Sina Koloğlu

‘Kaderimin Yazıldığı Gün’de ‘Kerem’i ne hale getirdiler? Gencecik çocuğu ‘Elif’e aşık ettiler. ‘Elif’ de yeşil ışık yakıverdi (senaryo tabii ki!). Sonra senaryo bu iş daha fazla dallanıp budaklanmasın diye ‘Kerem’in kafasını yedirtip işi ‘cinayete’ kadar götürdü.
Dizide ‘Kahraman’ ve ‘Elif’in dışında herkesin bir ‘numarası’ var. ‘Baba Ziya’ zaten ‘en son babalar duyar’ halinde... ‘Kahraman’ın anlattığı ‘Kerem’ hikayesini dinliyor. ‘Kerem’ aslında ‘Kahraman’ı hedef almış ve bunun için katili tutmuş. Parasını da ‘Ziya Bey’den almış. “Bu sır, ikimizin arasında kalsın, toprak olsun” dedi ‘Ziya Baba’. Senaryo böyle istiyor! ‘Kerem’in ‘bir şekilde suçlu’ olarak gösterilmesi gerekiyor. ‘Kahraman’ ve ‘Elif’ dizinin ‘masumları’.
Senaryo, Özcan Deniz’i ‘aklarken’, bütün karakterleri ‘harcıyor’. Bunu da pek ‘adil’ yapamıyor. Kör gözün parmağı oluyor ve izleyici de ‘pek bir severek’ izliyor!

DİZİ KADINLARI YİNE KÖTÜ...

Senaryo tabularına bir örnek de ‘Güllerin Savaşı’. ‘Ömer Hekimoğlu’ üç kadına sesleniyor: “Siz üçünüz bana çok büyük bir kötülük yaptınız, tuzak kurmayı oyun oynamayı öğrettiniz...” Üç kadın, annesi ‘Cahide’, ‘Gülru’ ve ‘Gülfem’...
Senaryo dizideki kadınları

Star TV’de ‘Gönül İşleri’nin ardından ‘Kardeş Payı’ final yaptı. ‘Serçe Sarayı’ da pek iyi gitmiyor. ‘Gönül İşleri’nin yerine geldi. Total seyirci kitlesinde durum vahim. AB’de bir nebze pazar günü yukarı tırmanma şansı var ama iddialı bir dizi için yeterli mi bilemem! Peki neden böyle oldu? Songül Öden başrol oyuncusu değil mi? Hikaye mi bayat? Ekip mi rollerinin adamı değil? Anlatacak derdi mi yok dizinin?

ESRA EROL’UN TURİSTLERİ GELECEK

Kanal D salı akşamı ana haber bülteninden bir haber:
“Ruslar’ın parası bitti, Antalya’da oteller boş. Bizim turizmciler yeni turistlerin peşinde.” Haberde ‘İran turizmciler için yeni umut oldu’ diye de bölüm vardı.
Amerika’yla buzlar eridi, ambargo kalktı, bunlar açılacak dünyaya. Eh para da saçacaklar mantığıyla elleri ovuşturuyoruz anlaşılan. Bu iş olursa aslan payı Esra Erol’da. İranlı gelinleriyle meşhur program, bizim yerli diziler kadar şan şöhret yapmıştır İran’da. 2012 - 2013 yılında 20 gelin adayı gelmiş İran’dan (8 Nisan 2014 tarihli yazım).
Yine bu yılın en flaş gelini İranlı olmadı mı? Saba kızımız. Turizmde İran işi olursa, bunda Esra Erol’un büyük katkısı olacak diyorum!

80’LER DİZİSİ İŞİ BİLİYOR

TRT’nin uzun solukl

Orta Doğu ile başladık. 2014 yılındaysa farklı bir bölgede çok rağbet gördü yerli diziler. Eurodata, televizyon sektörünün ağı en geniş araştırma kuruluşu diyeyim. Şirketin analistlerinden Aurelie Sykes Darmon ‘2014 yılından çıkarılacak dersler’ başlığıyla Türk dizilerinin uluslararası başarısının altını çiziyor: “Türk dizileri 2014 yılında özellikle Doğu Avrupa’da büyük ilgi gördü. Makedonya’da en çok izlenen 10 programın yüzde 70’i Türk dizileriydi.”

