‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’da Mahmut gizlice eve girmiş elindeki sustalı “Şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?” diye hesapta Meryem’i öldürmek için hamle yapar. Mutfakta örtünmüş bir siluet vardır. Örtünün altından Hızır Reis çıkar. Ev ahalisi “Mahmut nasıl olur da örtünün altındaki erkek ayakkabılarını görmez?” diye bir soru sordu. Örtü boydan boya değildi ve ayakkabılarının Mahmut tarafından görülmemesi imkansız gibiydi!
Bir tane polis yok
Babaların cenazeleri görkemli olur. Siyasetten eğlence dünyasına kadar birçok isim bulunur. Sivil polis mutlaka ‘olay yerinde hazırlığını’ yapar. Dizimizde Selim’in cenazesi mezarlıkta. ‘Sınırlı sayıda’ insan mevcut. Onlar da zaten sürekli masanın etrafında toplanan ekip. Mezarlıkta bir tane sivil yok! Ahmet Ağa, Suphi’yi öldürüyor. Okurum bu konuyu bana iletti. Dikkatini çekmiş, “Bu kadar sıradan cenaze olur mu?” diyor. Dizinin ayrıntılarında yaşanan sorunlar bu dizilerin uzunluğundan. Senaryo giderek sadece diziyi yetiştirme telaşının içinde kaybolmaya başlıyor. Böyle ayrıntıları görmek, dikkat etmek çalışma şartlarında mümkün olmayabiliyor.
NE OLACAK MÜSLÜMANLAR?
İngiliz Channel 4 kanalı bir belgesel yayınlamış; ‘İngiltere’deki
‘Hayat Şarkısı’nda, Bayram Cevher’le Hüseyin Cevher arasında geçen maden ve çevre üzerine tartışma dizilerimizde pek rastlamadığımız diyaloglardan biriydi. Kerim gittiği madende gördüğü eksiklerin tamamlanması için üretime ara verince ortalık karıştı. “Bugüne kadar Bayram Cevher’in hangi madenini kim kapatmış. Yeraltı sularının raporunu bulamamış dingil Kerim (...) İsviçre Alpleri’nde sanatoryum mu orası?” sözleri maden sahibinin ruhunu anlatmıyor mu? “İyi baba, sen bildiğini gibi yap. Siz bu dünyanın içine edin. Zaten sizden sonra kimse yaşamayacak burada” diyen oğlu acaba yeni kuşak çevreye saygılı maden sahibi portresi mi çiziyordu? Umutlanmalı mıydık Hüseyin’in sözlerinden? “Madenlerimizin üretimi ve işletilmesi ekonomik yönüyle gelirimize olumlu katkı yaparken, insanın yaşam koşullarını olumsuz etkilememeli” diyen hayalperest iş adamı mı yoksa Hüseyin? Ya da işin doğası zaten böyle bir maden sahibi olamaz mı?
Ne olacak bu evlilik programları?
Esra Erol “Ağlamayacağım” diyordu ama gözlerden yaşlar süzüldü programında; “Yaşamadığım kalmadı (...) Hedef Esra Erol’u yıpratmak. Bel altı çalışıyorlar.” Sürekli karakola ifade vermeye gittiğini, evine hacizler geldiğini, sahte
Psikiyatrist Ayşe ile Cihan arasındaki aşk büyük adımlarla ilerliyor! Son bölümde Ayşe’nin evine geldi Cihan. Masanın üzerinde plaklar var. Cihan “Plak koleksiyonun mu var?” diye sordu. Hani ‘hatun kaliteli’ ayağı! Ayşe: “Sayılmaz 30 - 40 tane var” diyor, ‘kültürlü kız’ ama umursamıyor hali... “Aaa Tchaikovsky, ben Brahms ile Bach’ı çok severim” dedi ve Cihan bir hamle daha yaptı. “Bir de Eric Satie” dediğinde duruyoruz.
Cihan, minimal müzik ve Erik Satie’yi işin içine sokuyor ve ‘daha da özeliz’ mesajını veriyor. Cihan “Vaay Keith Jarret da dinliyorsun?” diye hem hayret hem de ‘işte bizim seçtiğimiz hatun böyle olur’ havasında... Psikiyatrist Ayşe, mest olmuş; “Sen de mi?” Ayrıcalıklı bir çift olacaklarını işaretini Cihan yapıştırdı; “Çok insan dinlemez.” Ayşe bu durumu keyifle onayladı; “Evet öyle düşünüyorum.” Ayşe bilmez ki, 61 bölüm oldu. Bir kere olsun Cihan, yalısında müzik dinlememiştir. İşyerinde tek başına kalınca bir viski yudumlamış ama Boğaz’a nazır bir Brahms dinlediğine şahit olmamışızdır. Ayşe Hanım valla Cihan’ın biz de ilk defa bu kadar müzikle haşır neşir olduğunu sizin sayenizde anlamış olduk!
‘52 senedir telif ödemediniz!’
Enrico Macias’ın yarın Zorlu
Fransa’nın Cannes şehrinde televizyon fuarı MIPTV geçtiğimiz hafta gerçekleşti. ‘Dünya çapında ses getirecek bu yılın dizileri hangisi’ diye bir seçim yapıldı. Senaristler ve yönetmenlerden oluşan uluslararası bir jüri, 12 dizi seçti. Aralarında tarihi diziler öne çıkıyor. Peki bu listede bir ‘Diriliş Ertuğrul’ ya da ‘Muhteşem Yüzyıl Kösem’ neden yok?
