Bitmiyor ve de bitmez... Hani barışmıştık filan Nazım Hikmet’le.
Yalan!
Aslında yarışmacının ‘boş boğazlığı’ olayı ortaya çıkardı...
Esra Erol’da Aslı kızımıza Nihat Bey talip olmuş gelmiş. ‘Hayatı Iskalama Lüksün Yok’ şiirinin son dörtlüğünü okuyacağını söyledi. Dedim ya, boş boğaz-lık (!) Başka bir şey daha söyledi; ‘çünkü bir üst dizede biraz sıkıntılı durum varmış..’
Sonra bir de kendi yorumunu kattı:
“Nazım, Can Yücel ve bu tür büyük şairlerin bazen üslupları şey olabiliyor...”
Haklıydı, hâlâ ‘şey’ olabildiğini öğrendik.
‘Ezel’, tartışmasız, dizi sektörünün tarihi yazıldığında, etrafını çitle çevrilecek bir dizi.
Ardından ‘Uçurum’, ardından ‘20 Dakika...’
Kerem-Pınar Bulut Deren ile sohbetteydik. Arnavutköy yokuş üstü, İstanbul’un karmaşasında değilmişsin gibi hissettiren bir sokakta, her üç katında ayrı bir ekibin çalıştığı yazarlar evi...
Eğitim ve imtihan sürecinden geçip bu katlardan birinde çalışmaya hak kazanan gençler, haftada ortalama 100 sayfa yazarak yaşam boyu imza atıyorlar.
Neler vardı bu yeni dönemde senaristlerimizin torbasında?
HAZAL KAYA’DAN MAĞAZA DİZİSİ
“Bu bir department store” hikayesi dediler. Tam Türkçe karşılığı yok, Dizinin adının ‘Maral’ olacağını söylediler. Batıda da örnekleri var: ‘Mr.Selfridge’...
‘20 Dakika’da, Tuba Büyüküstün şampuan reklamında da oynadığından, cezaevinde saçları dalga dalga geziyordu...
Tek örnek bu değil, hep böyle; dizilerin ezberlenen hallerinden biri. İzleyici gözünde kadın oyuncu hep güzel olmalı. Son olarak ‘Günahkar’ dizisinde Aslıhan, hastanede kolunda serum, ölümden dönmüş. Kamera yaklaşıyor; yüzünde bir kilo makyaj, dudaklarda ruj. Elbiseyi giysin doğru baloya!
150 YAYIN YASAĞI!
Fox Fatih Portakal’ın sunduğu haber bülteninde vardı...
Malum bakanların yolsuzluk dosyaları ile ilgili haberlere bugüne kadar 150 yayın yasağı gelmiş.
Yeni Türkiye, kabuk değiştiren Türkiye... Kabul etmek lazım böyle dönemlerde baskı, yasak artar.
“Şeref Meselesi”nde “Yiğit”, “Demir”, “Sibel” ve “Derya” mahallenin plajındalar... Çekildiği yer Balat. Bu mahallenin plajı hiç oldu mu? Dizi bir İtalyan dizisinden uyarlama. Sicilya’da geçiyor ilk bölümler... Yoksa bu plaj Sicilya’da da, bizimkiler oraya mı gitmiş?
En romantik haber stüdyosu
Kanal 7 Ana Haber’in vazgeçilmezi Hülya Yürekli Seloni, haberi böyle bir havada sunuyor. Masaya yansıyan görüntüsü habere değişik bir boyut getiriyor.
Maç 60’ıncı dakikadan devam etti
NTV Spor’da geçen pazar günü Atletico Madrid-Malaga maçı tekrar yayını. İlk yarının geniş özeti. Sonra haberler ve reklam. İkinci yarı 60’ıncı dakikadan başladı! En azından “Hakem ikinci yarıyı başlattı” diye girin...
Bilumum doktor ekrana çıkar ama ben bugüne kadar kadınların idrar yolu enfeksiyonları ile ilgili bu kadar net ve açık konuşan bir başka isme rastlamadım. Eh biraz da ‘tabular’ zorlandı tabii ki...