‘ÜTOPYA’ TÜRKİYE FENA GİTMİYORMUŞ

TV8’deki ‘Ütopya’ Talpa şirketinin. Ünlü format yapımcısı Endemol’un ITV’ye sattığı şirket. Le Monde gazetesi John de Mol’le bir söyleşi yapmış. Konu ‘Utopia’ya gelmiş. “En zor olanı” diyor Endemol ‘Utopia’ için. Hollanda’da başarılı oldu ama diğer ülkelerde beklenen sonuçlar alınamadı. Yarışmanın tutması yarışmacıların istedikleri her şeyi rahatlıkla yapabilmelerine bağlı, Endemol bunu ima ediyor. Ediyor da ama sorunlarda burada başlıyor galiba! Türkiye’yle ilgili olarak:
“Türkiye’de yarışma göreceli olarak iyi gidiyor” yorumunu yapıyor. Mesela bu anlamda yarışmacılardan Semih kardeşimizin internet ortamına düşen görüntüleri sorun yaratmıştı. TV8’se böyle bir görüntünün yayınlanmadığını

Eleştiri ya da hasetlik değil. Sadece bir saptama. Halit Ergenç yeni bir proje için anlaşma yaptı. Bu yılın flaş olayı... Kiminle? Kulağıma gelen O3 şirketiyle... MBC Group (Arap dünyasının ilk özel şifresiz uydu yayıncılığı şirketi) ile CNBC - e ve Show TV’nin Eski Genel Müdürü Saner Ayar ve Onur Güvenatam ortaklığının şirketi. Büyük işlere imza atıyor. Halit Ergenç’e projenin parasını peşin ödediler; 1 milyon 300 bin olduğu söyleniyor, benim kulağıma da 4.5 milyon dolar gibi rakam geldi. Bölüm başına da 120 bin lira alacağı söyleniyor. Proje belli değil. Bu konuda da ilginç söylentiler var. Halit Ergenç senaryoyu okuduktan sonra eğer beğenmezse oynamayabilecek. Böyle bir durum da varmış. Bu durumda yüzde 20 ile 25’i arasında para kendinde kalıyor, gerisini iade edecek. Peki bu paraların karşılığı ortaya çıkacak dizi nasıl? Bölüm başı 1 milyon liralık bir iş olabileceği söyleniyor.
Bu maliyeti çıkarmak için yüzde
10’luk bir ‘reyting garantisi’ şart...
Peki proje gerçekleşirse kanal belli mi? Kanal D’nin adı geçiyor.

İŞTE SİZE FARKLI DİZİ!

Bütün diziler ‘aldatma soslu çocuk’ üzerine kurulu diye yakınanlara; ‘Mutlu Ol Yeter’ derim, dizi ‘Leyla Mecnun’ tadında...

Mert Fırat, Birgün gazetesinin ekindeki söyleşisinde (14 Nisan) ‘reyting sistemini’ yerden yere vurmuş; “Bir reyting sistemi olduğuna inanmıyorum açıkçası. Belli bir liste vardı STV’nin daima en üst sıralarda olduğu sonra 17 Aralık oldu ve reyting sonuçları birden TRT’nin en üst seviyelere geldiği bir hal aldı...
Kanal D, yüzde 60 oranında en çok izlenen kanal iken bir anda hiçbir dizisi tutmamaya başladı. Altılı ganyan gibi yazılan ve bize hiçbir şeyin kanıtlanamayacağı bir sisteme ben, reyting sistemi demiyorum...”

Dizi neden tutmadı?
Bu arada Mert Fırat’ın başrolde oynadığı ‘Serçe Sarayı’ da öyle iyi gitmiyor. Peki bu durum ‘reyting sisteminden’ mi yoksa, dizinin kendi sorunlarından mı?

