Sina Koloğlu

Çağlayan Adliyesi’nde Berkin Elvan savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesiyle sonuçlanan rehin alma ve operasyonla ilgili haberlere yayın yasağı geldi. Ana haber bültenleri bu yasağı ‘farklı’ verdi.
Kanal D Ana Haber’de Cüneyt Özdemir ilginç bir ayrıntıyı paylaştı:
“Son 4 yılda 149 konuda mahkemeler yayın yasağı getirdi.
Bu olayda yayın yasağı direkt Başbakanlık tarafından verildi.” Özdemir: “Şok bir yayın yasağı kararı” diyerek haberi verdi.

Hürriyetler engellenmesi
En uzun ve ağır konuşmayı Fatih Portakal yaptı:

Naomi Campbell, özel bir davete katılmak üzere ülkemize gelmiş. Beyaz TV haberi veriyor: “Olaylı bir şekilde ayrıldı.” Merak ediyoruz neler olmuş diye. Şapka ve saçlarıyla yüzünü örtmüş bir şekilde havaalanında. “Gazetecilere yakalanmamak için her yolu denedi” diyor haber. Görüntüde bilet işlemleri sırasında görülüyor.
Metni duyunca mankenin akrobatik hareketlerle gazetecileri atlattığı hayaline kapılıyoruz! “Sinirli tavırlarıyla dikkat çekti” de bir başka önemli cümle.
Görüntüde öylece duruyor, işlemlerin yapılmasını bekliyor. Sinirli olabilir ama bunu belli edecek el kol hareketi ya da ne bileyim, dil çıkarma gibi ‘belirtiler’ görülmüyor.
Haber felaket senaryolarına devam
ediyor, “Adeta koruma kalkanı oluşturuldu” cümlesinin görüntüsünde iki koruma var. Metin bize halka şeklinde korumaların
mankenin
üzerlerine doğru gelen gazeteci ve hayran kitlesine karşı kalkan oluşturdukları havasını veriyor.

Habertürk bir ‘ilk’e imza atmış oldu. Bütün tartışma programlarını kaldırdı.
Nedeni seçimler anlaşılan! Bir açıklama da yapılmadı. Hatta bu bir ‘işaret’ bile olabilir, seçim sonuçlarıyla ilgili bir işaret.
Bu olayın 7 Haziran sonuçlarına göre tavır alabilmek “Ben ne o taraftayım, ne bu tarafta” demek adına bir girişim olduğu söyleniyor.
Peki niye ihtiyaç duyulmuş? Daha önceki seçimlerde böyle bir ‘tavır’ gereği duyulmamış?
E anlayın işte, durumlar bu sefer karışık! Diyeceksiniz ki ‘sanki çok uçlardaki’ isimleri çıkarıyorlardı.
Takım belliydi. Her programda sağdan ve soldan kadro belliydi. Neyse onlar da biraz dinlenmiş olur!

KOMEDİ DİZİLERİNİ BEKLEYEN TEHLİKE

‘Acil Aşk Aranıyor’u izlerken komedi dizilerin bu ‘film gibi dizi’ formatına dayanmalarının mümkün olamayacağını anladım. Her hafta 90 dakika ‘espri bulmak’ imkansız.

Show TV’nin yeni dizilerinden ‘Asla Vazgeçmem’ bitiyor. Ama öyle hemen değil, onun da bir hikayesi var... Yedinci bölüme gelindi, dizi tutmadı. Bitirilmesi lazım! Yapım şirketi “Dizinin devam etmesi için indirim şart” diyor. Benim kulağıma gelen toplu ‘yüzde 20 indirim’ isteniyor ücretlerden. Yönetmen “Bir kuruş indirmem” diyerek işi bırakıyor. Şimdi 13’üncü bölümde tamamlanacak dizi. Böyle olacağı belli değil miydi?
Tolga Sayışman’la Amine Gülşe pazarlaması bir dizi...
‘Dizi tutmadı, devam etmesi için pamuk eller cebe’ mantığı süre giden bir yöntem. Üç oradan, beş buradan ‘Allah bin bereket versin’ hali... Bizde sistem böyle süregeldiği için ne oyuncu, ne yönetmen, ne kanal yöneticisi, ne de yapım şirketi ‘suçlu’ değil!

EĞER SPONSOR KUMAŞÇI OLURSA...

Daha önce gazetecilik yapmış, sonra televizyon sektörünün menajerlik tarafına geçmiş bir arkadaşımla uzun bir sohbetimiz oldu geçenlerde. İki tane örnek verdi. Her ikisinde de şöyle bir sistem var; yönetmen “Paralı bir adam buldum, sponsor olacak, dizi çekiyoruz” diyor. Eldeki oyuncular bu dizi için veriliyor ya da tanıtımı yapılıyor (gelen teklifin durumuna göre)...
Peki sponsor olacak kim? Bir tekstilci. Sonra iş

‘Acil Aşk Aranıyor’da hastaneye inşaatlarda kullanılan bir yapıştırıcıyla birbirine fena halde yapışmış ‘Aslı’yla ‘Ferhat Bey’ kardeşlerimiz geliyor.
Acaba bu olay senarist arkadaşlarımızın mı başına gelmiş, yoksa biri mi anlatmış, merak ettim! Hani öyle hemen akla gelecek bir yöntem değil!