Kanal 7’de Dr. Feridun Kunak net bir şekilde anlattı.
Mesela kadınların büyük abdestlerini yaptıktan sonra nasıl silineceklerini bilmedikleri, sanırım ekranda ilk kez anlatıldı.
KIZ ÇOCUKLARINA ÖĞRETİN
“Annelerden kız çocuklarına taharetlenmeyi öğretmelerini istiyorum. Kadınlık organlarının içinde kaka çıkan çok örnek gördüm.”
Öff sesleri geliyor. “Öff demeyin, idrar yollarının iltihaplanmasının en önemli nedeni kaka mikrobu...”
CNN Türk’te Nevşin Mengü resmen isyan etti...
Haber, Silopi’de sokakta başıboş gezen ineklerin toplanıp kesilmesi kararı ile ilgili. Belediye “Bulduğumu yakalar, keserim” demiş ve ilk yakaladığı ineğin kesim görüntüleri ekrana geldi.
İneğin ayakları bağlı ve bir kamyonetin arkasında götürülüyor. Sonra yine yerde sürüklenerek meydana seriliyor ve kesiliyor. Zabıta mikrofonlara konuşuyor: “Çöplerden beslenirken sağa sola dağılmasına, mikro organizmaların çoğalmasına, mikrop bulaştırmasına sebebiyet veriyor...”
Haber bitiyor, Nevşin Mengü “Sanki sokak ortasında kesmek çok sağlıklı, mikro organizma üretmiyor, trafik etkilenmiyor. Yani bir ineğin kime ne zararı olur!” diyor.
O sinirle (ki haklı) habere devam ediyor; “Ama bunun herkese zararı olur. Zehirli ayakkabılar piyasada, geçmiş olsun...”
ZEKi MÜREN KiME SESLENİYOR?
Dokunaklı kadın sesi; “Bu topraklarda büyüdün oğlum, bu toprakta koştun kızım, bu toprakta güldük (...) Oğlum, kızım bu toprakları bırakıp gitmeyin...”
Tuba Büyüküstün “Emmy ödüllerine aday” diye duyuruldu. Emmy’de ‘Uluslararası’ diye yeni bir kategori ortaya çıkarıldı. Büyüküstün bu kategoride aday oldu. Amerikan dizi endüstrisi kendi ayağına sıkar mı böyle bir ödül vererek? Hayır.
Amaç dünyadaki diğer ülke dizi sektörlerinin önünü açmak mı? Hayır.
Peki nereden çıktı bu kategori?
Belki bir nebze olsun ‘Amerika dışındaki dizi sektörünü’ de elde tutmak. Böyle bir ödülün içine alarak onların ‘dünya çapında duyurulmasını’ sağlamak. Belki hoşa giderse ‘Amerikan tarzına’ çekmek.
Bu kategoriyle dizi sektöründe ‘Ortadoğu ve Balkanlar’da etkili bir çıkış yaptığı belirtilen ülkemize bir ‘pas’ atılmış oldu. Tuba Büyüküstün adına da karar verilmiş. Peki adaylar arasından seçilme şansı var mıydı?
RAKİPLERİN CV’LERİ DAHA İYİ
Kanal D böyle bir karar almış!
Bundan böyle pazar günleri haber merkezi tatil yapacak anlaşılan...
Haftaya iyi başlamak için böyle bir yöntem gayet hoş.
Peki diğer rakip kanalların haber bültenleri devam ediyor, bir reyting kaybı olmaz mı?
“Haberlerin de bir gün tatil yapma hakkı var. Diğer kanallar hangi haberleri buluyor, biz de merak ediyoruz.
Pazar günü siyaset tatilde, dünya tatilde. Bir katiller, hırsızlar sokakta; onlar için de dükkanı açmaya gerek yok” demeye getirdiler.
Bu açıdan haklılar çünkü pazar günü ‘mobese kamera görüntüleri’ üzerine çalışıyor haber bültenleri...