ÇAPIMIZ BU

Nihat Hatipoğlu hocamız cuma günleri yayınlanan ‘Nihat Hatipoğlu Sorularınızı Cevaplıyor’adlı programında her hafta bir okula bağlanıp sorular alıyor. Geçen hafta da yine öyle yaptı. İsmi lazım değil bir okul ve öğretmeni programa bağlandı. Gelen sorular; “Kaş deldirmek, dudak deldirmek günah mı?”, “Dövme yapmak günah mı?” Bitmez bu sorular. Çap bu. Nihat hocamız, “Hz. Muhammed tarafından yasaklanmıştır” dedi. E bu kadar dövmesi olan var şimdi, ne olacak? Hocamız

Eda Taşpınar hanımefendi Taksim’de pasajları geziyor bizler için: “Çok kuul”, “boyfrendiyle geziyor” önemli cümleler. “Biz kadınlar severiz böyle vari şeyleri”yse bir başka önemli cümle. “Bu tarz şeyleri” demek istiyor sanırım. Ne diyelim yes it iz Eda Hanım!

‘Tuvalete gitse takip et’

“Tuvalete gitse takip et demiş Uğur’a”... Trabzonspor’lu Uğur, Burak’ı yakın takipte. Lig TV spikeri Melih Gümüşbıçak böyle yorumladı. Biz de çok güldük!

İyi bilirdik, iyi!

‘% 100 Futbol’da Güntekin Onay sordu: “Kasımpaşa’yı nasıl bilirdiniz?” İyi bilirdik bir zamanlar!

Bireysel devrim

‘Uçan Kuş’ kanalında ‘genel kültür programı’ olarak ilan edilen ‘Kültür Sanat’ programında kitap tanıtımı yapılıyor. Bilimseli Akarsu’nun ‘Işıklar Söndüğünde Sevişelim’i konuşuluyor.

Peru’nun Başbakanı’ydı Ana Jara. ‘İstihbarat skandalı’ sonrası parlamentodan güvenoyu alamadı, görevi bıraktı.
Olay neydi? Ülkenin istihbarat kurumunun rakip siyasetçiler, gazeteciler, işadamları ve muhalif vatandaşları ‘dinlediği’ ortaya çıkmıştı. Ana Jara artık bir televizyon yıldızı! Peru televizyonu, Willax TV’de ‘La Verdad’ (Gerçek) adlı bir programı sunuyor.
17 Nisan’da işe başladı. Programda kendisini ‘aklamaya’ çalışıyor ayrıca konukları ve stüdyodaki izleyicilerle ‘siyasi tecrübelerini’ paylaşıyor. Sanki bir ülkeye benziyor gibi değil mi Peru?

MÜLTECİ OLMANIN YARIŞMASI DA VAR!

Mülteci gibi yaşama yarışması. Evet böyle bir yarışma var. Format Avustralya’nın. Adı ‘Go Back To Where You Came From’. Yani ‘Geldiğin Yere Dön’. ABD, Hollanda, İsveç, Almanya, İsrail, Dani-marka, G. Afrika yarışmayı satın alan ülkeler. Son olarak Belçika televizyonu VIER satın almış. Altı yarışmacı, mülteci olarak kaçak teknelere binip oturma izni, pasaport vs olmadan parasız, telefonsuz, aralarında Kenya, Irak, Somali, Afganistan’ın olduğu ülkelere gidiyor. Oralardaki mülteci kamplarında mültecilerle birlikte o hayatı yaşıyor. Yarışma giderek artan bir ilginin yanı sıra eleştirileri de

Mirgün Cabas’ın AKP milletvekili adaylarından Savcı Sayın’la programdaki ‘tartışması’ çok konuşuldu. Olaya tartışmadan çok bir nevi kavga diyelim. RTÜK yayınla ilgili bir rapor hazırladı ve üst kurula sunuldu. Uzman arkadaşımız, Mirgün Cabas’a üstü kapalı bir öneride bulunmuş!

‘Baştan yayından alacaktın’
“Arkadaşlar lütfen Savcı Sayan’ı yayından alalım” sözü rapora göre, ‘baştan’ söylenmeliydi. “Baştan engelleyebilecekken, devam etmeyi seçmiştir” rapor böyle diyor.
Yani rapor “Baba işe uyanacaktın, tak alacaktın yayından, uyanmadın” demek
istiyor! Bu sefer de “Misafiri kovdun bu
racona uyar mı?” diyeceklerdi.