Tarihi diziler dikkat çekiyor
‘Victoria’; ITV ve Amerikan PBS şirketlerinin ortak yapımı, çok büyük bir prodüksiyon. 18 yaşında İngiltere Kraliçe’si olan Victoria’nın ilk yıllarını anlatıyor. Buckingham Sarayı dizi için yeniden inşaa edilmiş. Kraliçenin anılarından hareket edilmiş,
romancı Daisy Goodwin toparlamış.
‘Düşes’ adlı kitabı bizde çevrildi ve büyük ilgi gördü. Kendisi aynı zamanda, televizyon yapımcısı. Cambridge
Trinity College’de tarih okumuş.
Victoria’yı Doctor Who’dan hatırlayacağınız Jena Colleman oynuyor.
Medici Ailesi’nin hikayesi
Yer NTV, ‘Gece Gündüz’de ‘Küçük Esnaf’ filminin oyuncuları konuk. Zeynep Koçak rolünü anlatıyor; “Aşırı egzacure bir karakter değil.”
‘Egzajere’ olarak duydum ama ev ahalisi ısrarla ‘egzacure’ dedi. Zeynep Koçak’ın rolünü bu çerçeve içinde izleyip görmek de fayda var.
Doğalgaz borcu olunca!
‘Poyraz Karayel’de, Cevher albayın yatağına asker elbisesiyle uzandığı sahne etkileyiciydi. Son bölümde durumun ne olduğu Poyraz’ın ağzından bizlere aktarıldı: “Saat 10.05’te komşu ülke Azerbaycan ithal edilen doğalgazın vanasını açarak ruhunu hakka teslim etmeye yeltenen emekli albay Cevher Güngör’ün iki aylık doğalgaz faturasını ödemeyi unutmuş olduğundan...”
TV8’e sordum “‘Buyur Bi’de Burdan Bak’a ne oldu?” diye. Ara verilmiş, yaz sezonunda devam edilecekmiş. ‘Buyur Burdan Bak’ diyerek Kanal D’de başlamıştı. 11 bölüm sürdü, bitti. Ne ‘reyting’ olarak ne de ‘içerik’ olarak olmadı. Umarım yazın daha iyi bir performans olacak.
‘3G’ ne oldu peki?
BKM’nin bir diğer işi ‘Geldim, Gördüm, Güldüm’ ne oldu? Show TV’de iki bölüm sonra yayından kalktı.
Ya ‘Eğlendirme Dairesi’?
Başladı ve ‘sessiz sedasız’ ortadan yok oldu Star TV’de. Kim, ne zaman, nasıl
bittiğini bilmiyor!
‘Aile İşi’ ve ‘Çifte Saadet’ keyif vermedi. ‘Aile İşi’nde Ufuk Özkan’ın “Bakalım bu karede hangi espriyi yapacak?” beklentisinde olmak pek hoşuma gitmedi. ‘Çifte Saadet’te bir çorbalık sezdim. ‘Tatlı İntikam’a da genç oyunculardan yeni ‘star’ çıkarma projesi diyelim. ‘Bizden bu kadar, isteyen izlesin’ dizileri. Özetle, yeni sezon komedilerimizin bizlere sunulan örnekleri hiç parlak değil. Hadi biraz insaflı davranayım; ‘Tatlı İntikam’ bir adım önde, daha bir ‘sempatik’ duruyor.
KIYAFETLERİ DİKKAT ÇEKİYOR
‘Hayat Şarkısı’nda, Birkan Sokullu’nun kıyafetleri dikkatimi çekti. Pek bizim dizilerdeki erkeklerin giydikleri hoşuma gitmez. ‘Ev ahalisi’ de aynı fikirde. O salaş ve dağınık görünümlü birbirini tamamlayan (kombin demiyorum!) kıyafetleri dikkat çekiyor. Uzun boylu olanlar giyebilir. Orta boylu olanlar bile giyemez.
Ünlü mağazalarımızda bu tarz örnekler tezgahlardaymış giden, gören söyledi.
DİZİ İZLETMENİN YÖNTEMLERİ
Dizilerin çekildiği evlere baktığımızda bir yerde dizi çok, mekan yok anlamını da çıkarabiliyoruz. Diziler çok olunca mekanlar da o kadar çok tüketiliyor ki... Bu işi ‘meslek’ edinenler de var. Ev yaşamak için değil, diziler için varoluyor. Sanırım onlardan birine ‘Paramparça’da rastladım. Deniz’in taşındığı ev. Daha önce kimler kalmıştı? ‘Güneşin Kızları’nda Güneş, yine ‘Güneşi Beklerken’de Demet’le Zeynep.
Ekran orasını gösteriyor
CNN Türk ve Habertürk’te iki tartışma programının ortak başlıkları, ‘Çözüm Sürecine Dönülür Mü?’...
Diyecek hiçbir şey bulamadım. Film şeridi gibi şöyle başlıklar, olaylar, görüntüler gözümün önünden geçti. ‘Bizi
alıştırıyorlar’ filan hikayeleri. Az bile
inanın, az bile...
İnandırmanın ötesinde. Yeni oyun hazırlığı desem, bu işin de kolaycılığına teslim olmuşuz gibi geliyor.