Üstat uçak nasıl düştü?

Geçen hafta düşen Alman Airbus tipi uçakla ilgili bizim haber kanallarında konuşuldu. Olay birden patlak verince, canlı yayınlarda sunucularımız aslında bir imtihan vermiş oldu.
TRT Haber’de deneyimli kaptan pilotlardan Behçet Kömürcü’yle telefon bağlantısı yapıldı. Kaptana “Bu uçak nasıl düştü?”
diye soruldu. Soruya şöyle başlandı: “Siz bir üstat olarak...” Teknik bir konuda danışılan pilota “Üstadım uçak nasıl düştü?” diye sanırım ilk defa sorulmuş oldu!

Külah yerine Cornetto

ATV’de ‘Kızlar ve Anneleri’ yarışmasından bir sahne... Anne kızına dondurmayı çizerek tarif ediyor. Kızı külahtan anladığını söylüyor: “Cornetto külahı...” Dondurma külahı, reklam sayesinde Cornetto oluyor!

2020 yılında Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yer alan 20 ülkenin paralı televizyon haritası çıkarıldı. Neden önemli? Çünkü en karışık bölgeler. Stratejik olarak en ‘önemli’ ülkeler bu bölgelerde. Bunların başında Türkiye geliyor.
Savaşın ve belirsizliklerin öne çıktığı bu bölgede böyle de bir gerçeği görmek bana ilginç geldi. Parlayan yıldız Türkiye. Hem hane sayısı, hem de gelir olarak Türkiye paralı TV yatırımının en iştahlı ülkesi. İşte veriler:

En çok paralı TV Türkiye’de
Digital TV Research bu bölgelerin gelecek 10 yılını çıkardı.
2020 yılında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu (Katar, Suudi Arabistan, Fas, Cezayir, Tunus, İsrail, Kuveyt, Mısır, Suriye ve Irak vs.) bölge ülkelerinin 21 milyon 300 bini paralı kanalları izleyecek.
Bu sayının yüzde 37’si Türkiye’den. Araştırmada 2014 - 2020 arasında paralı televizyon izleyecek ev sayısına eklenecek nüfus ise 6.84 milyon. En fazla nüfus katan ülke Türkiye, 2.15 milyon kişi.

Önce ‘Aşk Yeniden’de ‘Zeynep’le (Özge Özpirinçci) ‘Fatih’ (Buğra Gülsoy) karakterleriyle ‘ay ne romantik ve komik bir çift’ olayı gündeme geldi.
Ardından ‘Acil Aşk Aranıyor’da ‘Sinan’ ve ‘Nisan’ çiçeği burnunda ‘romantik ve komik’ çift olarak anılmaya başlandı.
Dizilerde kısa bir ‘aşık çiftler’ gezintisi yapalım.

‘Öykü’yle ‘Ayaz’ ne oldu?
‘Öykü’yle ‘Ayaz’ pek revaçtaydı. Onlar da hem komik, hem romantik olmuşlardı. Genç kızlarımızın ‘hayallerini’ süslüyordu. Bizim genç kızlar onları unuttu mu?
‘Medcezir’de‘Yaman’la ‘Mira’nın daha farklı ve daha ‘medyatik’ bir çift oldukları gerçek.

Hiç beklemediğim ve sadece “Yeni başladı bir bakayım” dediğim programdan çıktı bu ses, bu kadar basit bir istekti
onunki, “Şarkı söylemek istiyorum.”
‘Bugün Yıldız Benim’e (Show TV) altın günü kıyafetinde bir hanım çıktı. ‘Tek Başına’ şarkısını söylemeye başladı. Ben de böyle kaldım.
Bir zamanlar İstanbul’un popüler mekanlarında güzel caz söylenirdi. Mesela İlhan Feyman’ın açtığı Çatı vardı. 1950’li yıllarda ve Ayten Alpman söylerdi. Sanki öyle bir yerdeydim ve Necla Hanım çıkmış sade kıyafeti ve gözlükleriyle şarkı söylüyor.
Güçlü ve caz akorlarına pek aşina yorumuyla ‘Tek Başına’ loş ışıklarda...
Sonra ‘Mühür Gözlüm’ geldi. Gidişat belli caz havasıyla ‘bu topraklardan bir ses’ karışımı.
Öyle olması için uğraşmıyor, içinden öyle geldiği için notalar ve sözler öyle bütünleşiyor. Necla Hanım’ın öyküsü de bu şarkının sözleri gibi.