamıştı. Satış ve kâr rakamları sanayi kuruluşlarının son yılların en iyi performansını yakaladığını göstermişti. Bu hafta açıklanan ikinci 500 rakamları da benzer sonuçları ortaya koydu.

Kârda % 67 artış

Buna göre geçen yıl satışlar yüzde 31 ve kâr ise yüzde 67 artmış. İhracatta ise yüzde 17’lik bir artış var. Bu rakamlar şaşırtıcı değil. Yüzde 7.4 büyüyen bir ekonominin bilançoları da böyle olmalıydı. Ama mesele bundan sonra ne olacağında? Geçen yılın parlak rakamlarının arasında endişe yaratan bir veri de vardı. Firmaların faaliyet kârının yüzde 40’tan fazlası finansman giderlerine, yani borç faizine gitmiş. Bu yıl ise finansman yükü daha da

Yazının Devamı

Tahminler revize edilmek içindir!

14 Temmuz 2018

Bir ay önce “Finans devinden kupa tahmini” başlıklı yazıda önde gelen yatırım bankalarından Goldman Sachs’ın dünya kupasına ilişkin öngörülerinden bahsetmiştim. İşte o öngörülerin neredeyse hiçbiri tutmadı. Öngörü deyince öyle gelişigüzel yapılan tahminler aklınıza gelmesin. Hepsi en iyi okullardan mezun adamlar oturup, en gelişmiş bilgisayarlarda, en yeni tekniklerle bir model hazırlamışlar. Bu modele tüm takımların ve tüm oyuncuların özelliklerini yüklemişler. Model 2005 yılından bu yana yapılan tüm şampiyonları incelemiş; 200.000 farklı olasılık dikkate alınmış ve bir milyon farklı simülasyon yapılmış. Ve nihayetinde “Brezilya yüzde 18.5 olasılıkla dünya kupasını alır” sonucuna varılmış. Oysa Brezilya yarı finali bile göremedi. Üstelik Brezilya’nın 15 Temmuz’daki finali Almanya ile oynayacağını ve Almanları yenerek 6’ncı defa şampiyonluğa ulaşacağını öngörmüşler. Almanlar da çeyrek finalden ötesini göremediler. İngilizlerin çeyrek finalde Almanlara yenilerek eleneceği tahmini vardı, o da tutmadı. Tutmayan bir diğer tahmin Rusya’nın gruptan çıkamayacağıydı, oysa çıktı. Finale yükselen Hırvatistan ise olasılık sıralamasında yüzde 0.6 ile 20’nci sırada yer almış.

Büyük işlem hacmi

Ku

Yazının Devamı

YENİ DÖNEM YENİ ‘BÜYÜME’ MODELİ

12 Temmuz 2018

Önce birkaç soru-cevapla başlayalım. Oradan güncele, yani yeni hükümetin ekonomide önceliği ne olmalı konusuna bağlarız.

Soru: Almanya, Japonya, Çin, Singapur, Finlandiya ve Kore’nin ortak özellikleri nedir?

Cevap: Bu altı ülkenin altısı da İkinci Dünya Savaşı sonrası, özellikle 1955-1997 yılları arasında aralıksız uzun (arka arkaya en az 20-30 yıl) ve yüksek büyüme dönemi yakaladılar.

Soru: Bu yüksek büyüme performanslarının ortak bir noktası var mıydı?

Cevap: Hepsi de ihracata dayalı bir büyümeyle parlak oranları yakaladılar.

Soru: Büyümede en büyük pay hangi sektöründü?

Cevap: Bu ülkelerin tamamında imalat sanayiinin GSYH içindeki doğrudan payı yüzde 25’i aşıyordu. Elektronik, ulaştırma, tekstil ve mühendislik gibi dallar öne çıktı.

Soru: Bu ekonomilere sınıf atlatan özellikle bir alt sanayi var mıydı?

Yazının Devamı